Gökbilim tarihinde Galileo’nun 1600’lerde teleskopla ilk kez gözlemlemesinden bu yana bilim insanlarının merak ettiği güneş lekeleri gizemini koruyordu. Bu karanlık bölgeler günlerce, hatta aylarca Güneş’in yüzeyinde kalabiliyor, ancak neden bu kadar uzun süre varlıklarını sürdürebildikleri tam olarak bilinmiyordu.

Almanya Güneş Fiziği Enstitüsü liderliğinde uluslararası bir ekip, bu sorunun yanıtını bularak gökbilim tarihine geçti. Astronomy & Astrophysics dergisinde yayımlanan çalışmada, güneş lekelerinin uzun süreli kararlılığını sağlayan denge nihayet kanıtlandı.

DEVASA MANYETİK ALANLAR, DÜNYA'DAN BÜYÜK LEKELER

NASA, ilk kez Bennu asteroitinde glikoz izleri buldu
NASA, ilk kez Bennu asteroitinde glikoz izleri buldu
İçeriği Görüntüle

Güneş lekeleri, çevrelerine göre daha soğuk oldukları için karanlık görünür. Ancak bu bölgeler, devasa manyetik alan yoğunluklarına sahiptir — neredeyse bir hastane MRI cihazının gücünde, ancak Dünya’dan çok daha büyük bir alana yayılmış şekilde.

Gerçekte, Güneş diskinin geri kalanından izole edilmiş bir güneş lekesi, dolunaydan daha parlak olurdu.

LEKELERİN DENGESİ: BASINÇ VE MANYETİK KUVVETLER

Bilim insanları uzun zamandır güneş lekelerinin gaz basıncı ile manyetik kuvvetler arasındaki hassas bir denge sayesinde kararlı kaldığını düşünüyordu. Ancak Dünya atmosferinin neden olduğu bozulmalar, bu dengenin gözlemlenmesini zorlaştırıyordu.

Alman GREGOR Güneş Teleskobu ile yapılan yeni bir gözlem yöntemi sayesinde bu sorun aşıldı. Max Planck Güneş Sistemi Araştırma Enstitüsü'nde geliştirilen teknik iyileştirilerek, atmosfer kaynaklı bulanıklık temizlendi.

Bu sayede, güneşin yaydığı kutuplanmış ışık analiz edilerek güneş lekelerindeki manyetik kuvvetler olağanüstü bir hassasiyetle ölçüldü.

YÜZEYDE KIRILGAN AMA KUSURSUZ BİR DENGE

Yapılan analizler sonucunda, güneş lekelerinin içindeki manyetik kuvvetlerin, gaz basıncıyla tam bir denge içinde olduğu ortaya kondu. Güneş’in sürekli değişen, patlayan ve çalkantılı yüzeyinde bu tür lekelerin neden uzun süre hayatta kalabildiği böylece açıklığa kavuştu.

Bu keşif yalnızca temel bilim açısından değil, aynı zamanda uydu sistemleri, enerji altyapıları ve astronot sağlığı açısından da kritik önemde. Çünkü güneş lekeleri zamanla dengesini kaybettiğinde, koronal kütle atımları ve güneş patlamaları gibi zararlı uzay hava olaylarına neden olabiliyor.

Bu tür olaylar, Dünya’daki elektrik ağlarını ve haberleşme sistemlerini etkileyebiliyor, hatta aşırı durumlarda felç edebiliyor.

GÜNEŞ FİZİĞİNDE TARİHİ BİR ADIM

Araştırmacılar, bu yeni gözlem tekniği sayesinde uydulara ihtiyaç duymadan, yer tabanlı teleskoplarla yüksek çözünürlüklü veriler elde edebildiklerini belirtiyor. Böylece hem maliyet düşüyor hem de bilimsel erişilebilirlik artıyor.

Bu çalışma, astronomi tarihinin en eski gizemlerinden birini çözmekle kalmadı, aynı zamanda modern yaşamı koruma yolunda da büyük bir kapı araladı.

Muhabir: Berfin Bitirim