Söz ola kese savaşı söz ola bitire başı
Söz ola ağılı aşı bal ile yağ ede bir söz

Almasını bilirseniz söz insana büyü gibi tesir eder. Konuşma, Mevla’nın sadece insana bahşettiği bir mucizedir. Sadece insana özgü olması bu lütfun kıymetini artırır. İnsanın yeryüzünün halifesi olmasının ana aracı konuşmadır. Ancak insan çoğu zaman bu büyük nimetin kadrini bilmeyerek nankörlük eder.

İnsanı hizaya getirmek, haddini bildirmek için ne çok söz vardır. Ama yine de ders alanların sayısı oldukça azdır.

Her şeyin azı karar, çoğu zarar olduğu gibi çok sözün zararı kat kat daha fazladır. Şöyle bir söz vardır, "Sözün değeri düştü." diye. Sözün değeri düşmez, değeri düşen sözü kötüye kullanan sahibidir. Her söz, yerinde kıymetli ve değerlidir. Kullanıldığı yer ve kullanan kişiyle değerlenir.

Konu sözden açılınca akla çok soru geliyor. İlk söz ne idi acaba? Konuşulan dillerin ortak bir atası var mı? Küreselleşen dünyada ortak bir dil söz konusu olur mu? Konuşma yeteneğinin sadece insana mahsus olduğunu ve bunun da insanı diğer yaratılmışlardan ayırdığını biliyoruz. Acaba başka dünyalar ve de konuşan insanlar var mı? Kaybolan kaç dil var, kaybolma ne oranda ilerliyor? En kolay, en güzel, en kibar, en etkili dil hangisi? Sözü daha etkili kılan şey nedir? Söz önce akla mı yoksa yüreğe mi dokunur? Sözün en iyi ve güzel formu nedir?

Bu sorular uzar gider… Ben bilemiyorum ama belki de birçoğunun cevabı vardır.

Sözü düzene sokma, ona medeniyet kazandırmak için yazı imdada yetişti. Sözün kurallarını hafızada tutmak onu nesilden nesile aktarmak için yazı, iyi bir zemin oldu. Kendi dilini öğreten kitapların yanı sıra başka dilleri öğretmek için de sayısız kitaplar yazıldı. Sözlü kitap döneminde bir kitabı ezberleyip onu nakletmek için uzun yıllara ihtiyaç vardı. Yazı yaygınlaşınca bilginin çoğaltılması, dağıtılması kolaylaştı. Daha önce sınırlı sayıda insanın uhdesinde olan ilim ve kitap yaygınlaşarak küreselleşti. Artık uçan söz yerine, kalan yazı devri başlamış oldu.

Sözü yanlış anlayan insanoğlunu, yazı da kesmedi. Sözde ortak bir noktaya gelemeyen insan, yazıda da aynı anlayışa niçin gelemedi? Yaratılışta tam olmayanın her şeyi tam anlaması beklenemez. Acaba bu da imtihanın bir parçası mı? Söz mucizedir, yazı ise bir icat; sözün, yazının yerini tutmasını beklemek nafile olur.

Söz çağırır, davet eder... Bir söz uğruna ömür verilir. Bir söz kıyameti koparır, bir söz dünyayı cennet yapar.

Sözü güzel, kararınca, haklı yerinde ve zamanında söylemek nice iyilik kapısını açar. Hayr söylemeyeceksen susman evladır senin. Bazen susarak durmak, bir bakış atmak binlerce söze bedeldir. Sözün tesirlisi kısa ve devamlı olandır. O nedenle en tesirli sözler dualar ve beddualardır. Duanın açtığı kapıları saymak mümkün değildir. Bedduanın da verdiği zararları hesaplamak çok zordur. Ananın duası, mazlumun bedduası iki sihirli muştudur. Birine sarılırken diğerinden şeytandan kaçar gibi kaçmak lazım.