Zaman değişse de mekân farklılaşsa da insanın eğilimleri, zayıflıkları ve zaafları değişmiyor.

İnsanoğlunun tarih boyunca yeryüzündeki serüveni bunun ispatı için fazlasıyla yeterlidir.

Tarih, güçlü olanın zulmüne çok tanıklık etmiştir.

Gücü yönetmek zordur.

Gücün güdümüne girdiniz mi, artık siz gücü değil, güç sizi sevk ve idare eder.

Doğru yapıyormuş düşüncesiyle yanlış yapmaya, haksız olduğunuz halde haklıymış gibi davranmaya devam edersiniz.

Güç zehirlenmesine uğramış despotların zulmü dün vardı, bugün de devam ediyor.

Bugün yeryüzündeki haksızlık ve hukuksuzluklar ne ilkti ne de son olacak.

İnsanlık tarihi nice adaletsizlik ve zulümlerle doludur.

Bunu anlamak için geriye dönüp bakmak, tarihi ibret nazarıyla okumak kâfidir.

Bugün bu zulmün bir örneğini Doğu Türkistan’da Uygur halka yapılırken görüyoruz.

Özgürlük alanları daralan, inançlarından dolayı baskı ve zorbalığa maruz kalan bu halkın dramı devam ediyor.

Hiçbir çıkar, insanların özgürlük alanlarının kısıtlanmasının üzerinde olamaz.

Hiçbir menfaat, insanlara dönük baskı kurulmasını mazur gösteremez.

Hiçbir gaye, insanlara yapılan işkenceyi örtemez.

"Zulmün olduğu yerde tarafsızlık namussuzluktur" der, Cemil Meriç.

Hz. Peygamber a.s. haksızlık karşısında üç şekilde tavır alınması gerektiğini buyurmuş; el ile, ona güç yetmiyorsa dil ile haksızlık karşısında durulması gerektiğini, o da olmuyorsa kalp ile buğzedilmesini salık vermiştir.

İnsanlara hangi etnik aidiyete sahip olursa olsun etnik kimliklerinden, hangi inanışı benimsemiş olursa olsun inancından, dilinden, renginden ve  düşüncesinden dolayı zulmetmek, özgürlüklerini kısıtlamak insanlık suçudur.

Her insanın, birine karşı yapılan haksızlık tüm insanlığa yapılmış gibi hissetmesi ve hareket etmesi icap eder.  

Ve bunu hissetmek için zulmedilen kişi ile aynı inanca, aynı düşünceye, aynı dil ve renge ait olmak da şart değildir.

Dünyanın 100’den fazla ülkesine insani yardım ulaştıran, “mazlum ve mağdurlar için el ele” mottosu ile hareket eden Hasene Derneği, Uluslararası Doğu Türkistan STK’lar Birliği ile birlikte Belçika’nın başkenti Brüksel’de “Uluslararası Uygur Forumu – Uygur Soykırımı’na Küresel Yanıt” başlığı ile bir program gerçekleştiriyor.

Dün başlayan ve bugün nihayetlenecek olan forum, haksızlık karşısında ses vermenin, tavır takınmanın güzel bir örneğini sergiliyor.

Bu tür ses vermelerin güçlenmesi ve artması gerekiyor.

İnsanlığın ortak vicdanı, dünyanın her neresinde yaşanıyor olursa olsun, zulme dur demeli, zalime karşı tavır takınmalı, mazlumun yanında yer almalıdır.

Uluslararası Uygur Forumu bu zaviyeden değerlidir ve bu açıdan anlamlıdır.