İsrail’in Gazze’de sürdürdüğü soykırım durdurulamıyor. Son günlerde Batı’dan, özellikle Avrupa’dan tepkiler gelse, kınama mesajları yükselse de bütün bunların İsrail’i durduramadığı; aksine İsrail’in bütün Gazze’yi işgal planıyla soykırım ve katliamlarını daha da derinleştireceğini görüyoruz.

Peki, bütün dünyanın gözü önünde süren bu vahşet, bu soykırım, bu etnik temizlik neden durdurulamıyor?

Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki, İsrail-Filistin meselesi, uluslararası ilişkilerin en çetrefilli, çözülmesi en zor meselesini teşkil ediyor. Zira İsrail asla sıradan bir devlet değil; İsrail’in güvenliği ve varlığı, bugün uluslararası sistemi kuran ve kontrol eden güçlerin bam teline dokunan bir meseledir.

Dolayısıyla, İsrail’in nasıl bir devlet olduğunu anlamadan bugün olup bitenleri anlamlandırmak pek mümkün değildir. Şunu açıkça söyleyebiliriz ki, İsrail, Orta Doğu’da İslam dünyasını kontrol etmek, tedip etmek ve gerekirse müdahalede bulunmak amacıyla, o dönemin emperyal gücü olan İngiltere tarafından dizayn edilmiş yerleşimci-sömürgeci bir devlettir.

Bu proje daha sonra Amerika Birleşik Devletleri tarafından İngiltere’den devralınmıştır. İsrail’in 7 Ekim’den sonra Orta Doğu’ya yaptığı saldırılar sırasında, İsrail’in yardımına koşan ülkelere baktığınızda, bugün Filistin’i işgal altında tutan ve İsrail’i ayakta tutan esas gücün bir Haçlı ittifakı olduğunu çok net ve açık bir şekilde görürsünüz.

Dolayısıyla bu güçlerin İsrail’i durduracağını ya da İsrail’i kınamalarının bir anlamı olduğunu düşünmek, sahadaki realiteye aykırıdır. Amerika Birleşik Devletleri, İsrail’in güvenliğini sağlamak için verdiği iktisadi, diplomatik ve askeri desteğin ötesinde, Orta Doğu’da desteklediği rejimlerle İsrail’in etrafında adeta bir güvenlik çemberi kurmuş durumdadır. Dolayısıyla Orta Doğu’da İsrail’in güvenliğini sağlamak için birçok küçük “İsrailcik” de kurulmuştur.

Bu resme baktığınızda, ABD’ye bağımlı İslam dünyasındaki rejimlerden İsrail’e yönelik anlamlı bir tepki beklemenin ne kadar mantıksız olduğu da ortadadır.

İsrail’i destekleyen bu Haçlı ittifakının, İsrail’e yönelik pozisyonunu ancak ve ancak uluslararası sistemde yaşanacak büyük bir güç kayması, büyük bir kırılma veya büyük bir kriz neticesinde değiştirebileceğini öngörebiliriz.

O gün gelene kadar Filistinlilerin Gazze’de ve Batı Şeria’da varlıklarını ve mevcudiyetlerini ve meşru direnişlerini devam ettirmeleri en önemli meseledir.