İşgalciler topraklarımızdan kovulmuş, Anadolu’nun tamamında güvenlik sağlanmış, bir yıl önce artık bütünüyle sembolik hale gelmiş saltanat da kaldırılmıştı. Ülkeyi, tıpkı savaşı doğrudan idare ettiği gibi Millet Meclisi yönetiyordu. Fakat devletin adı hala konulamamıştı. İşte 29 Ekim 1923 günü yapılan şey budur: Devletin adını koymak.

Anayasa’nın 1. ve 2. maddesinde yapılan değişiklikle birlikte devletin yönetim şekli “Cumhuriyet” olarak belirlenirken 2. maddesinde ise devletin dininin “Din-i İslam” olduğu vurgulanıyordu. Böylece tarihteki ilk İslam Cumhuriyeti kurulmuş oldu. Bu karar “bir günde” alınmadığı gibi, milletin çoğunluğunun talebini de yansıtıyordu. II. Abdülhamid Han’ın 1876’da Meşrutiyet’i ilan edip, kanun yapıcı olarak Millet Meclisi’ni açmasıyla başlayan sürecin sadece son adımıydı.

98. YILIMIZDA YİNE DİZ ÇÖKTÜLER

Cumhuriyetimizin 98. yılına başta asrımızın en büyük sömürgeci gücü ABD olmak üzere, 10 Batılı ülkenin “bağımsızlığımıza kasteden” tavırlarına geri adım attırmış olarak giriyoruz. İstiklal kahramanlarımız bugünleri görseydi, vatanımıza göz dikenlere “diz çöktüren lideri” alnından öperlerdi.

Ya 40 yıldır ABD’nin silahı, Avrupa’nın siyasi desteği, Esed gibi diktatörlerin barındırmasıyla hayat bulup, bir virüs gibi yayılan PKK’ya karşı verdiğimiz mücadeleyi Meclis’te engellemeye çalışanları görselerdi ne yaparlardı?

Adında “Cumhuriyet” olan ve devleti kurduğunu iddia ederek oy toplayan bir parti, teröristlerin siyasi temsilcilerinin çağrısıyla Mehmetçiğin Suriye ve Irak topraklarından çekilmesini isterken hiç mi utanmaz?

CHP NASIL KURTULUR?

1921’de, savaşın tam ortasındayken düşmanın bize dayattığı Sevr Anlaşmasını bahane ederek ayaklanmışlardı. Kürt Teali Cemiyeti’nin mensupları Atatürk’ün tüm ikna çabalarına karşın “Yunan bizim düşmanımız değil” diyerek Koçgiri’de Mehmetçiğe kurşun sıkmış; askerimiz batıda işgalciyle boğuşurken, doğuda sırtından hançerlenmişti.

Eğer, Sakallı Nurettin Paşa aylar süren mücadele sonunda bu ihaneti boğmasaydı, 200 yıllık geri çekilişimizi durduran Sakarya Savaşı verilemeyecek, bağımsız Türkiye Cumhuriyeti ise asla kurulamayacaktı.

Unutmayalım: HDP, Koçgiri ihanetinin günümüzdeki temsilcisidir. O gün de Batı’nın himayesinde bir Kürt Devleti istiyorlardı, bugün de. İhanet cephesinde değişen hiçbir şey yok. Değişen, TBMM’de verdiği “hayır” oyuyla Koçgiri yandaşlarının hizasına gelen CHP’dir. Bu aymazlığa direnen kim varsa, birer birer partiden kovup meydanı marjinal sol örgüt sempatizanlarıyla dolduran bir yönetim hangi yüzle Cumhuriyet’i kutluyor?