Libya’daki iç savaş, son zamanlarda gittikçe artan bir hızla devam etmektedir. İlk zamanlarda Rusya, Mısır, BAE ve bazı ülkelerin yoğun destek verdiği General Halife Hafter, Başkent Trablus hariç neredeyse Libya’nın tamamına hakim görünürken, Türkiye’nin“meşru Serrac hükümetine” dikkate değer askeri yardımlarından sonra dengeler tümüyle değişti.

Meşru Libya ordusu sıkışmış olduğu dar alanı gittikçe genişleterek stratejik öneme sahip Vatiye askeri üssünü ele geçirdikten sonra şimdi de Kaddafi’nin memleketi olan Sirte’ye dayanmış durumdadır. Sirte, eski devlet başkanı Kaddafi’nin memleketi olmasının yanında, Akdeniz sahilinde stratejik açıdan büyük önem taşımaktadır. Ülkenin doğusu ve batısını birleştiren konumunun yanında Libya petrolü için önemli bir merkezdir.

Afrika’nın petrol ülkesi olan Libya’da, petrolün yoğun olarak bulunduğu Sirte’den Bingazi’ye kadar olan alan “petrol hilali” olarak adlandırılmaktadır. Libya’nın normal dönemdeki petrol üretiminin yüzde 60’ı bu bölgeden çıkmaktadır. Bu alanda yer alan petrol ve doğalgaz rezervleri ve üretimi iç savaş öncesi Libya’ya hayat vermekteydi. İç savaşa rağmen günlük üretim düşse de bu işlevini kısmen yine sürdürmektedir. Bu bölgenin tamamı şu anda Rusya’nın da destek verdiği Hafter güçlerinin elindedir.

Türkiye’nin yoğun desteğini alan Libya ordusu şimdi bu alanı yani Sirte’nin de içinde yer aldığı “petrol hilali” bölgesini ele geçirmek için yoğun çaba içindedir. Amaç bu bölgenin gelirini yağmacılardan kurtarıp, Libya halkının yaralarına merhem haline getirmektir.

Suriye’de Esed’i ayakta tutmayı başaran, bu ülkedeki varlığını ve gücünü katlayarak artıran Rusya, yakın zamanlarda basına da yansıdığı şekliyle Doğu Akdeniz’de stratejik öneme sahip olan Libya’dan geri çekilir mi?

Suriye ve enerji havzası Akdeniz’de ağırlığı gittikçe artan Rusya’nın, stratejik bir konumda yer alan hatta önemli bir enerji merkezi olan Libya’ya ilgisiz kalması ve bu bölgeyi terk etmesi çok zayıf bir ihtimaldir. Rusya’nın büyük bir güç olarak ortaya çıkmaya başladığı 18. asır başlarından itibaren temel hedefinin sıcak denizlere inmek olduğu ve Akdeniz’in bu hedefler arasında “ayrı bir öneme sahip olduğu” dikkate alınırsa, ilk defa “iyi bir durum” yakaladığı rahatça görülür.

Libya’daki Rus varlığı basına da sıkça yansıdığı şekliyle, Wagner güvenlik şirketi üzerinden paralı askerleri Hafter’in yanında bulundurma ve onun üzerinden önemli petrol sahalarını kontrol etme şeklindedir. Rusya, bu durumu sıkça yalanlasa da Wagnerlerin varlığı ve faaliyetleri artık inkâr edilemeyecek boyutlardadır. Hatta Vatiye askeri üssünün Libya ordusuna geçmesinden sonra, Rus paralı askerlerinin ülkeyi terkettiği şayiaları dolaştıysa da daha sonra medyaya yansıyan görüntülerde bu durumun gerçekle alakası olmadığı ortaya çıktı.

Rusya’nın zaman içinde Libya’daki ağırlığını daha da artıracağından şüphe yoktur. Gittikçe hayat sahası daralan ve önemli noktaları kaybeden Hafter’in sıkıştıkça kendine açıktan destek veren Mısır, BAE gibi ülkelerden başka en fazla yaslanacak olduğu ülke Rusya olacaktır. Bilindiği gibi geleneksel Rus siyaseti, iç karışıklıklardan istifade ile “davet şekliyle hedef ülkelere yerleşme” şeklindedir. Rusya’nın geçmişteki işgal ve istila politikasında uyguladığı stratejilere bakarak, Libya üzerinde kurduğu hayalleri hayata geçirmek için ne tür planlar içinde olduğuna yönelik ipuçlarını yakalamak hiç de zor değildir.

Libya’da dengeler değişiyor. Önümüzdeki günlerde Libya’daki Rus ağırlığı daha çok konuşulacaktır.