Her milletin olduğu gibi, bizim de milli kimliğimizin oluşmasına vesile olan çok önemli büyük destanlarımız vardır. Dede Korkut, Ergenekon, Oğuz kağan, Göç, Manas, Köroğlu, Malazgirt, Sakarya, Çanakkale bunlara en güzel örneklerdir. Biz Türkler yıllar boyunca bu kahramanlık destanlarını tarih kitaplarından okuyarak, atalarımızdan, dedelerimizden dinleyerek ve o mübarek şehit ve gazilerimize imrenerek büyüdük, bugünlere geldik.

2016 Yılında takvimler 15 Temmuz’u gösterdiğinde artık destan yazma sırası bize gelmişti.. Karşımızda FETÖ isimli, ABD’nin maşası, batılı ülkelerin kuklası küresel bir terör örgütü vardı. Bu örgüt yurtiçinde ve yurtdışında gizlilik ve takiye yoluyla istihbarat servisi gibi çalışarak dünyanın 160 ülkesine yayılmayı başaran çok karanlık ve gizli bir örgüttü. Müslüman kıyafeti giydirilen ve cemaat kılıfına büründürülen bu örgüt adeta kırk yıldır bu kirli güne hazırlanmıştı.

15 Temmuz günü yedi düvel elimizden vatanımız almak için yine bir araya gelmişlerdi… Cumhurbaşkanımızın, Başkomutanımızın bir emri ile yediden yetmişe çıplak eller ile döküldük hemen meydanlara… Bize boş yere asker millet dememişlerdi ya… Başı yaşmaklı teyzeler, cübbeli sarıklı dedeler, abiler, ablalar, genç kızlar, delikanlılar, fakir fukara, garip gureba, işçi esnaf hep beraber bir anda doldurduk sokakları. FETÖ’nün eli kanlı teröristlerine karşı eşine daha önce dünyada rastlanmamış bir direnişle “Darbecilere darbe yaparak’’ büyük bir kahramanlık örneği gösterdik. Asımın nesli idik işte bizler, çiğnetmedik bu alçaklara namusumuzu. Vatanımıza, bayrağımıza, ezanımıza hep birlikte sahip çıktık. Çanakkale de yenilmeyen o asil ruhu, Türkiye’nin dört köşesinde bu deyyuslara o gece yeniden hatırlattık…

O hain kirli gecede, sopa ile Skorsky kovalayan, çizgili pijamasıyla jetlere meydan okuyan, çarşaflarla tanklarının görüş alanını kapatan bizler idik. Helikopterdeki satılmışa ıslık çalıp “Hadi lan erkeksen in aşağıya şerefsiz’’ diye bağıran, levye ile uçak kovalayan, tişörtü ile tankların egzoz borularını tıkayanlar da bizlerdik. Skorsky’lerin görüş alanlarını dumanla kapatmak için çoluk çocuğunun rızkını tarlasındaki ekinini yakan, tankın önüne yatan, kamyonlarla tankların yolunu kesenler de biz çılgın Türkler idik…

O gün kimsenin yüzünde maskeler, elinde taşlar, sopalar ya da sapanlar yoktu. Sadece evlerinden getirdikleri Türk bayrakları vardı. Kimse ne cam çerçeve indiriyor, ne mağazalara saldırıyor, ne de araçları ters çevirip yakıyordu. Yüz binlerce kişi salaların şahitliğinde “Allahu Ekber” nidalarıyla liderleri Erdoğan’ın ismini haykırarak, darbeye karşı şehit ya da gazi olmak için yürüyordu. Sokağa ilk fırlayanlar ise, yıllarca makarna kömür edebiyatıyla aşağıladıkları AK Parti tabanı ve bozkurt işareti yapan ülkücü gençlerdi…

Ülkesinin Meclis’ini bombalayan, halkını tankların altında ezen, uçaklarla halkına bomba yağdıran, Müslüman bir Cumhurbaşkanına suikast düzenleyen tarihin gelmiş-geçmiş en büyük fitne ve ihanet hareketi olan FETÖ’cüler o gün adeta neye uğradıklarını şaşırmışlardı…

Devletimizin kılcal damarlarına sızan, devletin “kozmik bilgilerini” yabancı istihbarat servislerine pazarlayan, üniversite sınav sorularını çalan, fakir fukaranın elinde avucunda olanı, İslam adına söğüşleyip İsrail’e bağışlayan, milletin gençlerini kandırıp avuç açtırıp, kapı kapı dilendiren, milletin kurban paralarıyla terör örgütlerine destek veren, asker ve emniyet teşkilatlarına sızıp PKK’ya yardım ve yataklık eden, fakir fukaradan himmet adı altında topladıkları paralarla sahillerde bikinili kadınlarla köpük partisi yapan, “Kimse Yok Mu.?” diyerek yetim ve öksüzlerin hakkını içki ve kumar masalarında yiyen, milleti yasadışı dinleyerek koyunlarına âlüfte salan, şantaj, montaj kasetler yapıp tuzak kuran “kâinatın en kahpe, en alçak, en hain örgütünden’’ bahsediyorum.

Evet kıymetli dostlar, bu millet bir çok kez hainler gördü ama bunlar gibisini az gördü. Ama unuttukları şey Türk milleti hepsini tarihe gömdü. 15 Temmuz ikinci bir Kurtuluş savaşıdır. “Türk milletinin demokrasiyle yaşama özgürlüğüne, bağımsızlığına, ülkemizin huzur ve refahına göz diken hain çetelerin yapmaya çalıştığı kalkışmayı, çıplak eller bastırdığı destanın adıdır.” Bizler birçok kez darbelerin susturduğu ezanlara şahit olmuştuk, lakin bu sefer çok şükür ezanların susturduğu darbeye de şahit olmuş olduk..

Kahramanlık asil Türk milletinin kanında vardır. Öyle herkese de nasip olmaz! Gezi’de 3-5 tane ağaç için sağı solu yakmakla, Beyoğlu’nda sinema kapanıyor diye ortalığı ayağa kaldırmakla veya hain darbe gecesi belediye başkanının evine kaçmakla kahraman falan olunmaz.! Ha bir de Cumhurbaşkanımıza suikast  yapmak isteyip de kaçan, sonra da menfezde donla yakalanan lağım faresi darbeci teröristin mahkemeye gelirken üzerindeki tişörte “Hero’’ yazdırması ile de kahraman olunmaz.! Yani anlayacağınız sizden hiçbir .ok olmaz.!