Geçen haftaki yazımızda 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 94 ve 95. Maddelerinde düzenlenen işkence suçundan bahsetmiştik. Bu haftaki yazımızda yine aynı kanunun 96. maddesinde düzenlenen eziyet suçundan ve eziyet suçunun işkence suçundan farklarını anlatacağız.

Eziyet kelime anlamıyla “zulüm, sıkıntı veya güçlük[1]” anlamlarına gelmektedir. TCK’nın 96. Maddesi 1. fıkrasında eziyet suçu ise şu şekilde düzenlenmiştir: “Bir kimsenin eziyet çekmesine yol açacak davranışları gerçekleştiren kişi hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.”

“Eziyet suçunda korunan hukuki değer, tıpkı işkence suçunda olduğu gibi söz konusu hareketlere hedef olan kişinin vücut bütünlüğü, ruh ve beden sağlığı, şeref ve haysiyetidir[2]. Ancak işkenceden farklı olarak, bu suçun faili açısından gösterdiği özellik sebebiyle, kamu idaresine ve adliyeye karşı suç niteliği taşımadığını belirtmek gerekir[3].

Eziyet suçunun unsurları

Eziyet suçunda yasaklanan fiil, TCK’nın 96. maddesinde de belirtildiği üzere bir kimsenin eziyet çekmesine yol açacak davranışları gerçekleştirmektir. “Hükmün gerekçesine göre eziyet; sistematik şekilde bir kişiye karşı insan onuru ile bağdaşmayan, bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, aşağılanmasına yol açacak nitelikte olmalıdır[4].”

İşkence veya eziyet teşkil eden eylemlerin, sivil vatandaşlar tarafından gerçekleştirilmesi halinde de eziyet suçu oluşacaktır. Burada dikkat edilmesi gereken husus, kamu görevlilerinin görevleriyle bağlantılı olmamak kaydıyla bir kimse üzerinde yapmış olduğu, insan onuruyla bağdaşmayan, aşağılayıcı, sistematik, kişiye bedensel veya ruhsal yönden acı veren davranışlar da eziyet suçunu oluşturacaktır.

“Eziyet fiilinin belirli bir plan dahilinde işlenmesi gerekmektedir. Ani olarak gerçekleştirilen fiiller, fiilin niteliğine göre ilgili suç tipini oluşturur[5].”

Eziyet suçu özgü suç niteliği taşımadığı için bu suçun faili herkes olabilir. “Failin kamu görevlisi olması ve görevi dolayısıyla fiili işlemesi halinde işkence suçu gerçekleşir[6].” Eziyet suçunun mağduru da herkes olabilir ancak suçun aşağıdaki hükümler çerçevesinde işlenmesi halinde suçun cezası ağırlaştırılmıştır.

Eziyet suçunun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli unsuru olarak ise Türk Ceza Kanunu’nun 96. maddesi 2. fıkrasında ise; “Yukarıdaki fıkra kapsamına giren fiillerin;

Çocuğa, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye ya da gebe kadına karşı,Üstsoy veya altsoya, babalık veya analığa ya da eşe karşı, İşlenmesi halinde, kişi hakkında üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.” şeklinde düzenlenmiştir.

Suçun konusunu ise bu suçun mağduru olan kişinin, vücut bütünlüğü, beden ve ruh sağlığı, kişinin şeref ve haysiyeti oluşturmaktadır. Eziyet suçunun manevi unsuru kasıttır. Bu suç, işkence suçunda da bahsettiğimiz gibi ancak kasten işlenebilen bir suçtur. Failin insan onuru ile bağdaşmayan, mağdura bedensel veya ruhsal yönden acı veren, kişinin irade ve algılama yeteneğini ortadan kaldıran davranışları bilerek ve isteyerek meydana getirmesi aranmaktadır. Bu suçta mağdurun, eziyet suçuna rıza göstermesi (m.26/2) de bir hukuka uygunluk sebebi teşkil etmemektedir.

Suçun özel görünüş şekilleri

Failin, engel bir sebeple icra hareketlerini tamamlayamaması sonucunda eziyet suçuna teşebbüsten bahsedilebilecektir (m.35). Ancak failin icrasına başladığı eziyet fiilinden gönüllü olarak vazgeçmesi (m.36) halinde vazgeçme anına kadar oluşan suçtan fail sorumlu olacaktır.

Kasten yaralama, tehdit, hakaret gibi suçların belirli bir plan dahilinde ve süreçte işlenmesi halinde eziyet, ani olarak gerçekleşmesi halinde ise ,ilgili suç tipi oluşacaktır.

Eziyet suçu savcılık tarafından re’sen soruşturulur ve suçun yaptırımı şikâyete tabi değildir.

[1]https://sozluk.gov.tr Erişim Tarihi: 03.11.2020

[2]Artuk, Emine-Gökcen, Ahmet-Yenidünya, Caner, Özel Hükümler, s.258.

[3] Bkz. Soyaslan, Özel Hükümler, s.213.

[4]A.g.e. s.258.

[5]Yargıtay 8. Ceza Dairesi, 11.06.2012, 7409/19929 Sayılı Kararı.

[6]Üzülmez, İşkence ve Eziyet Suçu, s.232,233