Bir insanın yüreğinde Allah’a (cc) yer açması, O’nu tanıyıp sevmesi ve hayatının asıl dinamiklerini O’na göre belirlemesi; bu dünya ve ahiret için yapılacak en önemli iştir. Bu varsa diğer şeyler anlamlıdır. Allah’a (cc) dokunmayan düşünce iyilik üretemez, kişi fedakârlık yapamaz, sabredemez, sevdiklerinden ve konforlarından vaz geçemez (yapsa bile devamlı olamaz) ve bu uğurda ölemez. Bu ve hikmetini bilmediğimiz pek çok sebepten dolayı Allah-ü Teâlâ (cc) on iki buçuk sene, sadece Kendisini tanımamız, anlamamız, aklımızı bu bilgilerle doğru çalıştırmamız için ayetler gönderdi. “İşittik ve itaat ettik” noktasına getirdi. Bu bize de bir ölçü olmalı. En azından Mekki ayetleri öğrenmeden ve çocuklarımıza öğretmeden yani yürekten sevdirmeden sağlam bir amel beklememeliyiz.

Sevdiğimizin sözünü dinleriz

Tanımak ve anlamak; sevmek ve itaat etmek için şarttır. Beyin hep “Niçin” sorusunu arar ve ondan sonra “Nasıl” devreye girer. Önce niçin sevmemiz gerektiğini Kur’an-ı Kerim ve Peygamber efendimizden öğreneceğiz. Allah’ı (cc) anlamaya çalışarak sevmek ve O’nun tek kural koyucu olduğuna, hesabı ona vereceğimize ve kalan her şeyin buna hizmet etmesi gerektiğine iman etmek; insanın ne yapması gerektiğine dair yolunu aydınlatır. İnsan doğru düşünmeyi edindiği bilgi ve görgü ile öğrenir ve bizler bir birimize olan iletişim biçimimizle, temsil ettiğimiz inancın bireylerdeki kanaatine tesir ederiz. Allah (cc) adına hiç birimiz kötü bir algı oluşturma talihsizliğini yaşamamalıyız.

Kırmamak aslolandır

Sevgi dolu olmak; Allah (cc) ve Rasulü (sas) ile ilgili bilgileri hayatımızda eyleme dökmek, var olan potansiyelimizi açığa çıkarır. Bir şeyin devamlılığı, onun başlatıcı ve sürdürücü olmasını sağlayan sağlam bir irtibatla mümkün olur. Yüzü Rabbine (cc) dönük bütün eylemler, eylem sahibini hayırlı ve yüceltilmiş bir hayata taşır. Bu da insanlara edep ve saygı içeren bir sevgiyle yaklaşmak anlamına gelir. Allah (cc) bizleri kendisini tanıyıp itaat etmemiz, Peygamberini (sas) örnek alarak önce kendi hayatımızda yaşamamız için görevlendirdi. İnsana değer vermeden özensiz, kırıcı ve yıkıcı davranmak, Allah’ın (cc) görevli bir kulunun görevini yapmasına engel olmak demektir. Başta iç huzuru olmak üzere, bozulan ve kırılan her şey; hayat kalitesini düşürür, düşüncelerini bozar, duygularını değiştirir. Böyle olunca da yapması gerekenlerin yapılabilirlik oranı düşer, dışa dönük olarak iyilik üretebilecekken, içe dönüp kendisi ve çevresindekilerle savaşa girer. Bu bir insana yapılabilecek en büyük kötülüklerden birisidir. Bu ise, Allah’ın (cc), “Bu senin kardeşin” dediği ve korumamızı istediği bir kuluna zarar vermemiz anlamına gelir. Allah bize, “Neden onu korumadın, gönlünü kırıp benden uzaklaştırdın?” diyecek olsa ne cevap vereceğiz?

Allah (cc) sevgisi, hayatın ölçü kaynağıdır. Ölçümüz şaşarsa hayatın dengesi de şaşar. O zaman, önce sağlam kaynaktan beslenerek Rabbimizi (cc) sevelim, sonra insana değer verip sevelim. Bu Allah’ın (cc) bizden istediğidir.