Hükümetin, terörle mücadelede kararlı bir tutum sergilenmesinin ardından MHP (ve şimdilik kurumsal olarak CHP) hariç AK Parti’ye şu ya da bu gerekçelerle muhalefet eden ne kadar odak, kişi, kuruluş varsa tamamı, yaşadıkları ilk şokun ardından 180 derece çark ederek daha önce “ihanet” addettikleri ‘barış’ sürecinin önemini anlatmaya başladılar.
Paralel basın ve Doğan medyanın yeminli Türkiye düşmanları, büyük bir iştahla PKK güzellemeleri döktürmeye başladılar bile.
Seçim öncesinde HDP için yaptıkları imaj operasyonundan sonra bu gelişme, onlar için bulunmaz bir fırsata dönüştü.
Yaptıklarının, iki yüzlülükten de öte bir utanmazlık ve memleket düşmanlığı olduğuna aldırış etmeksizin, haysiyetsizliğin üzerine tüy dikme yarışına girdiler adeta.
Aslında bunların, gelişmesi muhtemel böylesi bir durumda hiç düşünmeden karşı tarafa geçeceklerini tahmin etmek zor değildi. Nitekim, bu hususta kalem oynatan birçok yazar, çok isabetli öngörülerde bulunmuştu.
Şimdi hepsi sırasıyla ve büyük bir arsızlık örneği sergileyerek, eski söylemlerinin tersi bir noktaya geldi/geliyor.
Hal böyle iken HDP’nin hal-i pür melali de gerçek bir trajedi örneği açıkçası.
Türkiye’nin, devletiyle ve halkıyla bu parti için tüm şartları zorlayarak husule getirdiği güveni, ‘Irak Kürdistanı’ lideri Kak Mes’ud’un ifadesiyle, ‘gurura kapılarak’ berhava ettiler.
Açılan kredi gerçekten çok büyüktü.
Tarihi bir şans ayaklarının ucuna kadar gelmişti.
Bu şansı adam gibi değerlendirip tarihe geçmek varken, büyük bir şımarıklık ve nankörlük örneği sergileyerek masayı devirip kalktılar…
Kendilerini bir şey sandılar.
Kendisine emanet edilen yüklü miktarda parayı kumarda çarçur eden basiretsiz adam misali, koskoca memleketin kendilerine sağladığı imkânı gerçek bir basiretsizlikle harcadılar ne yazık ki.
Tabir yerinde ise, HDP/PKK, Türkiye’nin kendisine açtığı krediyi, iliklerine kadar bu milletin değerlerine düşman olan Beyaz Türklerin ve batıdaki efendilerinin goygoyuna kanarak kumara yatırdı ve batırdı!..
Tıpkı Paralel İhanet Çetesi gibi, itimadı ve samimiyeti istismardan çekinmediler her nedense.
Bütün bunların üzerine hiç sıkılmadan hâlâ barıştan söz edebiliyor olmaları ise kelimenin tam manasıyla şaşkınlık olsa gerek.
Ziya Paşa’nın; “Sen herkesi kör, âlemi sersem mi sanırsın?” mısraında ifade ettiği gibi bunlar, bütün bir milleti kör ve sersem sanıyorlar galiba.
Eş Genel Başkanları S. Demirtaş’ın büyük bir pişkinlikle yaptığı konuşmalara ve parti sözcülerinin, terör nedeniyle şehit düşen asker ve polislerin naaşları ortada dururken verdikleri beyanatlara bakarsak, evet, bunlar milleti resmen enayi yerine koyuyorlar.
Şu bir gerçek ki, HDP, kapısına kadar gelen Türkiyeli olma şansını teperek, terör partisi olmayı seçmiştir!
Türkü ile Kürt’ü ile bu millet, kimlerin sahtekârca davranıp koskoca bir toplumu nasıl aldattığını alenen görmüştür.
Bu samimiyetsiz parti için bundan sonrası, hızlı bir irtifa kaybı demek…