Farklı bir çağa tanıklık ediyoruz.

Her dönemin kendine has farklılıkları olsa da, bu dönem kadar topyekun bir savrulma, kitlesel, akın akın, gönüllüce zıvanadan çıkma durumu yaşanmış mıdır, sanmam.

Yanlışın doğru yerine ikame edildiği, köleliğin özgürlük olarak tanımlandığı, çılgınlık ve çıldırmışlık durumunun gayet normal bir hüviyet kazandırıldığı ve bütün bunların da kitlelere inandırıldığı bir zamandan geçiyoruz.

Her gelişme daha da geri götürüyor bizi.

İlerleme ve gelişmenin bu derece sık kullanılıp, bir o kadar geri kalındığı zaman dilimi olmuş mudur sanmam.

Bilginin bu derece yoğun kullanıldığı, bilgiye ulaşmanın bir o kadar kolaylaştığı bir dönemde bunca cahilliği neyle açıklamalı?

Bu kadar boş vermişliğin, bu derece yanlışta ısrarın hayra alamet olmadığı açık.

Ayaklar baş, başlar ayak olmuşsa, liyakat ve ehliyet değil, çıkarlar ön plana çıkıyorsa, temsil kabiliyeti zayıf insanlar bizi temsil etmeye başlıyorsa, insana değer vermek yerine insandan aşağı varlıklar değer kazanıyorsa ve bütün bunlara kolayca kılıf bulunabiliyorsa geçmiş olsun, zokayı yutmuşuz demektir.

Kolayca hem aldanıyor, hem de aldatıyoruz ve bunları temsil ettiğimiz, savunduğumuz ve kıymetli addettiğimiz değerlerimize rağmen icra ediyoruz.

Ve değerler birbir değersizleştiriliyor, içi boşaltılıyor, anlamsızlaştırılıyor.

Değerlerin içinin boşalmasındaki en büyük pay, değerleri kendi çıkarlarına payanda edenler, kendi menfaatleri için değerleri acımasızca hırpalayanlara aittir.

Değer olarak addedilen her ne varsa, kendi menfaatleri söz konusu olduğunda içi boşaltılıyorsa, çıkarlarına kurban ediliyorsa kaçınılmaz sonuç her şeyin değersizleşmesi olacaktır.

Topluma yön vermesi gerekenler kendi yollarının derdine düşmüş, kendi çıkarlarının güdümüne girmiş, kendi menfaatlerinin peşine düşmüşse yozlaşma kaçınılmaz olur.

Toplum biraz da, hakikati eğip büken, nalıncı keseri gibi kendine yontanlar yüzünden bu halde.

Tüm yaşanan yozlaşma yavaş yavaş, içten içe toplumun çökmesine sebep oluyor.

Topyekûn bir yozlaşmadan nasıl dönülecek, bu girilen ve hızla ilerlenen çıkmaz sokaktan nasıl çıkılacak, yapılan tüm yanlışlardan ve yaşanan bütün yozlaşmadan nasıl kurtulunacak yaşadıkça göreceğiz.

Emanet edilen yaşam hiç bu kadar hırpalanmış, hiç bu derece anlamsızlaştırılmış mıdır bilmem.

Ümit ediyorum hatalar erkenden fark edilir, yanlışlar erkence görülür ve doğrulara rücu edilir; aksi insanlığın tükenişi demektir.