”18 yaşından küçük her birey çocuktur.” Önceki yazılarımızda çocuklar için koruyucu ve destekleyici tedbirlerden bahsetmiş ve bu tedbirlerin suça sürüklenen çocuklar için de güvenlik tedbiri olarak uygulanabileceğini yazmıştık. Bu yazımızda toplumumuzun kanayan yarası olan suça sürüklenen çocuk kavramına kısaca değinmek istedik.

 

Suça sürüklenen çocuk

Kanunlarda suç olarak tanımlanan bir fiili işlediği iddiası ile hakkında soruşturma veya kovuşturma yapılan ya da işlediği fiilden dolayı hakkında güvenlik tedbirine karar verilen çocuğa suça sürüklenen çocuk denir. (ÇKK 3/a-2)

Çocuğu suça sürükleyen etkenler

 

Çocukları suça sürükleyen faktörlerin başında ailevi sorunlar, sevgi ve ilgiden yoksun kalma, ihmal ya da istismara uğrama, parçalanmış aile yapısı, ailedeki yanlış rol modeller, sorunlu sosyal çevre, medya, teknoloji ve sosyal medyanın bilinçsiz kullanımı, şiddete yönelten görsel ve yazılı eserler, ergenlik dönemi sorunları, kültürel ve ahlaki yozlaşma ve yabancılaşma, yetersiz eğitim, mevzuat ve uygulanmasındaki sorunlar gibi etkenler çocukları suça sürükleyebilmektedir.

Çocuk ve ceza

Çocuğun sürüklendiği suçlarda adalet sistemimiz 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’na göre üç aşamalı bir sistem benimsemiş olup asgari ceza sorumluluğu yaşı 12 olarak kabul edilmiştir. Hukuk sistemimizde 12-15 yaş grubundaki suça sürüklenen çocuğa ceza verilebilmesi için iki şart aranmaktadır; Çocuğun fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını bilmesi, davranışlarını yönlendirme yeteneğine sahip olması. İşte tam burada akran baskısı gibi sebeplerle bu yaş grubundaki çocuklar gerçekten davranışlarını yönlendirme yeteneğine sahipler mi? sorusu akla gelmektedir. Bu gün kanun koyucular ve uygulayıcıların kaç tanesi bu yaşlarda akranları olan arkadaşlarıyla komşunun bahçesinden erik aşırmamıştır. Erik aşırmanın suç olduğunu bilebilir, fakat akranları arasından dışlanma korkusuyla bu işi yapabilir. Bu durumda çocuk fiilin hukuki sonucunu biliyor ve davranışını dışarıdan yönlendiriyor gibi görünüyor olsa da, Aslında gerçek bu mudur acaba?.. Çocuk için akranlarının olduğu gruptan dışlanma korkusu davranışlarının yönlendirme yeteneğinin önüne geçmiş olabilir mi? Tüm bunlar göz önünde bulundurulmadan çocuğa verilecek cezada kendimize soracağımız bir soru daha olmalı: Verilecek bu ceza toplum yararına mıdır?

Çocuğu gözden kaçırmamak gerek

Hâkim, savcı, avukat ve emniyet görevlileri ve toplum olarak bakınca suç görüyoruz. Çocuğu gözden kaçırıyoruz. Burada öncelikle çocuğu görmek gerekmektedir. Kanunda suça sürüklenen çocuk kavramının kullanılmasının asıl amacı da zaten çocuğu ön plana çıkarmaktır. Uygulayıcıların da kanunun lafzına ve ruhuna uygun olarak çocuğu ön plana çıkararak onun üstün yararını gözden kaçırmaması gerekmektedir.

Çocukları cezalandırma sistemiyle bu sorunun çözülemediği ortada, çocuk tutuklu ve hükümlü sayısı her geçen gün artmakta. Koruyucu ve destekleyici tedbirlerin suça sürüklenen çocuklar açısında da etkin bir şekilde uygulanarak gerekli görülen yerlerde bu konuda yasal mevzuat değişiklikleriyle sorunun önüne geçilebilir.

Unutmayalım ki, “suçlu çocuk yoktur, suça sürüklenmiş çocuk vardır.”