Vücudumuzda hak ettiği değeri bir türlü göremeyen yapılardan ve organlardan biridir safra kesesi. Çünkü safra kesesini ilgilendiren problemlerde, altta yatan sebepler nedir bunlara bakılmaksızın hemen cerrahi operasyonla alınır ve problem çözülmüş sayılır. Ama gerçekler böyle söylemiyor bize. Aslına bakarsanız safra kesesi operasyonu geçirenlerin çoğunlukla şikâyetlerinin sona ermediğini de bizzat kendilerinden duymanız mümkündür.

Her vesile ile ifade ettiğimiz gibi, vücudumuz bir bütün olarak sistemler, organlar ve hatta hücreler olarak birbiriyle çok ince ve detaylı bir etkileşim içinde çalışır ve hayatiyetini sürdürür. Bu bütünlük içinde işe yaramaz ve gereksiz bir kısım yoktur. Sadece varoluş sebebini ve fonksiyonlarını henüz çözemediğimiz konular vardır. Çünkü, yapılan araştırmalarla her geçen gün insan vücudu hakkında yeni şeyler öğreniyoruz. Bu yeni bilgiler ya mevcut bilgilerimizi pekiştiriyor veya sağlam bir temele oturmayan ön yargılı kabulleri tamamen ortadan kaldırıyor. Safra problemleri de bu özel konulardan biri olarak karşımıza çıkıyor.

Safra, vücudun ürettiği çok özel sıvılardan biridir ve karaciğer hücrelerinde yapılır. Karaciğerin günde ürettiği safra miktarı 400 ml-1 lt arasında değişir. Sentezlenen safra, ana safra kanalı vasıtasıyla ihtiyaç halinde ince bağırsağa gönderilir. Besinlerin sindirim ve emiliminde görev alır. Açlıkta ise, bağırsağa safra akışı en az düzeydedir ve bu sebeple üretilen safra, safra kesesine yönlendirilir. Safranın bileşiminde safra asitleri, bilirübin, kolesterol, kalsiyum, proteinler ve inorganik tuzlar bulunur. Safra kesesinde ise en fazla 5070 ml safra depolanabilir. Sentezlenen miktara göre bu kadar az depolanabilmesi ise, safra salgısındaki su ve mineral tuzlarının geri emilmesi ve safranın yoğun bir hale getirilmesiyle mümkün olur. Bu şekilde, safra kesesindeki safra 10-20 kat yoğunlaşmış olur.

Gelelim safranın görevlerine. İnce bağırsakta safra salgısının yardımı ve diğer sindirim enzimleri ile yağlar, proteinler ve karbonhidratların sindirimi yapılır. Safra salgısı yetersiz olduğunda, sindirim tam anlamıyla yapılamaz. Yaşam ve sağlık için oldukça önemli olan yağ asitleri, bazı vitaminler ve mineraller ince bağırsaktan yeteri kadar emilemez.

Beslenmede sağlıklı yağlar yeteri kadar bulunmazsa, safra görevini yapamaz ve kesede bekler. Bekledikçe yoğunlaşıp katılaşır. Bunun akabinde safra kesesi tembelliği ve taş oluşumu söz konusudur.

Yani sağlıklı yağ yemeyenlerde safra bileşimi ve safra kesesi problemleri ortaya çıkar. Kısır bir döngü olarak, safra problemleri de yağların yetersiz emilimine yol açar. Bunun sonucunda hormonal dengesizlikler, hücre zarının zayıflığı, yorgunluk ve genel olarak vücutta asitleşme gibi problemler ortaya çıkar. Kısaca tavuk-yumurta meselesi gibi. Tabii problemler sadece bunlarla bitmiyor.

Yapılan yeni araştırmalar, safra salgısında ve bileşiminde yetersizlik ve bozuklukların bağırsaklarımızda yaşayan trilyonlarca bakteriyi de olumsuz etkilediğini göstermektedir. Çünkü bu durumda zararlı bakteri topluluklarının ve candida mayalarının oranında aşırı artışlar meydana gelmekte, iltihap reaksiyonları daha da fazlalaşmaktadır. Bağırsak içinde kokuşma artmakta, bağırsak hareketleri azalmakta ve kabızlık problemi ciddi derecede artmaktadır.

Diyet yapmak, fazla proteinle ve karışık beslenmek, hareketsizlik, hücresel düzeyde susuzluk, geç saatte ve ağır yemek, uykusuzluk, duygusal stres, sağlıksız yağlar kullanmak, asitli ve aşırı şekerli maddelerle beslenmek safra salgısını ve bileşimini son derece kötü yönde etkileyen sebepler olarak sayılabilir.

İnşallah haftaya Ramazan ayına giriyoruz ve oruca başlıyoruz. Bu konulara dikkat ederek sağlığınıza önemli derecede olumlu katkılar yapabilirsiniz. En azından karaciğerinizi ve safra kesenizi üzmemiş olursunuz…

Yazarın web adresi: www.emineakin.com