Önceden olsa ciddiye alıp üzerine bir şeyler söyleme ihtiyacı duymazdım.
Fakat seçim çalışmaları esnasında insanların bu tip propagandalardan ciddi bir biçimde etkilendiklerine şaşkınlıkla tanıklık ederken, sıkıntının, tahminimden çok daha ileri boyutlarda olduğu gerçeğiyle de yüz yüze gelmiştim.
Öyle ki, daha önce AK Parti’ye oy verdiğini söyleyen ve fakat söylentilerden adamakıllı etkilendiği açıkça görünen bir hanımefendiye, ileri sürülen iddiaların, yakası açılmadık birer yalan olduğunu anlatmak için tastamam yarım saat dil dökmek durumunda kalmıştım…
Medyanın algı yönetiminden söz ediyorum.
Görünen o ki, şer konvansiyonunun en etkili silahı hâlâ medya…
En etkili, en ahlâksız, en haysiyetsiz, en insafsız ve en tehlikeli…
Eskiden, farklı gruplar halinde saldırıyorlardı, şimdi topyekûn!..
Aynı maksada kilitlenmiş bir biçimde ve ahlaksızlığın üzerine tüy dikercesine, yalan ve iftiraları birbiri ardına servis ediyorlar.
Biz, daha önce en ahlâksız olanını Doğan Medya sanırdık, meğer Paralel İhanet Çetesi’nin yayın organları, onlara tur bindirecek denli mütecaviz ve gayr-i ahlâki bir hususiyete sahipmiş.
Daha önceleri, Doğan Medya kalemşorları ile ulusalcı diye tanımlanan özneleri bu pespaye tezviratın aktörleri bilirdik, meğer İslamcı eskisi neo Kemalistler (Paralel İhanet Çetesi’nin mülevves mensuplarını, asla ‘eskisi’ de olsa ‘İslâmî›likle ilintilendirmeden, başlı başına bir şer odağı kategorisinde ele alıyorum), mezkûr taifeden gram aşağıda değillermiş.
Son yalan ve iftira furyasında bunu gördük.
Cumhurbaşkanı’nın, başta Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez olmak üzere ilahiyatçılara verdiği iftar yemeğinin akabinde maruz kaldığı soysuzluk, bunun en mühim kanıtıydı.
Milyon TL’ler havada uçuştu ve bir anda sosyal medyada bu konu konuşulur oldu.
Birbiri ardına yalan ve tezvirat bombardımanı başladı adeta.
Konukların ilahiyatçı olmasının bu saldırıdaki rolü nedir, tam olarak kestiremiyorum ama bütün bu olup biten, merhum Erbakan’ın Başbakanlık döneminde, hocaefendilere verdiği iftar sonrasında yapılan acımasız, insafsız ve ahlâksız saldırıya fena halde benziyordu…
Cumhurbaşkanı, yapılan algı operasyonunun halktaki olumsuz yansımasını dikkate almış olacak ki, bu beş para etmez heriflere (içlerinde beş para etmez müennesler de var tabii), cevap verme ihtiyacı hissetti ve açıklama yaptı.
Yetmedi, bir de masanın nasıl hazırlandığını bir video ile cümle aleme gösterdi.
Yahu Allah aşkına, sizde hiç utanma, sıkılma, haya, namus, vicdan ve insaniyet yok mudur?
Hayır yoktur!
Zira bu açıklamanın dumanı henüz tüterken, TV’lerde ve özellikle de sosyal medyada, aynı tezvirat hız kesmeden devam ediyordu.
Bundan sonra da benzer iftiralar artarak devam edecek biliyoruz.
“İhanet-i vataniye” denebilecek aşağılık saldırılar, daha yüksek bir sesle utanmazlığın üzerine tüy dikecek, bunu da biliyoruz…
Neyse onu da sonra yazalım.