Bizler, Rabbimizin (cc) bizim ihtiyaçlarımızı gidermek ve daha iyi olacak bir potansiyele ulaşmak için verdiği nimetler ve yaşattıkları, bizim onlara nasıl baktığımızla ilgili olarak isim alır. Eğer Allah’a (cc) göre düşünecek bir bilgi ile donanmışsak, her olay, bizim içinde bulunduğumuz fikir ve davranışsal yapılanmanın bir semptomu (belirtisi) demektir. Bizim bakış açımızı ve donanımızın ne olduğunu ifade eder. Eğer doğru kaynaktan beslenmişsek ve yönümüz Rabbimize (cc) doğru ise, her yaşanan bize bir rehberdir. Öksürüğün ya da ateşin, vücudumuzda yolunda gitmeyen bir duruma işaret etmesi gibi, bizim ya da muhatabımızın rahatsız olacağı bir şeyin yaşanması, bizi durup düşünmeye sevk etmeli. Önce kendimize yani kullandığımız cümlenin hangi niyetle kurulduğuna, maksadının ne olduğuna ve sonuç maksada uygun oluşmamışsa, o zaman üslup ve ifademize, jest ve mimiklerimize bakmamız gerekir. Bunlar normalse, o zaman da acaba karşımdakinin beni yanlış anlamasına sebep olacak normal dışı bir durumu ya da psikolojisi var mıydı? Çünkü bir kabın içindekiler çalkalanmış olsa en diptekiler yüzeye kadar yayılır ve neyin dipte biriktiği ortaya çıkar.

Olayları, insanı ve durumları okuyabilmek, irfan gerektirir

Eğer doğru cümleyi bile yanlış anlayacak kadar karışıksa, o zaman durumu kendimizle ilişkilendirip, kişisel algılayıp kırılmak yerine, karşımızdakini anlamaya çalışıp, “Ona nasıl yardımcı olabilirim, kendimi nasıl daha kolay ifade edebilirim?” gibi sorularla, meselenin anlaşılmasına ve muhatabımıza yardıma odaklanmamız gayet iyi olur. Bu insanca ve Allah’a (cc) yaklaştıran bir tutumdur. Yani her sıkıntı, “Benim daha iyiyi yakalayabilmem için, durumumu, ihtiyaçlarımı ve muhatabımın durumunu gösteren bir ayna vazifesi görür ve ona nasıl yardım edebileceğimi gösteren Allah’ın (cc) bir lütfudur” diye düşünmemiz doğru olur kanaatindeyim.

Olaylara doğru bakarsak görürüz, doğru görürsek doğru okuruz

O zaman diyebiliriz ki, her yaşananda Allah’ın (cc) bir muradı var, onlardan birisi de (Allah (cc) en iyisini bilir), daha doğru düşünüp, daha doğru davranarak, insanı kâmil olma yönünde gelişebilmemizdir. Peygamber Efendimiz’in (sas) hayatından ne kadarı hayatımızda varsa o kadar istikamet üzere oluruz. Bu da bizim, her an daha iyi olabileceğimiz müjdesini beraberinde taşır. Konuşana değil konuşturana, yapana değil yaptırana baktığımızda Rabbimizin (cc) muradını anlayabilme konusunda daha avantajlı oluruz inşallah.