Üretim ile büyüme arasındaki ilişki çok iyi analiz edilmezse ortaya çıkacak olan büyüme rakamlarını doğru okumak son derece zor olur.

Hele ki bulunduğunuz ortamda bir de resesyon riski günden güne büyüyorsa bunun yanında enflasyon baskısı her an kendini daha da ağır derecede hissettiriyorsa ve ekonomik gidişatta pozitif olmayan verilerle sık sık karşılaşılıyorsa.

Global ekonominin gidişatı çok ama çok iyi okunup yorumlanamıyor ve global ekonominin sahip olduğu olanaklar verimli bir şekilde kullanılamıyorsa.

Ekonominin tüm taraflarının enflasyon karşısındaki mücadele etme şekli birbirleriyle örtüşmüyorsa.

Özellikle enerji konusunda dışa bağımlılığı az değilse ve enerjinin piyasaya sürülmesinde alınması gereken güvenlik önlemlerinin yeterince alınmadığı bir ekonomiyse.

Enerjinin verimli kullanılmasının temelleri sağlam atılmamışsa ve sonrasında da temelin sağlamlaştırılması noktasında çalışmalar yapılmıyorsa.

Tüm bunların neticesinde ortaya çıkan büyüme ile ilgili verileri yerinde ve zamanında değerlendirmenin yanında üretimin önemine her zaman vurgu yapmak gereklidir.

Bir ekonomi üretimle büyüme gerçekleştiriyorsa oradaki büyüme kalıcıdır ve sürdürülebilirdir.

Bunun tam tersi gerçekleştiğinde yani üretimin olmadığı veya az olduğu tüketimin ise her geçen gün büyüdüğü bir büyüme asla ve asla kalıcı değildir.

Üretimle büyüme için öncelikle üretim yapılacak olan ortamın her yönüyle oluşturulması kritik öneme sahiptir.

Ortam oluşturulmasının ardından üretim yapacak olan şirketlerin finansal yapısının güçlü olmasının yanında dünya ile rekabet edebilecek bir üretim teknolojisine de sahip olması hayati öneme sahip konulardır.

Üretim yapıldığında toplumun her katmanında bulunanların rahat bir yaşam sürmesi de oldukça kolay olacaktır.

Çünkü üretim yapıldıkça gelir artacak, gelir arttıkça da ihtiyaçlar rahatlıkla giderilebilecektir.

Piyasalarda olması gerekenden fazla paranın olması tüketimi azdıracak bir olgudur.

Tüketimin artması daha doğrusu arzu edilenin çok üzerine çıkması neticesinde büyüme gibi görünen rakamların aslında hormonlu rakamlar olduğu anlaşılmalıdır.

Yani rakamların fazla olması aslında bir büyümeye değil sadece tüketimin arttığına bir delil niteliğindedir.

Bunların yaşanmaması adına piyasalarda dolaşımda olması gereken para miktarının en optimal seviyede tutulması ekonomik büyümenin sağlam bir temele oturabilmesi anlamında çok ama çok önemlidir.

Eğer seviye kaçırılırsa ortaya gerçekte olmayan bir rahatlamanın çıktığı görülür ki bu durum da kimsenin istemediği bir yola girilmesi anlamını içerir.

Büyüme olsun diye büyüme rakamlarını değerlendirmemek büyümenin hangi türde olduğuna odaklanmak, sonucu doğru ve yerinde yorumlayabilmek açısından da önem arz etmektedir.

Özellikle seçime doğru gidilen ülkemizde üretim önceliğinde olan büyümeyi tercih etmek zorundayız.

Bu türde bir büyüme çeşidi tercih edilmezse seçim sonrasında çok ciddi sorunlarla karşı karşıya kalınacaktır.

Önümüzde seçimlere yaklaşık 9 aydan biraz fazla bir zaman dilimi kaldığı düşünüldüğünde piyasaya gereğinden fazla para salarak tüketimi azdırmak yerine üretimi ve üreticiyi destekleyerek üretim kaynaklı bir büyüme modelini seçip uygulamak zorunluluğu bulunmaktadır.

Önerdiğimiz bu yol izlenirse ekonomide bir rahatlama ve genişleme söz konusu olacaktır.