Suriye’den sonra Libya özel gündeme oturdu. Birçok ülkenin Libya üzerinde planları olduğu zaten çok açık. Sömürge döneminde İtalyanların sömürdüğü daha sonra Fransızlar tarafından himaye adı altında sömürülen Libya halkı Kaddafi’nin devrilmesiyle kısır bir döngü içine girdi.

Hafter adlı sicili darbecilikten kirli şahıs tarafından BAE, Mısır, Rusya, ABD ekseninde ülkesini ileri derecede modern sömürge haline getirme heveslisi tarafından yıllardır devam eden çatışmaların alanı oldu. Başkenti düşürmesine ramak kala, meşru Libya hükümeti UMH

tarafından Türkiye’den yardım istenmesi üzerine bölgede işin rengi değişti. Özellikle BAE’nin bölgeyi başkaları adına silaha boğması ve bunun için büyük bütçeler harcaması, Hafter’in buna karşılık mağlubiyet üzerine mağlubiyet alması, Rus paralı askerlerinin bölgeden ayrılmaya başlaması ve en önemlisi olmak üzere Yunanistan’ın bölgedeki Türk kargo gemilerini taciz etme girişimi ile beraber Türkiye bir adım öteye geçerek; Türk kara sularından itibaren yaklaşık 2000 kilometrelik rota üzerinde bir tatbikat gerçekleştirdi.

8 saat süren görev kapsamında komuta kontrol usulleri,havada yakıt ikmal, deniz-hava müşterek eğitimi ile hava ve deniz resmi aktarım eğitim faaliyetleri yaparak, olası senaryolarla ilgili tüm dost ve düşman unsurlara Başta Doğu Akdeniz olmak üzere Akdeniz havzasında gerçekleştirebileceği savunma ve saldırı pozisyonlarıyla ilgili gözdağı vermiş oldu.

Son dönemlerde savaş tehditlerine varan yüksek gerilimin yaşandığı Doğu Akdeniz’deki Türk donanmasının etkin görev ve varlığını Türk savaş uçaklarıyla destekleyen faaliyet, oldu-bitti girişimleri karşısında savaş çığırtkanlarına gambot diplomasisiyle verilen önemli bir cevap oldu. Bir ziyareti sırasında Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, savaş tehdidinde bulunan Yunanistan’a “Matematiksel olarak Türkiye ile savaşmak isteyeceklerini düşünmüyorum” ifadelerini kullanarak Yunanistan’ın askeri çapını bildiklerini ima

etmiş oldu. Akdeniz’de Türkiye’nin benzer gövde gösterilerine devam etmesi bekleniyor ki birileri bölgede anca güçten anlıyor.

Hafter dünyanın dört bir yanına koşup destek ararken esas desteği Mısır’dan görmesine rağmen son iç karışıkları nedeniyle ciddi sıkıntılar yaşayan ABD’den üstü örtülü bir destek görmüş gibi görünüyor. ABD’de Trump, Soğuk Savaş dönemi anlaşmalarını bypass ederek, özellikle Orta Doğu’ya yaptığı silah satışlarına SİHA teknolojisini de eklemek istiyor.

34 ülkenin taraf olduğu 1987 tarihli Füze Teknolojisi Kontrol Rejimi (FTKR) anlaşmasını yeniden yorumlamak suretiyle insansız hava aracı (İHA) ve silahlı insansız hava aracı (SİHA) üretimi yapan ABD savunma şirketlerinin daha fazla sayıda ülkeye satış yapmasının önüne açacak bir girişim başlattı.

Trump yönetiminin FTKR’i yeniden yorumlamasıyla, MQ9-Reaper gibi gelişmiş SİHA’ları Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Ürdün gibi ülkelere ihracat imkânı da doğacak. Körfez bölgesi son dönemde ABD’den rekor silah alımı yapmasıyla öne çıkıyor ama bu silahlarında Yemen, Libya gibi çatışmalı alanlara aktarıldığı artıkbir sır değil. Dünyanın eski-yeni her türlü silahının yığıldığı alanlar arttıkça ABD, Çin, Rusya gibi dünyaya silah satan ülkeler kazanmaya devam edecekler. Kaybeden, özellikle İslam ülkeleri ise; “bitmeyen savaş paradoksu”içinde debelenenip duracaklar.

Masada ve alanda satranç ve çatışma devam edecek, dirayetli olan gücünü masaya yansıtan kazanacak.Oyunu gördük, Birlik ve beraberlik önemli…