Geçtiğimiz hafta Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin “Karma eğitim esastır fakat milletimizin talepleri doğrultusunda kız öğrenciler için de ayrı okullar açabiliriz.” mealinde bir açıklama yaptı. Nitekim, kızını okutmak isteyen ailelerin bu yöndeki talepleri uzun zamandır biliniyor. Milli Eğitim Temel Kanununda yer alan “Eğitimde kadın, erkek herkese fırsat ve imkân eşitliği sağlanır.” maddesi vatandaşların bu taleplerinin dikkate alınması gerektiğini açıkça ortaya koyuyor.

“Eğitim-Öğretim Hakkı” vatandaşlıktan kaynaklanan temel haklar arasında yer alıyor. Yine aynı kanunun 15. Maddesinde “Karma Eğitim” hususu açıkça ortaya konulmuş: “Okullarda kız ve erkek karma eğitim yapılması esastır. Ancak eğitimin türüne, imkân ve zorunluluklara göre bazı okullar yalnızca kız veya yalnızca erkek öğrencilere ayrılabilir.”

Yani Sayın Bakan, ilgili kanun maddelerini hatırlatarak gerekirse yeni kız okulları açılabileceğini belirtmiş; hepsi bu. Kaldı ki, kız ve erkek liseleri bugünün meselesi değil. Cumhuriyetten sonra da sadece erkek ve sadece kız öğrenci alan okullar oldu ve halen de var. Kabataş Erkek Lisesi, Bursa Erkek Lisesi, İstanbul Erkek Lisesi, Çamlıca Kız Lisesi, Bursa Kız Lisesi, Üsküdar Amerikan Kız Koleji gibi onlarca okulda karma eğitim yerine kız ve erkek öğrenciler için ayrı eğitim imkânı sağlandı.

Kanun maddesinden habersiz olduğu anlaşılan LGBT ve Gezi tayfası, hep bir ağızdan Yusuf Tekin’e yönelik linç kampanyası başlattılar. Milletimiz nezdinde niyetleri açıkça bilinen bu azgın/sapkın kesimlerin, Sayın Bakana yönelik saldırıları, yapılmak istenenin ne denli doğru bir iş olduğunu ortaya koymuş oldu. Elimizde hiçbir veri olmasa bile, millet düşmanlarının ısrarla istemediği bir şey elbette bize doğru yolu gösterecektir. Çünkü bu millet, düşman oklarını takip ederek hakikati bulmayı uzun zaman önce öğrendi.

LGBT tayfasına destek veren küresel sermaye ve sosyal medya ortamları istedikleri kadar kampanya yürütsün. Bu millet kendi değerleriyle, kendi örfüyle, kendi tarihiyle yoluna devam etmekte kararlıdır. Sayın Yusuf Tekin’in bu yöndeki kararlılığı, kaynağını milli iradeden alıyor. Milli irade neyi talep ediyorsa siyasi organların bunu yerine getirmesi demokrasinin bir gereğidir.

Kaldı ki, karma eğitimin zararları Batı ülkelerinde uzun süredir tartışılıyor. Geçmişi 1440’lara uzanan İngiltere’nin en ünlü lisesi Eton College bunun bir örneğidir. Sadece erkeklerin okuduğu bu köklü okulun müdürü bakın ne diyor: “Karma okullar çocukların masumiyetlerini erken yaşta kaybetmesine neden oluyor. Ergenlik çağında karşı cinsle sürekli bir arada olmayan çocukların kendilerini bulmak, kendileri olmak için daha çok zamana sahip olduğunu ve bu durumun hem kişisel hem de akademik gelişimlerini hızlandırdığını görmek zorundayız.”

İngiltere’de Eton College gibi tarihi pek çok okulda karma eğitim uygulanmıyor. İngiliz The Times’da yayınlanan bir habere göre, İngiltere’de sadece kız veya erkek öğrencilerin okuduğu okullar, karma eğitim yapanlara fark atıyor. St. Paul’s Kız Lisesinin birinci, Perse Kız Lisesinin ikinci olması, kız okullarının fark attığının da kanıtı. Genel olarak kızların başarısı göze çarpıyor: İlk 50’ye giren liseden, 27’si kız, 14’ü erkek okulu. Sadece yedi tanesi karma eğitim yapıyor. Bizdeki çarpıklığın sebebi ise Batılılaşmayı bir ideoloji haline getiren içimizdeki taklitçi sözde aydınlardır. İşin daha da ilginci, bu sözde aydınların büyük çoğunluğunun sadece erkek bölümleri olan Robert Kolej, Galatasaray Lisesi, Alman Erkek Lisesi gibi okullardan mezun olmalarıdır.

Amerika’da ilkokul ikiden lise sona kadar 4 bin 200 öğrenci arasında yapılan bir araştırmaya göre: Her gün cinsel tacize uğradığını söyleyenler yüzde 39, haftada en az bir tacize uğradığını söyleyenler yüzde 29. Karma eğitimde kızlar, erkeklerin bulunduğu sınıflarda çekingenleşmekte, söz almak ve sınıfta faal olmak istememekte, alay edilme korkusuyla içe kapanmaktadır. Kısacası kızların kişilikleri baskılanmaktadır. ABD’de 1990’lı yılların ortalarında, karma okullardaki hamile kız öğrenci sayıları hızla artınca; kız ve erkekler için ayrı sınıf açılması teşvik edildi. 1995’te üç okulda ayrı eğitim yapılırken, bugün sayı 380’e çıktı. 200 okul da karma eğitimi bırakmak için sırasını bekliyor. Almanya’da da benzer bir durum gözleniyor. Hıristiyan Demokratlar ile Sosyal Demokratların aynı çizgide buluşmasıyla, Almanya’daki ayrı okulların sayısı hızla arttı. Almanya’da devlet okullarındaki karma eğitim mecburiyeti 2001 yılında kaldırıldı. İngiltere’de 1995 yılında üç devlet okulunda yürütülen ayrı eğitim uygulaması, 2009 yılına gelindiğinde 500 okulu aşmış durumdadır. ABD'de bugün 84 kız üniversitesi bulunmaktadır. Japonya’da ise bırakın okulları metroda bile pozitif ayrımcılık yapılarak “Kadın Vagonu” uygulamasına geçilmiştir. İsteyen Japon kadınlar bu vagonlara binmektedir.

Yani mesele, “Karma Eğitim” dayatması yerine, velilere tercih sunulmasıdır. Çünkü dayatmanın her türlüsü faşizmdir. İsteyen karma eğitimli okullara, isteyen de kız ve erkek okullarına çocuklarını gönderebilmelidir. Bu durum, Milli Eğitim Temel Kanunundaki “Fırsat eşitliği” ilkesinin de gereğidir. Avrupa ülkelerinin ısrarla bize karma eğitimi dayatması, “Ele verir talkını kendi yutar salkımı.” sözünü hatırlatıyor. Bu anlamda Sayın Yusuf Tekin’in açıklamaları, milletimizin kanayan bir yarasına merhem olacak yeni adımları müjdeliyor. Tıpkı Batı ülkeleri gibi biz de kendi değerlerimizle, kendi toplumsal ve kültürel yapımızla uyumlu eğitim ortamları inşa edebilmeliyiz. Aklın yolu bir; Sayın Bakan doğru yoldadır. Milletin verdiği yetkiyle; kararlılıkla yola devam edilmelidir.