Geride bıraktığımız yerel seçimlerde, “Aslında olan neydi?” sorusunun bendeki cevabı üzerinde durmak isterim.

Elbette irili ufaklı pek çok sebep sayıldı, sayılmaya da devam ediyor.

Bu süreçte ne kadar insan dinlediysem hepsinin de kendine göre gerekçeleri var AK Parti’nin neden oy kaybettiği üzerine…

Peki, nasıl oluyor da bir kaybın arkasından milyonlarca sebep bir anda ortaya çıkabiliyor?

İşte benim odaklandığım yer tam da burası.

Bana göre bunun en temel sebebi, milyonlarca sebep üzerinden bir araya gelmiş insanları birlikte tutan, harç görevi üstlenen “ortak duygu hattı”ndaki çatlamadır.

İnsanlar o hat içindeyken de aslında milyonlarca farklı akıl ve farklı beklenti vardı.

Fakat hepsinin ortak beklentisi, bu milyonlarca farklı talebin AK Parti iktidarı tarafından karşılanacağı yönünde olduğu için ortak şemsiyenin altında toplanıldı ve farklılıklar hiç konuşulmadı; ta ki ekonomi bozulana dek.

Salgın, deprem, Ukrayna-Rusya Savaşı gibi çok ciddi sebeplerin ekonomide meydana getirdiği ciddi türbülans ve oluşan enflasyon, AK Parti seçmenini bir arada tutan o duygu hattını çatlatmış oldu.

Seçmenleri bir araya getiren reason -hem sebep hem de akıl anlamında kullanıyorum- seçmeni tek başına orada tutmaya yeterli olamaz.

Bunun için mutlaka duyguya ihtiyacı vardır.

Duygu, aslında âdeta bir TV ya da radyo frekansı gibi görünmeden ulaşabildiği her yürekte ve zihinde, dayandığı ahlak ya da vicdan ne ise onun propagandasını yapar.

Bu propagandaya ikna olanlar da sürekli o frekans hattında kalmaya ve gelecek komutları dikkatle takip etmeye başlarlar.  

Bu sebeple sinyal dağıtıcılarla en çok saldırıya uğrayan hat, duygu hattıdır.

Başka bir duygu hattında bulunan seçmenin zihnini bulandırmak isteyenler de yalanlarla, manipülasyonlarla, algılarla bu hattı sürekli zorlarlar ya da hattakilerin ortak çıkarlarına ve ekonomik refahlarına, huzurlarına kastederler.

Bazen de doğal ve dış sebepler ya da daha cazip teklifler buna eşlik ederek kastedenlerin işini kolaylaştırmış olurlar.

Duygu hattı saldırıya uğramış olan seçmen, duygusal olarak bağlandığı partisinin sesini artık duyamaz olduğunda her türlü propagandaya açık hâle gelir ve kendine ait olan farklı sorununu dillendirmeye başlar.

Bugün dinlediğimiz binlerce farklı gerekçe aslında bu duygu hattından çıkmış olanlara ya da bu duyduğu farklı sesleri bizim gibi yorumlamaya çalışanlara aittir.

AK Parti seçmeni aslında 2008 ve 2015’te iki defa daha benzer bir duygu çatlaması yaşamıştı yine ekonomik temelli olarak.

Fakat her ikisinde de aldığı tedbirlerle bu çatlamaları tamir etti, duygu frekansına yapılan sızmaları bertaraf ederek seçmeniyle olan duygu bağını yine kurabildi.

Mevlâna Hz. “Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguyu paylaşanlar anlaşır” sözüyle tam da bunu kastediyordu.

Duygu hattı olmayan hiçbir komutan ordusunu ardından sürükleyemez, hiçbir din adamı cemaatine yön veremez, hiçbir siyasetçi seçmenine ulaşamaz ve hiçbir ideolog hattını inşa edemez.

Duygu bağı kuramamış kitlelerin bir yığından hiçbir farkları kalmaz.

Sağlıklı bir zeminde yönlendirilemediği için âdeta bir sel gibi önüne kattığı her şeyi hattından çıkarır hatta birbirlerini ezerek yok ederler.

Her kafadan çıkan sesin kendi duygu hattına zarar vermesini önlemek ya da parazit frekansların etkisini bertaraf etmek için AK Parti’nin üçüncü defa yeni bir hat inşa etmesi gerekiyor.

Kısa süreliğine kopuşun kalıcı hâle gelmemesi için ivedi bir çabaya ihtiyaç var.

Bu zeminde Sayın Cumhurbaşkanının, AK Parti Genel Başkanı olarak verdiği mesajlar oldukça önemlidir.

Erdoğan, çatlayan duygu hattının kontrolsüz kalabalıklar üretmesine izin vermeyecek bir liderliği bir defa daha gösterecektir…