Siyasi partilerin kongre zamanları geldiğinde bu kongreleri icra etmeleri yasal bir zorunluluk.

Delegelerin kongre esnasında fiziksel olarak orada bulunmaları ve seçimi icra etmeleri de yasal bir zorunluluk. Aslında toplum hayatımız önemli ölçülerde pandemi şartlarına göre düzenlenirken, partilerin kongre meselesi de şartlara uygun şekilde düzenlenmeliydi, mesela istisnai olarak delegelerin bu yıla mahsus olmak üzere online oy kullanmaları sağlanabilmeliydi.
Açıkçası AK Parti kongrelerindeki coşkuyu gördüğümde öncelikle aradan onca yıl geçmesine rağmen, dünyanın neresinde olursa olsun bu kadar yıl iktidarda kalmış bir partinin iktidar yorgunu olması gerekirken hâlâ ilk günkü gibi dipdiri ve coşkulu olduğunu görmek beni sevindiriyor.
Ancak...
Pandeminin ortasında, üçüncü dalga katlana katlana üzerimize gelirken, aşılama konusunda hâlâ daha çok başlardayken, “Bu kadar coşkuya, bu kadar kalabalığa gerek var mıydı” diye sormadan da edemeyeceğim.
Diyeceksiniz ki...
Delegeler test edilmiş, önlemler alınmış, risk minimize edilmiş, sen de her şeye itiraz eden muhalif kafalar gibi ne itiraz ediyorsun?
Ederim kardeşim...
Ben bu Kovid-19 belasından babamı kaybettim.
O yoğun bakımın kapısında üç hafta nasıl umut ve korku ile beklediğimi, babamı uyutmadan önceki o son 3 dakikalık konuşmamızın ciğerimi nasıl parçaladığını, hastaneden gelen her telefona nasıl bir korku ile çıktığımı, canımdan çok sevdiğim babamı ahirete gönderirken yanında olamayışımın verdiği acıyı, elini son bir defa tutamayışımın ruhumda açtığı derin yarayı ben bilirim...
Koronalı bir cenazenin sahibi olmanın ne kadar zor olduğunu ben bilirim...
Babanı mezara gömdükten sonra mezarın başında öz amcanla göz göze gelip, ciğerin sökülse de sanki amcana sarıldığında babanın kokusunu alacakmışsın hissiyatı yüreğini dağlasa da amcanı korumak için ona sarılamamanın ne kadar zor olduğunu ben bilirim...
Emin olun, bırakın aynı davaya gönül vermiş dostlarımın, düşmanımın dahi böyle bir imtihandan geçmesini istemem.
Bu, olayın bir boyutu, diğer boyutu ise şu:
Sokakta maskesi burnunun dibine düştüğü için ceza yazılan vatandaş var ya, hah işte o vatandaş o kongreyi gördüğünde sana düşman kesilir.
Pandemiden dolayı haklı olarak ekmek teknesi kısıtlanmış kafecisi, restorancısı, esnafı var ya, onları da karşına alırsın.
Okuluna gidemeyen talebe dahi önlemleri sorgulamaya başlar.
İstediğimiz kadar delegeler test edilmiş olsun, istediğimiz kadar önlemler alınmış olsun, vatandaşa bu durumu anlatamayız.
Hele hele zaten pandemiden dolayı burnundan soluyan, AK Parti’ye sırt çevirmek için bahane arayan aradaki vatandaşa hiç anlatamayız.

Diyeceksiniz ki...
Muhalefet de pandeminin ortasında protesto bahanesiyle binlerce kişilik kalabalıklarla yürüyüşler düzenliyor, İstanbul Sözleşmesi’ni vesaireyi bahane ederek hem de bir defa değil onlarca defa…
Doğru...
Ama onların hatası bizim hatamızın özrü olamaz, bu bir…
İkincisi ise muhalefetin bu milleti idare etme, onlara örnek olma gibi bir sorumluluğu yok.
AK Parti kongreye dair birçok önlem aldı, delegelerin test edilmesinden tutun da maske ve mesafe konusunda sürekli uyarı anonslarının yapılmasına kadar birçok şey düşünüldü, hatta Cumhurbaşkanımız konuşmasının içinde birkaç kez pandemi şartlarına vurgu yaparak kongrenin hızlıca bitirilmesi için konuşmasını kısa tuttuğunu açıkladı. Ama gelin görün ki, o kongrelere katılan birçok vatandaş, pandemi şartlarına asla uygun olmayan görüntüler verdi. Maskeleri çıkarıp slogan atanlar mı dersiniz, kol kola girenler mi dersiniz...
Olmadı yani...
O coşkulu kalabalık görüntüsünün AK Parti’ye getireceği oy, o coşkulu kalabalığın pandemi ortasında toplanmış olduğu gerçeğinin götüreceği oydan azdır.
Yazmak zorunda hissettim, yazdım.
Allah (cc) herkese sağlık ve afiyet versin...