Birçok yanlışa imza atan Obama’nın gidişine sevinip ABD Başkanı Donald Trump’tan yeni dönemde söz konusu yanlışların düzeltilmesini beklemek gayet normal.

Anormal olan ise bu beklentinin aşırıya kaçması ve Trump hayranlığına dönüşmesi.

İki gündür Riyad’dan yansıyan manzaralarda gördüğümüz gibi.

ABD Başkanı’na gösterilen yoğun ilgiye ve ziyaret dolayısıyla yaşanan coşkuya Amerikalılar dahi şaşırıyor.

Sanki kısa süre önce İslam’a ve Müslümanlara hakaretler yağdıran Trump değil.

Ziyaretin ilk günü Ivanka Trump ile ilgili paylaşımların Suudi Arabistanlı Twitter kullanıcıları tarafından “Bintu Trump” yani “Trump’ın kızı” etiketiyle dünya çapında TT yapılması gündem oldu.

Kral Selman’dan ABD Başkanı’nın evli kızını kendisi için babasından istemesini talep edenden Ivanka Trump’ın güzelliğine ölüp bitenlere kadar gayri ahlaki paylaşımlarıyla söz konusu etiketi gündemin en üst sırasına çıkaranlar Suudi Arabistanlıları ve yönetime yakın kişileri de rahatsız etmiş olacak ki, “Bu yaptığınız çok ayıp. Ülkemizin imajına zarar veriyor ve yetkilileri zor durumda bırakıyorsunuz” türünden uyarılarda bulunanlar oldu.

Ülkesinde görevden alınma ihtimali tartışılan ABD Başkanı, Riyad’da iki ülke ilişkilerinin tarihindeki en büyük anlaşmaya imza attı.

Amerika’nın Suudi Arabistan’a 110 milyar doları acil ve 350 milyar doları on yıl içinde olmak üzere toplam 460 milyar dolarlık silah satışı için anlaşma yapıldı.

Trump’ın anlaşmadan duyduğu memnuniyet ilk gün sonu değerlendirmesine de yansıdı.

ABD Başkanı, “jobs, jobs, jobs” diyerek imzalanan anlaşmanın ve milyar dolarların Amerikalılar için yeni iş fırsatları demek olduğuna dikkat çekti.

Suudi Arabistan’ın ABD’den yüklü miktarda silah satın alması yaklaşan bir savaşa mı işaret ediyor?

Bu sorunun cevabının mutlaka evet olması gerekmiyor.

Suudi Arabistan kurulduğundan bu yana Amerika’dan, İngiltere’den, Fransa’dan ve diğer bazı ülkelerden yüklü silah alımları yaptı.

O silahların birçoğu depolarda çürüdü.

Riyad’da imzalanan anlaşmaların birinci önceliği Trump’ın gönlünü kazanmak.

Yani bir anlamda “siyasi rüşvet”.

Nitekim Trump’ın ikinci gün sabahı görüştüğü Bahreyn Kralı Hamed Bin İsa El Halife’ye Körfez ülkeleriyle Amerika arasında Obama döneminde yaşanan birtakım gerginliklerin bir daha tekrarlanmayacağını söylediği belirtiliyor.

Silaha sahip olmak bölgede güçlü olmak için yeterli değil.

Güçlü olmak için daha başka unsurlar ve her şeyden önce o silahları gerektiği gibi kullanma becerisine sahip olmak gerekiyor.

Körfez ülkeleri koalisyonunun Suudi Arabistan liderliğinde Yemen’e askeri müdahalede bulunmasının üzerinden aylar geçti.

Başkent Sana hâlâ Husilerin ve Ali Abdullah Salih’e bağlı güçlerin işgali altında.

Üstelik perde gerisinde, Aden’de, koalisyonun iki ülkesi Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri arasında kıyasıya bir güç ve nüfuz mücadelesi yaşanıyor.

Suudi Arabistan Trump’ın ziyaretini hem içeriye ve hem de dışarıya yönelik gövde gösterisine dönüştürmeye çalıştı.

Fakat ülkenin bu tür görkemli şovlarla örtülemeyecek köklü sorunları var.

Kötüye giden ekonomi ve işsizlik gibi…

Trump gidecek, o sorunlar kalacak.

Daha da ötesi Trump’ın bölgeyi ziyareti Riyad ile sınırlı değil.

Ziyaretin bir de İsrail ayağı var.

Trump’ın yakın dostu Netanyahu’yla birlikte yapacağı açıklamaların Riyad’daki coşkuyu gölgelemesi muhtemel.