Almanya’da Jülich Araştırma Merkezi ve RWTH Aachen Üniversitesi’nden araştırmacılar, psikopat tanısı konmuş erkeklerle sağlıklı erkek gönüllülerin beyinlerini karşılaştırarak psikopatiye dair dikkat çeken nörobiyolojik farklılıklar keşfetti.
Araştırmada psikopati düzeyi, Psikopati Kontrol Listesi (PCL-R) kullanılarak belirlendi. Bu ölçek, bireyin röportaj sonuçları, uzman değerlendirmeleri ve resmi kayıtlarıyla üç farklı puanlama sağlar: genel psikopati puanı, duygusal ve kişilerarası özellikleri ölçen faktör 1, ve dürtüsel ve antisosyal davranışları ölçen faktör 2.
ANTİSOSYAL DAVRANIŞLARLA İLİŞKİLİ BEYİN BÖLGELERİNDE HACİM AZALIYOR
Çalışmaya göre, faktör 1 (empati eksikliği ve manipülatif davranışlar) ile beyin yapısı arasında belirgin bir ilişki görülmezken; faktör 2 (dürtüsellik ve antisosyal davranışlar) yüksek olan bireylerde bazı beyin bölgelerinde ciddi hacim kayıpları tespit edildi.
Bunlar arasında şunlar yer alıyor:
- Beyin sapındaki pons bölgesi
- Talamus
- Bazal ganglionlar
- İnsular korteks
Bu bölgeler, istemsiz hareketleri kontrol etme, duygusal işleme, çevresel uyarılara yanıt verme, motivasyon ve karar verme gibi hayati işlevlerle ilişkilendiriliyor.
PSİKOPATLARIN BEYİNLERİ DAHA KÜÇÜK
Çalışmada dikkat çeken bir diğer bulguysa, psikopat bireylerin beyin hacimlerinin ortalama olarak kontrol grubuna göre %1.45 oranında daha küçük olması. Bu farkın gelişimsel bir problemle ilişkili olabileceği düşünülüyor.
Araştırmacılar, “Bu sonuçlar, PCL-R’nin 2. faktörüyle tanımlanan davranışsal bozuklukların, frontal-subkortikal devrelerle bağlantılı beyin bölgelerinde hacim kayıplarıyla ilişkili olduğunu gösteriyor,” ifadelerini kullandı.
BEYİN YAPISI MI NEDEN, YOKSA SONUÇ MU?
Her ne kadar çalışma umut verici bulgular sunsa da, örneklemin küçük olması ve farklılıkların kesin nedenlerini henüz açıklayamıyor oluşu, daha fazla araştırmayı zorunlu kılıyor. Örneğin, uyuşturucu kullanımı ya da travmalar gibi faktörlerin beyin yapısındaki farklılıklara katkı sağlayıp sağlamadığı gelecekteki çalışmalarla netleşebilir.
Araştırmanın bir diğer önemli noktası ise, psikopatinin sadece karakter özelliği değil; beyindeki biyolojik farklılıklarla da şekillendiğine dair güçlü kanıtlar sunması.