Bizler, edindiğimiz alışkanlıklardan dolayı, bir şikâyetimizi veya talebimizi hemen karşımızdakine iletiriz. Bu ilk bakışta doğru görünüyor fakat devamında, olmadı ise ya da aradan biraz zaman geçtiyse, niye olmadı diye baskı yapar, dilimizi üslubumuzu değiştiririz. Olmamasının suçunu karşımızdakine yükler, onu ihmalkârlıkla suçlar kendimizi de mağdur durumuna getiririz. İnsan kendi haklılığına inandığı müddetçe gür bir sesle savunur. Karşımızdaki de bu haklı oluşun gereğini yapmalı ve neyi yapması gerekiyorsa onu yapmalıdır. Yapmadığı zaman, ben ona istediğimi söyleme hakkına sahibim çünkü benim dediğimi yapmadı gibi düşünürüz.

Burada birkaç şeyi ele almak gerekiyor.

İnsanın değişmesi benim söylememle olacak bir şey mi?Değiş deyince üstelik bunu suçlar gibi söyleyince bu insanı değişime yönlendirir mi?Ya değişmesi gerekmeyen bir şeyse ve ben değiştir diye diretiyorsam?İnsan iç dinamiklerini ya da güçlü alışkanlıklarını kolaylıkla değiştirebilir mi?Ya değişmesini isteyip beğenmediğim şey, Allah (cc) tarafından benim kendimdeki zayıf yönümü görmem için tutulan bir ayna ise ve ben kendimi düzeltince o tutum değişecekse?

Peygamber efendimize (sav), “Kalpler benim elimde, hidayeti ancak ben veririm” diye buyuruyor Rabbimiz (cc), o zaman “Ben söyleyince değiş” anlayışı nereden geliyor?Her durumun bize yönelik bir mesajının da olduğu gerçeği, insan ilişkilerinde gündemimize gelmezse ne zaman gelir?Rabbimize (cc) uğramayan dilekler, yanlış kapıyı çalmamızdan dolayı, sizce olması gereken makama ulaşabilir mi?Rabbimiz (cc) “İsteyin vereyim” buyuruyor. Biz Allah’a (c.c) yönelmeyince, O’nun kapısını tıklamayınca, kimi atlayıp kime yönelmiş oluyoruz?İnsanın gücü, nefesini bile Allah (c.c) vermeden almaya muktedir değilken, bu kadar zayıf iken, neden Muktedir olana değil de kendimiz gibi zayıf birisinin kapısına gidiyoruz?Kendimizi mi güçlü görüyoruz yoksa karşımızdakini mi?Bize yanlış gelen, belki de zarar veren bir tutumu, önce uygun bir dille söyleyip, sonra başka zaman gündeme getirmeden Allah’a (c.c) yönelmek, O’ndan ısrarla ve sadakalarla talep etmek, doğru kapıyı çalmak olur. Veren O, alan O. Kalpleri yumuşatan O.

O zaman, her olayın içinde, önce Allah (cc) gündemimizde olmalı. Başka kapıyı değil, talep etmeden önce bile, “Ya İlâhi, bana sıkıntı veren bu hal hakkımda hayırlı ise, bana verdiğin mesajı hakkıyla anlamayı ve gereğini yerine getirmeyi nasip eyle. Değişmesi gereken bir durum ise, muhatabımın değişmesine yardımcı olacak söz ve davranış güzelliğini bana nasip eyle” diyerek dua edebiliriz.

Güç ve kudret Rabbimizin (cc) elinde. Önce onun kapısını çalalım. Karşımızdaki de bizim gibi aciz. Asıl verenin verdiğini bana verebilir. Yüzümüz asıl verene dönük olsun inşallah.