Önceki gün HDP/PKK’nın seçimin ardından bile isteye kuşandığı kibirli ve şımarık dilin akıbetine değinmiştik malum.

HDP/PKK’yı bu davranış biçimine iten birçok neden var kuşkusuz.

Diriliş Postası’ndan Erem Şentürk, PKK’nın neden eylemlere tekrar dönüş yaptığını tüm çarpıcılığı ile gözler önüne koydu.

Yani bu bir uluslararası hesaplaşma…

Ama bu uluslararası projenin yerli işbirlikçileri de var kaçınılmaz olarak.

İşte bu işbirlikçi tıynetli şeytan şürekasının ittirmesiyle de zaten beynelmilel projeye enstrümanlık yapmakta olan örgüt, bu tarzını pes perdeden seslendirmeye başladı.

Örgüt, bölgeden yükselen ‘barış’ türkülerine kulaklarını tıkadı, hatta sırf bu ufunetli hal darmadağın olsun diye HDP’ye kerhen oy veren kesimleri de büyük bir umursamazlıkla göz ardı etti.

Bugün toplumun neredeyse tamamının, yapılan operasyonlara aleni ve zımni destek vermesinin asıl sebebi işte bu hakikattir.

Halk; “siyasetse siyaset, oysa oy, destekse destek!.. Daha ne istiyorsunuz?” diye öfkeyle soruyor ama duyan kulak yok.

Şimdi gelinen noktada, örgütün bütün kademeleri, beklemedikleri bu gelişme nedeniyle büyük bir psikolojik yıkım yaşamaktadır.

Demirtaş’ın birbirini nakzeden açıklamalarının sebebi budur.

Kandil’in şaşkınlıktan dilini yutmasının sebebi de budur.

İşte böylesine olumlu bir vasat elde edilmişken HDP’nin kapatılmasına yönelik yapılan spekülasyonlara asla prim vermemek lazımdır!

Hamdolsun ki, başta Sayın Cumhurbaşkanı ve Başbakan olmak üzere, hükümet cenahında bu hususa ilişkin net ve ilkesel bir tavır var.

Evet, parti kapatmaya öteden beri ilkesel olarak ‘hayır’ demiş bir camianın, takınması gereken tavır, tam da budur!

Halkın kendisine verdiği çok önemli krediyi böylesine büyük bir aymazlıkla çarçur eden bir yapıya, ‘mağdur edebiyatı’ yapma şansı tanımak, ciddi bir hata olur.

Siyaset, bu noktadaki kararlı duruşundan kesinlikle taviz vermemelidir…

Buna mukabil, ‘hukuk’ cenahından gelebilecek kapatma yönündeki yaklaşımlara da mezkur argüman gerekçesiyle mesafeli durulmalıdır.

Zira hadise, başından sonuna kadar siyasetle ilgilidir ve siyaset, en küçük bir zaaf emaresi göstermemelidir.

HDP ve milletvekilleri, ortamı gerecek ve kapatma yaklaşımını destekleyecek manipülasyonlar yapacaklar elbette.

Bütün bu taktik atraksiyonlar, hayati önemi haiz olan ‘ilkesel duruşla’ boşa çıkarılmalı ve halk nezdinde ciddi bir itibar kaybı yaşayan yapıya, sarılacağı bir bahane sunmamalıdır.

Öyle ki, daha farklı bir konuma sahip olan ‘milletvekili dokunulmazlığı’ hususunda da, muhtemel ajitasyonlara mahal bırakılmamalıdır.

“HDP bin kere kapatılmayı hak etse de”, milletvekilleri, aleni kuryelik yapsa da, toplumu ilgilendiren külli menfaat adına bütün bunların hesabının halk tarafından görüleceği vasata müracaat edilmelidir.

HDP/PKK, 7 Haziran sonrasında kuşandığı kibirli ve şımarık dil aracılığı ile bir tür intihar saldırısı gerçekleştirdi ve fakat, bu kez hedefi değil, kendini vurdu.

“Beter olsunlar” deyip makulde ısrara devam biiznillah!..