Geçtiğimiz günlerde TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu) Nisan-Mayıs-Haziran aylarını ifade eden ekonomide ikinci çeyrek büyüme rakamlarını açıkladı.

Açıklanan sonuca göre ülkemizi ikinci çeyrekte ekonomide yüzde 9.9 oranında küçülmüş.

Bu küçülme oranı içerisinden geçen dönem şartlarına göre değerlendirildiğinde aslında beklentilerin çokta altında geldi.

Beklenti bu rakamların çok çok üzerindeydi. Ama burada rakamların yorumlanması ve küçülmenin niçin beklentinin altında geldiğinin iyi tespit edilip sonraki dönemlere yansımalarını iyi takip etmek önemlidir.

Burada küçülmenin beklentinin altında gelmesinin ana nedeni özellikle Nisan ve Mayıs aylarında kamu bankaları vesilesiyle verilen kredi rakamlarının büyüklüğüdür.

Kredilerin genişlemesi oldukça hızlı olmuş bunun yanında da şirketlerin ellerinde kalan stokların bu aylarda eritilmesi sonucunda da küçülme beklentilerin çok altında gelmiştir.

Stok birikiminin erimesi tüm ekonomik veriler için pozitif bir durum olarak değerlendirilir.

Fakat kredilerdeki hızlı genişlemenin getireceği olumsuzlukların çok iyi düşünülmesi ve gelecek dönemlere yansıyacak negatif verilerin bugünden bilinerek bu konuda adım atılması gereklidir.

Bunu bir örnek üzerinden açmamızda büyük fayda mülahaza ediyorum. Şöyle ki; siz turizm bölgesinde küçük bir market işleten bir esnafa işletme kredisi verdiniz kredinin de vadesi 12 ay diyelim.

Krediyi esnaf nisan ayında aldı ve alınan kredinin ödemesi mayıs ayından itibaren 2021 yılının nisan ayına kadar aylık ödemelere bölündü varsayalım.

Haziran ayından sonra normalleşmeye dönülmeye başlandı ve işler yavaş yavaş turistlerin de gelmesiyle temmuz, ağustos ve eylül aylarında iyi gitti.

Ardından sezon kapanmaya başladı ve marketin gelirleri yavaş yavaş düşmeye başladı.

Sonrasında hiç kimsenin istemediği ve düşünmekten bile imtina ettiği pandemi rakamları iyi gelmemeye başlamasıyla şu sorulara verilecek cevapların önemi birkaç kat daha artmış olacaktır;

Verilen bu kredinin kalan kısmını esnaf nasıl ödeyecek?Ödenmeyen krediler bankaların üzerinde ne kadarlık bir yük oluşturacak?Ödenmeyen kredi oranları vesilesiyle artan yükü bankalar kaldırabilecekler mi?Durum böyle gelişirse 3.çeyrek verilerinin iyi gelme oranı artarken 4. Çeyrek büyüme verileri çok daha da kötü gelir mi?Kredi genişlemesinin hızlı olması finansal piyasalarda ki riski hangi oranlara yükseltir?Ülkemizin döviz rezervlerindeki erime hangi boyuta gelebilir?Sektörel büyümelere bakıldığında büyümenin sadece birkaç sektörde değil de tüm sektörlerde olması ekonomi açısından ne kadar önemlidir?Küçülmenin beklentinin altında olmasının istihdam tarafına yansıması hangi oranda oluyor?Ayrıca küçülmelerin beklentilerin altında gerçekleşmesi veya büyümelerin beklentilerin üzerinde gerçekleşmesi sürdürülebilir olmaz ise piyasalar için her hangi bir anlam ifade eder mi?Büyümenin üretim tarafında olmasının ülkemiz ekonomisi için ne kadar önemlidir?

Buradaki soru seti daha da yukarılara çıkarılabilir. Önemli olan husus her bir soru olmasa bile sorularının çoğunun cevabının pozitif yönlü olmasıdır.

Bunu yapabilmek ve başarabilmek zorundayız ki önümüzdeki çeyreklerin verileri çok daha iyi olabilsin.