İfade alma ve sorgunun ne olduğunu ve nasıl yapıldığını açıklamadan önce şüpheli ve sanık kavramlarını açıklamak gerekir. Bir kişi hakkında suç isnadı ile başlayan soruşturma aşamasında suç şüphesi altında bulunan kişi şüpheli diye adlandırılır. Sanık ise, soruşturmanın tamamlanması sonucunda savcılık nezdinde iddianame düzenlenerek, dava açılması sonucunda mahkemece kovuşturma aşaması başlar ve kovuşturmanın başlaması ile suç şüphesi altında bulunan kişiyi ifade eder.

Soruşturma aşaması Cumhuriyet savcısı tarafından yürütülür. Cumhuriyet savcısı emrindeki polis ve jandarma teşkilatı soruşturmayı yürüterek tüm delilleri toplar. Suçta kullanılan her türlü delil Cumhuriyet savcısının emri ile kollukça toplanır. Kolluk görevlileri, suç şüphesiyle yakaladıkları kişileri Cumhuriyet savcısına bildirmekle yükümlüdür.

İfade alma ve sorgu sürecinin nasıl yapılacağını açıklamadan önce ise ifade ve sorgu nedir sorusuna cevap vermek gerekir. İfade; kolluk görevlileri veya Cumhuriyet savcısı tarafından suça konu eylemle ilgili şüphelinin dinlenmesini ifade ederken sorgu ise; hâkim tarafından, mahkeme nezdinde suçla ilgili olarak şüpheli veya sanığın dinlenmesini ifade etmektedir. İkisi arasındaki temel fark, ifade savcı tarafından soruşturma aşamasında yapılıyor iken sorgunun hâkim tarafından yapılıyor olmasıdır.

Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 147. maddesinde belirtilen ifade ve sorgu usulü şüphelinin veya sanığın ifadesinin alınmasında veya sorguya çekilmesinde uyulması gereken esasları düzenlemiştir. Buna göre;

Öncelikle ifadesi alınacak ya da sorgu yapılacak şüphelinin veya sanığın kimliği belirlenir. Şüpheli veya sanık, kimliğine ilişkin soruları doğru olarak cevaplamakla yükümlüdür. Kendisine (ifadesi alınan veya sorgu yapılan şüpheli veya sanığa) yüklenen suç anlatılır. Müdafi (avukat) seçme hakkının bulunduğu ve onun hukukî yardımından yararlanabileceği, müdafiin ifade veya sorgusunda hazır bulunabileceği, kendisine bildirilir. Müdafi seçecek durumda olmadığı ve bir müdafi yardımından faydalanmak istediği takdirde, kendisine baro tarafından bir müdafi görevlendirilir. Şüpheli veya sanığa yakınlarından istediğine “yakalandığı” derhâl bildirilir. Kendisine yüklenen suç hakkında açıklamada bulunmamasının kanunî hakkı olduğu söylenir.

Kişiye şüpheden kurtulması için somut delillerin toplanmasını isteyebileceği hatırlatılır ve kendisi aleyhine var olan şüphe nedenlerini ortadan kaldırmak ve lehine olan hususları ileri sürmek olanağı tanınır.

İfade alma ve sorguda ifade verenin veya sorguya çekilenin kişisel ve ekonomik durumu hakkında bilgi alınır. İfade ve sorgu işlemlerinin kayda alınmasında, teknik imkânlardan yararlanılır. Yapılan ifade alma işlemi veya sorgu bir tutanağa bağlanır. Bu tutanakta ise aşağıda belirtilen hususlar yer alır;

1.) İfade alma veya sorguya çekme işleminin yapıldığı yer ve tarih

2.) İfade alma veya sorguya çekme sırasında hazır bulunan kişilerin isim ve sıfatları ile ifade veren veya sorguya çekilen kişinin açık kimliği

3.) İfade almanın veya sorgunun yapılmasında yukarıdaki işlemlerin yerine getirilip getirilmediği, bu işlemler yerine getirilmemiş ise nedenleri

4.) Tutanak içeriğinin ifade veren veya sorguya çekilen ile hazır olan müdafi (avukat) tarafından okunduğu ve müdafi ve ifade verenin imzalarının alındığı

5.) İmzadan çekinme hâlinde bunun nedenleri tutanakta yer almak zorundadır.

İfade Alma ve Sorgu Sırasında Yapılması Yasak Olan Usuller

Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 148. maddesinde düzenlenen yasak usullerin başında ise, şüpheli ve sanığın beyanının özgür iradesine dayanması gelir. Bunu engelleyici nitelikte kötü davranma, işkence, ilâç verme, yorma, aldatma, cebir veya tehditte bulunma, bazı araçları kullanma gibi bedensel veya ruhsal müdahaleler yapılamaz. Şüpheli ya da sanığa kanuna aykırı bir yarar vadedilemez. Yasak usullerle elde edilmiş olan ifadeler rıza ile verilmiş olsa da delil olarak değerlendirilemez. Bu hususa da değinmeliyiz ki, müdafi hazır bulunmaksızın kollukça alınan ifade, hâkim veya mahkeme huzurunda şüpheli veya sanık tarafından doğrulanmadıkça hükme esas alınamaz. Şüphelinin aynı olayla ilgili olarak yeniden ifadesinin alınması ihtiyacı ortaya çıktığında, bu işlem ancak Cumhuriyet savcısı tarafından yapılabilir. Yeniden ifade alma işlemi kolluk tarafından yapılırsa geçersiz olacak ve hükme esas alınmayacaktır.