Yatılı bölge okulunda küçük bir çocuğa sordum:

– Zamanını iyi geçirmek için neler yapıyorsun?

– Hiçbir şey…

-Peki günlerin daha güzel geçsin diye biz senin için ne yapabiliriz?

-Zaten her şey çok güzel.

Ve çocuk öyle bir gülüyor ki her yer gülücük içinde kalıyor. Yaşadığını, nefes aldığını hissettiriyor. Köy çocuklarını çok seviyorum. Şükretmeyi bilen çocuklar. Ne zaman onlarla konuşsam bize, doymak bilmeyen nefsimize ders verdiklerini düşünüyorum. O çocukların “var” dediklerine baktığımda bizim kocaman “yok” listemizin ne kadarda abartılı olduğu gerçeğiyle yüzleşiyorum. Hayatta ne kadar kolay gülümseyebiliyorsan o kadar güçlüsündür. Oysa şehirde devlet dairelerinin dağılma vakti memurların suratlarına bakın. Kaygıyı ve telaşı görürsünüz. Yarın iş yerinize gittiğinizde dışarıdan birisi gibi suratları seyredin, ne kadar az gülümseyen var.

Kepsut’un bir köyündeyim. 20 kadar çocuğu topladım etrafıma:

-Çocuklar, ben önemli bir adamım.

-Yapma yaaa…

-Gerçekten.

-Niye geldin buraya o zaman?

-Sizin için geldim. Ben buradaki bütün okulların müdürüyüm. Gideyim sorayım dedim çocukların bir ihtiyacı var mı… Siz ne isterseniz yapacağım.

-Lambanın cin’i gibi mi?

-(Kendimi tutamayarak güldüm) Evet, devlet lambasının cin’i gibi…

Aralarında toplanıp uzun uzun tartıştılar. İçlerinde en yapılı olan, muhtemelen 8 yaşlarında, kararı açıkladı:

-Kale direği istiyoruz.

İsteklerini hemen kabul ettim. Doğrusu aralarında konuşurken kendi kendime ya yapamayacağım bir şey isterlerse diye tasalanmıştım. İstekleri bana doğal ve çocuksu gelmişti. Köyde yapacak çok şeyleri yoktu. Top oynuyorlardı. Arabama binip uzaklaşırken düşünmeye başladım. Bu çocuklar zaten top oynuyorlardı. Kale direği olmasa da buldukları iki taşı üst üste koyduklarında problem çözülüyordu. Benden tablet, bisiklet, oyuncak, bilgisayar istemelerini beklerken neden kale direği istemişlerdi ki?

Sonradan aklıma geldi. Çocuklar biz büyüklerin, siyasilerin beceremedikleri bir şeyden bahsediyorlardı. O köyde aralarındaki tek çatışma, sürekli “Gol oldu, gol olmadı” tartışmasıydı. Buna adaletli bir çözüm getirip, bu durumun aralarındaki kardeşliğe, sevgiye zarar gelmesini istemiyorlardı. Ondan dolayı kale direği bisikletten, tabletten öne çıkan bir talep olmuştu.

İşte böyle, bazen kimin kime öğreteceği belli olmuyor. Çocuklar en iyi öğretmen olabiliyor.