İletişim esnasında her birimiz kırılabiliriz ve kırabiliriz çünkü olaylara verilen tepkiler bizim duygularımızı etkiler. Duygularımızın yoğunluğuna göre de tepki eşiğimiz değişebilir. Bilhassa kendimizi haklı gördüğümüz ve karşımızdakini haksız bulduğumuz zaman duygularımız daha da yükselir ve ses tonumuz daha gür çıkabilir. Tabi bu arada “Ya ben yanılıyorsam” sorusu aklımıza çoğunlukla gelmeyebilir.Bu durumda da söz maksadı aşabilir ve yapılan yanlıştan daha büyük sözler söyleyerek karşımızdaki kırabiliriz.

“Dal rüzgârı affetse bile kırılmıştır bir kere” özlü söz

Haklıyız ya da değiliz, bazı insanî değerlerin farkında olarak değerlendirme yapabilme anlayışı, daha olayı yaşamadan bizim zihnimizde olmalı. İnsan adandığı bir inancı için ancak derin bir değişim içinde olur ve bu dindir ya da din kadar güçlü bir inançtır. Bizler çok şükür Müslümanız, din bize Allah’a (cc) karşı bile eksiğimiz, yanlışımız olabileceğini, yanlışımız olduğunda tövbe etmemiz gerektiği ve pişman olanı Rabbimizin (cc) affedeceğini öğretiyor. Öyleyse herkesin bir birine de yanlışının olabileceği ve bir birimizi yanlışa sevk etmemek, yapılan yanlış varsa da yapıcı bir tutum içinde olmamız da bize tavsiye ediliyor. İnsan beşerdir, şaşar. Şaşırmış insanın daha dengeli davranabilmesi için bizim de dikkatli ve duyarlı davranmamız gerekir. O bir insan ve bu dünyada bir zaman dilimi içinde bir görevi var. Evet yanlış yaptı, görüyoruz ki şartları ve düşünceleri daha doğru davranmasını sağlamaya yetmemiş. İki seçeneğimiz var; 1. Onun kendisini kötü hissetmesine sebep olacak şekilde davranıp eleştirmek, tabiri caizse haddini bildirmek. 2. Doğru bir yaklaşım biçimi ile düşündürmek, yaptığı şeyin kendisine ve ilişkilere etkisini konuşmak ve bundan sonra daha dikkatli davranırsa daha iyi olacağını anlamasını sağlamak.

Yol mu açıyoruz yol mu kapatıyoruz?

Evet tam da böyle, doğru davranırsak yol açarız yanlış davranırsak yolunu kapatmış oluruz. İnsan her an anlamaya ve düzelmeye hazırdır. Yaklaşım biçimimiz çıkmaza da sokabilir çıkmazdan da kurtarabilir. İnsan kendisine güvenildiğini hissettiğinde, ayakları daha sağlam yere basar ve doğru davranma eğilimi içine girebilir.

Kırıcı olmanın ne artısı var?

Hiç bir artısı yok bilâkis çok zararı var. Kırmak, önce kıranın tahammülsüzlüğünün, meselelere tepkisel yaklaştığının, düzelebilecek bir şeyi bile, tepkisel ve kırıcı davranarak çözümsüzlüğe doğru sevk etiğinin bir göstergesidir. Bu bizim her yerde ortaya çıkmaya hazır psikolojimiz olmayı içinde barındırıyor olabilir. Bu durumda, önce kendimize bakarak, tepkisel ve kırıcı davranmamızın altında yatan dinamikleri açığa çıkararak bundan kurtulmanın yollarını aramalıyız. Öfkeli ve tepkisel davranarak, hiç kimseyi daha çok hata yapma eşiğine getirmeye hakkımız olmadığı bilmeliyiz.

Su gibi arındırıcı, dengeleyici ve besleyici olmayı seçmek, aklımızın iyi çalışmasına da katkıda bulunacaktır. Bu ilk önce kendimize lâzım.