İçimdeki yangının herkesi kül etmesini istedim. Ve yangının en kolay şekli bam teline dokunmaktı. Öyle ki kendisini incitmeyi göze alamayanlar hiçbir toplum ya da politik yapı sorunlarını çözemez.
Politik yapı sorunlarıyla ilgili epeyce mülahaza yaptık sizinle bu köşeden, şimdi ise toplum sorunlarının genelini içine alacak; “Bu gidiş nereye?” sorusunu gençlik ile harmanlamak gerek.
Genç; dış dünyada kimlik ve rol model arayışı içinde olup, iç dünyasında bir zavallı gibi kurmuş olduğu hayallerin kırılmasını izliyor. Günümüz gençleri aralarındaki farkı belirlemenin kriterleri olarak, artık takınılan mekân, giyinilen marka ve farklılaşan söylemleri etrafında belirlemeye çalışmaktadır. Bunun en iyi örneklerini mahalle aralarına kadar giren kafelerde görmek mümkün. En az kimsesizler kadar perişan insanların doldurduğu sefil kafeler her ne kadar sosyalleşme mekânları olarak görülse de ruh bozukluklarının ve uyuşturulmanın başladığı yerlerdir.
İngilizler, Hindu öğrencilere logaritma cetvelini ezberleme mecburiyeti getirmişlerdi. Ezberlenmesi imkânsız bu cetvel üzerinde çalışsınlar ki başka bir şey düşünmeye fırsatları kalmasın, sömürüldüklerinin farkına varmasınlar. Eğer farkına varırlarsa düşüncenin gücünü kullanarak karşı tepki gösterirler. Çünkü her şeyin başın düşünmekten gelir.
Bu dönemde tutunacağımız son dal, farkındalık yaratacağımız tek ve son alan gençliktir. Çünkü bir ülkede başarısızlığı başlatmak gençlere dokunmaktan geçer! Ve biz gençlere çeşitli materyallerle dokunup düşünme yetimizi aldılar. Uyuşturdular bizi. Modern ve popüler dünya bizi asimile ederek, uyuşturarak bize şah çekti ve biz o gün bugündür yapacağımız hamleyi düşünüyoruz. Ne yazık ki elimizdeki taşların çoğunu kaybettik. Mat olmak üzereyiz.
Mat olmamak için ne yapmalıyız dediğinizi duyar gibiyim. Çok basit; İsyan edip Aşık olacaksınız. Bugün tüm başarılı ve mutlu insanlar, kafalarındaki isyan ve gönüllerindeki aşk ile birlikte bunca meşakkatli yolu geçti. İsyan ederken Nurettin Topçu’nun İsyan Ahlakı ile insanın kendi benliğine karşı olan isyanı edeceksiniz. Aşık olurken de Ahmet Gazali’nin 10. Fasıl’da bahsettiği aşkı yaşayacaksınız. Aşk; kuştur, yuvadır; zattır, sıfattır; tüydür, kanattır; avcıdır, avdır; kıbledir, kıbleye durandır; evveldir, ahirdir; hem sultandır hem de tebaadır.
Unutmayın gençler bizler geleceğe açılan kapılarız. Ve bazı kapıların vurarak değil kırılarak açılacağını bilelim!