Geçen televizyonda gördüm. Referandumda “Evet” diyecek dedeyi bir delikanlı “Amca bunlar hep Amerikan oyunu” diye ikna etmeye çalışıyordu. Sabah çay ocağında otururken kuş seslerine yan masadaki üniversiteli çocukların konuşması karıştı

– Bütün hepsi Amerikan oyunu, Amerika ve Batı, Erdoğan’a karşı gibi yaparak ona oy kazandırıyorlar…

Amerika sadece bir ülke adı değildir. Amerika bir semboldür. Emperyalizmin, sömürünün, vahşi kapitalizmin, zulmün, kötülüğün sembolüdür. Özellikle sömürülen dünyanın doğu yakasında çok belirgin ifade edilmektedir. Bu arada Necat Çavuş’un Amerika şiirini şiddetle tavsiye ederek yazıya devam edeyim.

Bu ülkede Amerikan yanlısı olmakla itham edilmek aynı zamanda küfür sayılır. Dolayısıyla ülkücüler, İslamcılar, solcular ve versiyonları ağızlarını doldura doldura “Kahrolsun Amerika” derler. Hatta bunu Twitter’de paylaştıklarında garip bir durum ortaya çıkar. Sosyal medyaya “Kahrolsun Amerika” yazarsanız Amerikan çıkarlarına hizmet edersiniz. Çünkü her yazdığınızda Amerika 3 kuruş para kazanır. Milyarlarca insan bunu yazıyor, gerisini siz hesap edin. Bir de İronik vaka var. Bütün bu gruplar kendi gibi düşünmeyenleri Amerikancı ya da Amerika tarafından kandırılmış olarak görür.

Özellikle Gezi olaylarında “kahrolsun Amerika” diye bağıranlara CNN dahil inanılmaz destek yine oradan gelmişti. Yine kendini “sol” olarak ifade eden PKK ya da YPG aleni bir şekilde Amerika tarafından desteklenmektedir. Bunları polemik olarak yazmıyorum. Amerika nerede neyin para edeceğini bildiği için herkese satacak bir şeyi vardır. “Muhaliflerine de “Kahrolsun Amerika” sloganını satmaktadır. Hatta toplum içinde çatışmalar çıkarmak için, yönetilebilirliği imkânsız hale getirmek için dünyanın birçok yerinde anarşist “sol” grupları açıkça desteklemektedir.

Bizimkilere gelince Amerika’nın hiçbir şey yapmasına gerek yoktur. Maalesef bütün söylemleri bütün yaptıkları Amerikan algı yönetimiyle senkronizedir. TİME ne yazıyorsa odur. Bu gün gelip yapılacak referandumda Evet diyenleri Amerikancılıkla suçlama sapkınlığının arkasında da bu yatıyor. Quardian, Time, Financial Times okusalar Amerika’nın ve onun kanlı derin devletinin Recep Tayyip Erdoğan’dan nefret ettiğini öğrenecekler. Amerika’nın kendilerini çok sevdiğini öğrenecekleri için okumak işlerine gelmez.

17-25 Aralık operasyonunda “sol” söylemin bütün yazdıkları, çizdikleri, konuştukları ortalıkta duruyor. Oysa bu gün “Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla, ABD’de tutuklandı. Gerekçe, “ABD’nin İran’a uyguladığı yaptırımları delmek” Bu 17-25 Aralık darbe girişimini devlet içindeki maymuncuğu FETÖ ye kendi yaptırdığının itirafıdır. Buna rağmen “ayakkabı kutusundaki para”yı hâlâ evirip çevirip ağzında çiğneyenlerin Amerikan çıkarlarına hizmeti göz yaşartacak bir durumdur.

Tutuklama nedeninde ifade edilene göre darbe girişiminin hedefi Halkbank merkezliymiş. Amerika’nın açık ve aleni itirafına rağmen utanan da yok, sıkılan da yok. Demek ki halkta karşılığı olmadığı için sandıktan umudu kesenlerin, yenilgiyi hazım edemeyenlerin nefret söylemi beyinleri sağır ediyor. Mongollaştırıyor, mankurt’laştırıyor, saflaştırıyor, salaklaştırıyor. Yoksa “Kahrolsun Amerika” diyenlerin, Amerika’nın karşısında olması gerekirken, onun gösterdiği hedefi, onunla birlikte arkadan bıçaklamaya kalkmasını nasıl izah edeceğiz.

Halkbank neden cezalandırılıyor. Halkbank’a odaklanmalıyız. Sevin ya da sevmeyin o gün Halkbank’la bu operasyonu gerçekleştiren Zafer Çağlayan dört bakandan ayrı tutulmalı. Hedef ve odak kaydırılması yapıldı. Bugün Amerika’nın 17-25 Aralık operasyonunu New York’ da devam ediyor. Bizim sözde emperyalizm karşıtları bu savaşta ABD’nin yanında saf tuttuklarının farkında bile değiller. Twitter’de slogana devam… İsmet Özel Ucuz cesaret, zarif ihanet diye bunları tanımladığında sosyal medya yoktu. Şairi şimdi anlamak daha da mümkün.

Amerika bu tutuklamayla 17-25 Aralığı darbesini yaptığını itiraf etmiştir. FETÖ nün gerçek sahibi kurucusu olduğunu ve organik bağını itiraf etmiştir. Neden Fetullah Gülen’i iade etmediğini itiraf etmiştir.

Bugün ise savcıların hazırladığı ilgili iddianame kamuoyuyla paylaşılacak. Darbeden sonra ve öncesinde Adil Öksüz ve benzeri adamlarla görüşmeleri 15 TEMMUZ’un da arkasında Amerika olduğunun görüntüsünü netleştirecek. Bizler için yeterince delil önceden de mevcuttu. Ancak EVET diyen o yaşlı amcaya “bütün bunlar Amerika’nın oyunu” diyen gerzek, boşaltılmış beynine bu yeni verileri kaydedebilecek mi? Bağımsızlıkçı olduklarını iddia eden bağımlıların sağırlar diyaloğunda bir karşılığı olacak mı? Hayatta bir kere olsun beyinlerini çalıştırıp kim düşman, kim dost analizi yapabilecekler mi? Parçaları yerine koyup resmi görebilecekler mi? Hiç sanmıyorum. Maalesef Amerika tarafından beyinleri iğdiş edildi. Bütün tarihsel kodlarıyla aleni olan düşmanlarımızla, emperyalist batıyla aynı dili neden kullandığını kendine hiç sormayan adama;

Yalnızca bedeni değil, ruhu ve aklı devşirilmemiş bir Yerli olarak, ithal hiçbir ideolojinin deli gömleğini sırtıma geçirmedim. O gömleği gönüllü giyen hiç kimsenin bu hakkı yoktur. Ancak benim gür bir sesle itirazımı haykırma hakkım var.

Kahrolsun Amerika ve onun yerli işbirlikçileri…