Muhalefetin aslında ne yaptığını, bize neyi nasıl göstermeye çalıştığını anlamanın bir yolu olarak, gerçek âlem ile kurmaca âlem arasındaki farkı belirginleştirmeyi denemeyeceğim.

Bu farkı net bir biçimde ortaya koyabildiğimiz anda, nasıl bir algılar dünyasına sürüklenmek istediğimizi daha iyi idrak edebiliriz.

Muhalefet, Sayın Erdoğan gerçeği tarafından yönetilen Türkiye gerçeğinde işlerinin ne denli zor olduğunun çok farkında.

Gerçekler doğası gereği tek, çıplak ve sade olduğu için de muhalefet; onları olduğu gibi kabul etmenin, kendilerini iktidara taşımayacağını hatta mevcut iktidarın konumunu pekiştireceğini çok iyi biliyor.

TOGG’un, Kızılelma’nın, Milli Muharip Uçağın, Karadeniz gazının ve daha nicelerinin övüldüğü bir muhaliflik konumunda olmaktan çok korktuklarını da biz iyi biliyoruz.

İşte bütün bu ve benzeri durumlar muhalefeti, kendilerinin istediği gibi yönlendireceği, kodları kendileri tarafından yazılan “metaverse bir Türkiye” kurmaya kadar taşımış oldu.

Bu metaverse Türkiye, gerçek Türkiye’den farklı olarak yapay zekâ ürünü bir “Tek-adam, diktatör” tarafından yönetiliyor!

Yapay zekânın kodları, onu yöneten muhalif aklın elinde olduğu için de bu tek-adama, istenilen sıfatlar istenildiği gibi ve tam da ötekileştirilmiş bütün değerler çerçevesinde giydirilip çıkartılıyor.

Bu metaverse Türkiye’nin muhalefete ne denli bir konfor sağladığını, -tabi ahlakî boyutu ayrı- kanıt aramaksızın sunulanı kabul etmeye hazır seçmende nasıl bir tesir uyandırdığını sosyal medyadan da görmek mümkün.

Orada her şey; muhalefetin mücadelesini “meşru” kılacak bir “diktatörün” zulüm, yalan ve hezeyanlarıyla dolu.

Muhalefetin metaverse Türkiye’sinde her şey bu “tek-adamın” kontrolünde olduğu için bütün devlet memurları ve kurumları da onun işbirlikçisi olabiliyor.

İşte bu sebeple de her türlü tehdidi, hakareti ve saldırıyı “hak edebiliyorlar” muhalefet için.

Savunmaları da çok basit: “Biz, devletin kurumlarını ve memurlarını değil, Erdoğan’ın kontrolündekileri hedef alıyoruz” diyorlar.

Gerçeği azaltıp çoğaltmak mümkün olmadığı için yalanı, yapay zekâ ile kurulanı azaltıp çoğaltmak, ahlak ve erdem tanımayanlar için son derece rahat ve konforlu; ancak belden aşağı vuran bir siyaset imkânı sunuyor.

Muhalefet, giriştiği bu paralel ama kurmaca/metaverse âlem sebebiyle kendi gerçeğine bile ne denli kötülük yaptığını, artık ona ulaşamaz hele geldiğin anlayacaktır.

Yerinden ettiği gerçekliğe mutlaka ihtiyaç duyacağı anda, önünde belirenin de bir kurmaca olduğunu, metaverse âleminin sanal dehlizlerinde debelenirken hıçkırıklar içinde kavrayacaktır.

Tıpkı farkına vardığı, ama bir türlü uyanamadığı bir kâbusun dehşetli kıskacındaki biri gibi.

Dilerim kâbuslarından uyandıkları yer de başka bir metaverse olmasın.

Tıpkı Prof. Dr. Hasan Akay’ın tasvir ettiği esaret gibi; “Burada cümle kapıları içeriye açılmaktadır.” 

Bir metavarseden başka bir metaverseye…