Doğu Türkistanlı bir hanımın hayatını anlatan Sessiz Göç kitabının yazarı Asuman Güzelce, “Doğu Türkistan’a kayıtsız kalmak vicdanlara sığmaz. Vatan sevgisi imandandır, bunu unutmayalım. Kızıl Elma, Doğu Türkistan’dır” ifadelerini kullandı.

Ebru Okanlar / Röportaj / Diriliş Postası

Türk adı ile İslam adı arasında, inceleyenleri hayretlere düşürecek ilişkiler, bağlantılar vardır. Öyle ki birbiriyle bu kadar ilintili ve bağlantılı başka iki isim veya kavram gösterebilmek imkânsız sayılabilecek kadar zordur. Türklerin İslam’a çok büyük hizmetleri olduğu gibi, İslam sayesinde Türkler de başka hiçbir millete nasip olmayan, çok büyük ve erişilmez nimetlere kavuştu.” diyen Asuman Güzelce ile Doğu Türkistanlı bir hanımın hayatını anlatan Kitabı Sessiz Göç’ü Diriliş Postası’na anlattı.

Ebru Okanlar (solda) ve Asuman Güzelce (sağda)

Sayın Hocam, Sessiz Göç kitabınız, Uluslararası Kaşgarlı Mahmut Ödülü’nü aldı. Türk dünyası için çok çok değerli olan bir âlimin adına düzenlenen bir ödülle şereflendirilmesi sizin için de çok önemli olsa gerek?

Kaşgarlı Mahmud sadece Türkçe için değil İslamiyet için de çalışmıştır. Bu yüzden bizim için çok kıymetli bir şahsiyettir. Elbette böyle bir şahsın adına düzenlenen ödüle layık görülmek çok büyük bir şeref, çok büyük bir saadettir benim için.

Sessiz Göç, her ne kadar Kuyaş isimli genç bir kadını anlatıyor olsa da Çin zulmü altında hayatını sürdürmeye çalışan Doğu Türkistan’daki Türkleri anlatıyor, sanki?

Evet buradaki amaç hikayenin kahramanı Kuyaş’ın nezdinde Doğu Türkistan’daki Uygur Türklerinin Çin’in zulmü altında yaşadıkları dramı anlatmaktır. Milletçe en önemli vazifemiz, dünyanın neresinde olursa olsun zulme karşı durmak, zulme uğrayan insanların yanında olmaktır. Tarih boyunca Türk Milleti her zaman mazlumların yanında olmuştur. Zulmün olduğu her yer bizim için kızıl elmadır.

Fiziki bir bağınız var mı o bölge ile? Doğu Türkistanlı Türklerin yaşadıklarını yazdıran şey nedir acaba?

Sessiz Göç gerçek bir hayat hikâyesidir. Hikâyenin kahramanı Kuyaş, şahsen tanıdığım biriydi. Öncelikle kahramanın hem kişiliğiyle hem hikâyesiyle beni etkilemesi. Daha sonra Doğu Türkistanlı başka insanları da tanıdıkça, olayları duydukça duyarlılığımın artması. Kayıtsız kalmak vicdanlara sığmaz. Zor durumda olanların, ezilenlerin davasını benimsemeyen; dünyada daha insanca bir yaşamın, daha gerçek bir adaletin yerleşmesine kalemiyle yardım etmeyen hiçbir yazar büyük bir edebiyatçı olamaz.

Kuyaş’ın psikolojisini, toplum içindeki yerini, beğenilerini, alışkanlıklarını, fikirlerini, giyimini, kuşamını belirli bir tarihi olay içinde vererek yaşanılan anın gerçek temsilcisi haline getirdim. Doğu Türkistan’da yaşanan acılara dikkat çekmek istedim. Orada yok olan hayatlardan, faili meçhullerden, gece yarısı evinden alınıp götürülen ve bir daha geri dönmeyen insanlardan pek çok kimsenin haberi yok.

Neden bu yaşananlar ülkemizde yeni yeni fark edildi veya ediliyor?

Fark edilmesinde sosyal medyanın etkisi çok fazla oldu ve olmakta, zaten Doğu Türkistan’daki Çin zulmü 1949’dan bu yana aralıksız ve artarak devam etmekteydi, ancak hem Çin’in dışa kapalı bir ülke olması hem de normal medya organlarının bu tür haberleri yeterince yapmamaları nedeniyle insanların yaşananlardan haberi olmuyordu. Ancak Uygur diasporasının sosyal medya üzerinden (Özellikle yurt dışında olanların) “Yakınlarımız nerede?” diyerek bazı kampanyalar başlatması, haber almak umuduyla çocuklarının, kardeşlerinin, anne, babalarının, akraba ve arkadaşlarının fotoğraflarını paylaşmaları farkındalığı ve konuya duyarlılığı artırdı, bu duyarlılık ve ilginin artarak devam edeceğini umut ediyorum.

Kitabın adı neden Sessiz Göç?

Maalesef sessiz kalıyoruz. Müslüman kardeşlerimize yapılan şiddeti, işkenceyi, dinlerine yaşamalarına yapılan saygısızlığı sadece seyrediyoruz. Bir gün bizde aynı durumda olabiliriz diye düşünüp haksızlığa, elimizden geldiğince karşı gelmeliyiz. Ülke yönetimi olarak da bu sessizliği anlamak mümkün değil. Sessizce oluyor her şey sessizce. Biz de görmezden geliyoruz…

Doğu Türkistan halkına yaşatılan zulüm, gün geçtikçe büyüyor ve yaşamını yitirenlerin sayısı her geçen gün yükseliyor. Doğu Türkistan’daki halka uygulanan zulmün tek sebebi, halkın Müslüman olması.

Doğu Türkistan’da dini ilimlerin öğrenilmesi ve dini bilgilere sahip öncü kişilerin halkı eğitmeleri de tamamen yasak. Namaz ve oruç tutmak yasak. Çin devleti aldığı karar çerçevesinde Doğu Türkistan bölgesinde başörtüsü takan, burka giyen kadınların ve uzun sakallı olan erkeklerin toplu taşımadan yararlanmasını da yasakladı. Karara göre kıyafetinde ‘’hilal ve yıldız’’ sembolü olan herkes bu yasak kapsamında toplu taşımadan yararlanamıyor. İşte bu zulme Müslüman devletlerde sessiz kalıyor, en acısı da bu. Sessizce demografik yapısını değiştiriyor Çin hükümeti.

Kuyaş’ın yaşadıklarını okuduğumuzda hayli etkileniyoruz. Himayala Dağlarından geçip Pamir’i at ve katırlarla aşarken tabiata karşı verilen o mücadelenin ne kadarı gerçek ne kadarı kurgu diye sorsak?

Azı var çoğu yok. Hepsi gerçek. Kahramanımız Kuyaş’ın anlattıklarını olduğu gibi yazdım. Kuyaşın doğum yapmasından tutun da ayağı kayan yük hayvanlarından birinin sırtındaki sandıklarla uçuruma yuvarlanmasına kadar gerçek…

“COĞRAFYA KADERDİR.”

Kuyaş’la nasıl bir bağınız var?

Kuyaşla şahsen tanıştığımız için sıradan bir hikâye kahramanından öte bağım vardı. Evinde misafir oldum. Pişirdiği yemeği yedim. Sohbetini dinledim. Hediye verdim hediye aldım… Unutamıyorum onu.

Kuyaş, talihsiz bir kadın. Onun kaderi de halkının kaderi kadar hüzünlü.

Kimsenin anne babasını seçme şansı olmadığı gibi doğacağı yeri de seçme şansı yoktur. Hem içinde bulunduğunuz coğrafyan hem ırkınız kaderinizdir. Yaşadığımız yerin coğrafi koşullarının, üzerindeki insanların yaşamına, yaşamının her noktasına etki etmesi doğaldır. İbni Haldun; “Coğrafya kaderdir.” der devam eder: “Nerede doğarsan oranın kirine çer çöpüne batar, oranın suyuyla yıkanır, oranın güneşi ile kavrulursun, oranın iklimi biçimlendirir geleceğini…”

TÜRKİYE KALEDİR DAĞDIR, GÜÇTÜR

Türkiye’nin Türkiye dışındaki Türkler için neden önemli?

Diğer Türk ülkelerin tek güvencesi Türkiye cumhuriyetidir. Bunu şuurunda olmalıyız. Değerlerimize sahip çıkmalıyız. Dünyadaki tüm Türkler, Türkiye Cumhuriyeti’ne yaslanır. Bizim yaslanacak kimsemiz yok. Türkiye kaledir, dağdır, güçtür…

VATAN SEVGİSİ İMANDANDIR

Kitapta Türklüğümüzü hep Müslümanlığımız sayesinde koruduğumuzu söylüyor Kuyaş; açıklayabilir misiniz?

Vatan sevgisi imandandır, bunu unutmayalım.

Türk adı ile İslam adı arasında, inceleyenleri hayretlere düşürecek ilişkiler, bağlantılar vardır. Öyle ki birbiriyle bu kadar ilintili ve bağlantılı başka iki isim veya kavram gösterebilmek imkânsız sayılabilecek kadar zordur. Türklerin İslam’a çok büyük hizmetleri olduğu gibi, İslam sayesinde Türkler de başka hiçbir millete nasip olmayan, çok büyük ve erişilmez nimetlere kavuştular.

Türk milletinin adıyla sanıyla ortaya çıkışı ile İslam güneşinin dünyayı aydınlatmaya başlamasının aynı dönemlere rastlaması önemlidir. Mesela ezan özgürlüğümüzdür.

GÖK BAYRAK AL BAYRAK İKİZDİR

Eserlerinizde ‘aşk, göçmenlik ve kadınlık halleri’ daha belirgin. Bu durum Sessiz Göç’te Kuyaş’ın hikâyesi için de geçerli. Bu temalar sizin için neden önemli?

Yazı, yaşamın bir izdüşümüdür. Sonuçta ben eserlerimde yaşamı aktarırım. İnsanın evrensel gerçeklerini. İnsanlığın varoluşundan itibaren oluşan halleri değişmemiştir. Ben ise bu halleri yaşayan insanın ruhunun derinliklerindeki evrensel özü anlatmaya çalışıyorum. Olanca basitliğiyle, en yalın haliyle.

Zihnimizde uçuşan çağrışımları, oluşan fikirleri paylaşmak kolay değildir. Söylediğimiz, yazdığımız ne varsa aklımızdan geçenlerin kısa özetidir. Doğu Türkistanlı Müslüman Türkler kamplara doldurulup işkencelerden geçirilirken susanları ne vicdanlar ne de tarih affetmeyecektir.

Çin bizim ezeli düşmanımızdır, bunu hiç unutmayalım.

Mesela, gök bayrak al bayrak ikizdir. Urumçi ile Ankara Kaşgar ile İstanbul kardeştir. Anadolu insanı ile Doğu Türkistan Halkı aynı köklere bağlıdır kimse birbirinden ayırmayı ve arayı açmaya gayret etmesin. “İnsanlar bir zalimi görürler de onun zulmüne engel olmazlarsa, Allah’ın onları genel bir azaba uğratması kaçınılmazdır.” Ebû Dâvûd Uygur kardeşlerimizin çığlığını duyuralım. Son olarak, Doğu Türkistan KIZIL ELMA’dır. Kayıtsız kalmak vicdanlara sığmaz.