AFAM Başkanı Kavas, Afrika Medya Temsilcileri Eğitim Programı ile Afrika ve Türkiye arasında programa katılan 13 Afrika ülkesinden 20 Afrikalı basın mensubu aracılığıyla bir haber ağı oluşturacaklarını anlattı. Böylelikle Türkiye ile ilgili haberleri Afrika doğrudan Türkiye’den, Afrika ile ilgili haberleri Türkiye doğrudan Afrika’dan alacak.

Diriliş Postası muhabiri Büşra Kılıç/Mülakat

Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları (YTB) garantörlüğünde, Afrika Araştırmacıları Derneği (AFAM), Afrika Koordinasyon ve Eğitim Merkezi (AKEM) ve Anadolu Ajansı (AA) iş birliğinde gerçekleştirilen Afrika ve Türkiye arasında medya ilişkilerinin geliştirilmesi amacıyla düzenlenen Afrika Medya Temsilcileri Eğitim Programı (AFMED) başladı. 13 Afrika ülkesinden 20 Afrikalı basın mensubunun katılımı ile gerçekleştirilen ve ileri düzeyde basın-yayın, gazetecilik ve enformasyon teknikleri ve eğitimleri verilen programı hakkında AFAM Başkanı eski Büyükelçi Prof. Dr. Ahmet Kavas Diriliş Postası’na konuştu. Kavas, “Kıtanın her tarafında Türkiye ile irtibatı olanbu arkadaşlar, Türkiye’deki özel basın kuruluşları, televizyonlar, gazeteler ve dijital medya, karşılıklı olarak Afrika’dan haber almak veya Afrika’da Türkiye ile ilgili olan haberleri vermek noktasında bir irtibattır.” dedi.

Diriliş Postası muhabiri Büşra Kılıç ve AFAM Başkanı Eski Büyükelçi Prof. Dr. Ahmet Kavas

AFRİKA İLE TAM İRTİBAT SAĞLANACAK

Afrika medya temsilcileriyle yapılan toplantının amacı nedir?

Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları, dünyanın pek çok yerinde farklı meslek gruplarında gençlerin mesleklerinde daha profesyonel, daha iyi icra edecek değişik programlar yapıyor. Bunlardan biriside medyaya yönelik. Afrika kısmında yazan, radyo, televizyon ve dijital medyadaki kişileri yetiştirmek üzere, kapasitelerini arttırmak amacıyla bir program yapmamızı istedi. Bu gazeteciler, bir taraftan mesleki tecrübelerini, Türkiye’deki Medya birikimini, kapasitelerini, akademisyenler ve medyanın önde gelen isimlerinden 3 hafta boyunca alacakları dersler ve etkileşimle artırmış olacak. Bu çok önemli bir şey. Medya mensubu olmak bir yönü. Ama asıl önemli olan mensup olduğu işi daha iyi, daha etkin nasıl yapabilirimdir. Bunu yaparken sadece kendi ülkesiyle, kendi bölgesiyle alakalı değil. Mesela Türkiye ile ilgili haberleri veya Türkiye’deki haber kaynaklarını da takip edebilecek irtibat nasıl kurabilirler. Bu programın duyurusunu yaptıktan sonra 250 müracaat oldu. Biz bunların içerisinden mevcut müracaat edenlerin en iyi 20’sini seçtik. Onlarla biz bu programı 3 hafta sürdüreceğiz. Türkiye’nin Afrika’daki çalışmalarının medya kısmını böylece başlatmış oluyoruz. Bundan 3 hafta sonra geldiğimiz noktada eğer çok faydalıysa, bunu önümüzdeki 3-5 ay sonra başka medya mensuplarını davet edeceğiz. Kıtanın her tarafında Türkiye ile irtibatı olan bu arkadaşlar, Anadolu Ajansı veya Türkiye’deki özel basın kuruluşları, televizyonlar, gazeteler, dijital medya, karşılıklı olarak Afrika’dan haber almak veya Afrika’da Türkiye ile ilgili olan haberleri vermek noktasında bir irtibattır.

TÜRKİYE’NİN VARLIĞINI KİTLELERE ULAŞTIRACAKLAR

Medya olmadan yaptığımız hiçbir faaliyet oradaki geniş kitlelere ulaşmıyor. Biz bu faaliyetleri geniş kitlelere ulaştırmak için özellikle medyanın ilgi ve alakasının yaptığımız faaliyetlerle buluşması gerekiyor. Burada önemli olan Türkiye’nin bölgedeki varlığını bu program ve benzeri programlarla daha geniş kitlelere ulaştıracak kişilere ulaşmak.Bizim ulaştığımız insanlar, bizim etkinliğimizi çok daha uzak ve kendi ülkelerindeki daha geniş kitlelere ulaştıracak insanlar.

DEZENFORMASYON HAD SAFHADA

Bölgedeki medya nasıl bir misyon üstleniyor?

Bölgedeki medyanın başka ülkelerde olduğu gibi resmi ve özel olanı var. Çok özel amaçlı, belli şirketlere veya belli uluslararası kuruluşların denetiminde olan medyalar var. Güdümlü medya dediğimiz medyalar var. Batının, Çin’in belli bir formasyondan geçirdiği gazeteciler var. Bunların çok özel talepleri var. Bunlar, ‘Bizim aleyhimizde haber olmayacak, aleyhimize haber yaptığınız taktirde de biz bunu kabul etmiyoruz’ diyorlar. Biz Türkiye olarak, bizim haberlerimizi başka ülkelerin, üçüncü ülkelerin medya kuruluşlarından değil de doğrudan bizden almalarını söylüyoruz. Türkiye şunu demek istiyor, benimle ilgili haberleri sen Fransa’dan, İngilitere’den, Amerika’dan veya Çin haber ajansından alırsan onlar zaten bendeki haberleri sana verirken bir amaca dayalı olarak verilerini veriyor sana. Sen haberi onlardan alma, doğrudan benden al diyor. Yani neden benim haberimi, benim dışımdaki bir devletten alıyorsun? Biz de seninle ilgili haberleri neden senden değil de senin dışındaki bir ülkeden alalım? Çünkü bu uluslararası büyük ajanslar haberleri çok büyük süzgeçlerden geçiriyorlar ve biz bazen olayın tam tersine bilgiler, haberler ediniyoruz.

“KENDİ BİLGİMİZİ KENDİMİZ ÜRETMELİYİZ”

Türkiye olarak her alanda kıtaya el uzatıyoruz ama zihinlerdeki işgali bitirmek mümkün mü?

Eğer biz kendi algımızı, bilgimizi kendimiz üretmezsek başkalarının ürettiklerine mahkûm kalan insanlar ister istemez ona ulaştığı için onu kullanacak. Ama bize ulaştığı zaman, bizim bakış açımızı, değerlendirmemizi de öğrenecek. Yine kendi birikimiyle onu değerlendirecek. Yani bizden aldığını aynen kullanamaz ama özellikle bizim bir tür doğru anlaşılmamızı sağlar. Çünkü bugün herkes Türkiye’nin Afrika’da ne yaptığınıve ne yapmak istediğini merak ediyor. Bunu eğer bizden öğrenirse, başkalarından öğrendikleriyle bu bilgiyi mukayese edebilir. Bizim alandaki faaliyetlerimizle söylediklerimiz örtüşüyorsa, bizim burada ne yapıp ettiğimizi düşünenlerin aslında yanlış ifade ettiğini ortaya koyabilirler. Afrika medyasında maalesef Türkiye ile ilgili neredeyse hiç haber çıkmıyor. Bunu çıkaracak olan gazeteciler. Eğer biz bu gazetecilere ulaşamazsak, gazetecilerin gazetecilik mesleğindeki birikimlerinde bizim hiçbir payımız, onlara bir katkımız veya onlarla bir irtibatımız yoksa ister istemez o bilgiler Türkiye ile ilgili bir bilgi olmayacak.Olursa da bizim dışımızdan gelen bilgiler olacak. Böylece onların oluşturduğunu, bu sefer biz ortadan kaldırmak için ne kadar çok uğraşsak da sonuçta hepsini kaldıramayacağız.

İRTİBATTA DEVAMLILIĞI SAĞLAMALIYIZ

Bunun için neler yapılıyor ve bundan sonra neler yapılmalı?

Bu tür faaliyetlerde özellikle devamlılık ve katkı önemli. Kapasiteyi geliştirmek katkısıyla birlikte yürütmek. Eğer biz bunu bir kere yapıp bırakırsak, irtibatlarımızı sürdürmezsek, yaptığımız faaliyetlerin çok az tesiri olur. Yaptığımız masraflar bir anlamda israfa dönüşebilir. Bu program sonrasındaki elde edilen kazanımların hayata uygulanması, gerçekleşmesini takip etmezsek, irtibatlarımızı kısa zamanda koparırsak bir faydası olmaz. Biz burada kalıcı ve devamlı olmasını istiyoruz. İnsana yapılan yatırım, belki en masraflı yatırım. Çünkü bir getirisi yok bunun. Ama sonuçta insan kazanmanın maddeten bedelidir. Ücretle insanları satın alamayız. Böyle bir şey yok. Ama insanların kendi hayatlarını kazanabilecekleri, kazandıkları meskenlerindeki becerilerini artırırsak o zaten kendi hayatını kendi kazanacak. Bunu elde etmesine vesile olan kimse ona da minnet duyacak. Bir de şöyle bir şey var, Afrika’da şu yok bu yok derken hep sonuçtan konuşuyoruz. Oysa biz ‘yok değil, ‘ne var olabilir ve ne var olmalı’ için çalışmalıyız. Türkiye 2005’ten bu zamana Afrika ile ilgili yapılan çalışmalarda birileri, ‘ne yapıyorlar kardeşim’ diyebilirler. Ama biz bugün bu var olan şeyleri alt alta yazmaya kalktığımızda kitaplar dolusu şeyler yaptığımızı görmek mümkün. Yok iken şimdi var deyip, ne var dediğimizde bunun içeriğine doldurabileceğimiz diplomasi, siyaset, insani yardım, eğitim, sağlık gibi birçok konuda Türkiye’nin şuanda Afrika ile ilgili bu ‘var’ını ifade edebileceğimiz faaliyetler var. O yüzden biz gelecek için bundan sonraki kuşakların Afrika’yadaha sağlam tutunmaları ve iş birliği imkanlarını araştırmaları bugün yapacağımız çalışmalara bağlı. Eğer biz bugün geleceğe yönelik çalışmalar yapmazsak o zaman bizim irtibatımız olmayacağı gibi gelecek kuşaklara da irtibat sağlayacakları fırsatları oluşturmamış oluruz.

ULUSLARARASI ÖĞRENCİ AKINI

Bugüne kadar böyle mühim çalışmalar neden yapılmadı?

Çok güzel faaliyetler yapılıyor. Ancak bu faaliyetlerin değerlendirilmesi bir medya görevi. Bu Türkiye’de 12 bin Afrikalı öğrenci bugün birçok üniversitede öğrenim görüyor. Yani bir üniversite kapasitesinde öğrenciye Türkiye devleti eğitim veriyor. Bu 12 bin veya 6 bini Afrika’da 5 sene sonra çalışacak insanlar. Bu kadar Afrikalı gencin Türkiye’de okuması mesela başlı başına bir olay.Bazı kesimler Afrikalılara şu kadar az ilgi duyulduğunu, yaptığımız faaliyetlerin boşa olduğunu söylerler. Bunun olmadığını yine ortaya çıkarıp okuyucuyu, halkı doğru bilgilendiren medya sayesinde.Bu faaliyetlere gösterilen ilgi sadece resmî kurumların veya STK’ların değil bilakis onların da destek aldığı halkın. Halkın desteği olmadan hiçbir şeyin uzun ömürlü olması mümkün değil. Bu yüzden de halka bunun mal edilmesi yine medyanın görevi.