Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Suriye’nin kuzeyine yönelik beklenen operasyon konusunda önceki gün yaptığı açıklamada söyledikleri Suriye muhalefetinde şaşkınlığa ve endişeye yol açtı.

Rusya ve ABD’nin verdikleri sözleri tutmadıklarını hatırlatan Çavuşoğlu’nun bölgenin teröristlerden temizlenmesi için daha önce İran’la da görüşmeler yapıldığına işaret ettikten sonra “Rejimin yapacağı operasyona da destek veririz. Ama rejimin de ılımlı muhalefeti terörist olarak görmemesi gerekir” demesi Suriye devrimini destekleyen herkesi hayal kırıklığına uğrattı.

Muhaliflerin katılımıyla yapılacak operasyon öncesi rejime destek açıklaması kafaları karıştırdı ve Türkiye yanlısı Suriyeli grupları zor durumda bıraktı.

Hamas’ı Şam’la ilişkilerini normalleştirme girişimine karşı uyaran âlimlerin söylediği gibi, Suriye rejimi devlet olma niteliğinden uzak katiller sürüsünden ibaret.

Bugüne kadar işlediği cinayetlerin ve katliamların terör örgütlerinin kanlı eylemlerini geride bıraktığında şüphe yok.

Onlardan bazılarının deşifre edilmesinde Türkiye’nin de rolü oldu ve katliam fotoğrafları Anadolu Ajansı tarafından dünya kamuoyuna ulaştırıldı.

Ayrıca Suriye rejiminin elinde onlarca vatandaşımızın kanı var.

Reyhanlı saldırısının talimatını veren Mehmet Gezer, geçenlerde Amerika’dan getirilip tutuklandı.

Gezer’in saldırının El-Muhaberat tarafından “Türkiye’den intikam alma amacıyla” planlandığını itiraf ettiği medyaya yansıdı.

Durum böyleyken, bu aşamada Suriye rejimini PKK/ YPG’ye karşı desteklemek “bir terörist gruba karşı diğerini desteklemek” anlamına gelir.

Bunun da “Bir terör örgütü desteklenerek bir başka terör örgütüyle mücadele edilmez” diyen ve DAEŞ’le mücadele adı altında PKK/YPG’nin desteklenmesine karşı çıkan Türkiye’nin savunduğu ilkeye ters olduğunu söylemeye gerek yok.

Suriye rejimi, PKK/YPG terör örgütünün en büyük hamilerinden ve aralarındaki ilişki yıllar öncesine dayanıyor.

Türkiye 1998’de savaş tehdidinde bulunmasaydı Öcalan’ı besleyip korumaya devam edecekti.

Bugün Türkiye’nin beklenen operasyonuna karşı teröristlerin kontrolleri altındaki bölgelerde rejim bayrağı çekmeleri de aralarındaki dostluğun ve köklü ilişkilerin göstergesi.

Dolayısıyla Suriye rejiminin Türkiye’nin desteğiyle PKK/YPG’ye karşı savaşacağını düşünmek gerçekçi bir yaklaşım olmaz.

Çavuşoğlu, açıklamasında rejimin ılımlı muhalefeti terörist olarak görmemesi gerektiğini ifade ediyor.

Bu da mümkün değil.

Suriye rejimi ve müttefikleri, hiçbir ayrım yapmadan muhaliflerin tamamını terörist kabul ediyor.

Öyle olmasaydı zaten ülke bu hale gelmezdi.

Türkiye’nin ve Suriye rejiminin hâlihazırda ortak bir terörist tanımı üzerinde anlaşmaları imkânsız.

Ayrıca Türkiye’nin düzenlemeye hazırlandığı askeri operasyonun bir amacı da teröristlerden arındırılan alanlarda güvenli bölgeler oluşturup mültecilerin gönüllü olarak ülkelerine dönmelerini kolaylaştırmak.

Suriyeli mültecilerin kahir ekseriyetinin rejim kontrolündeki bölgelere dönmek istemeyecekleri malumken PKK/YPG’den arındırılacak alanların rejim güçlerinin eline geçmesi operasyonun amacına ve Ankara’nın hedeflerine aykırı olur.

Türkiye’yle Suriyeli muhalif gruplar arasında güven kaybına yol açacak açıklamalar umarım tekrarlanmaz.