Türkiye uzunca bir dönemdir çok cepheli bir mücadele sürecini yönetiyor. En doğudan baktığımızda Azerbaycan-Ermenistan meselesini görüyoruz. Askerimizi gönderip tatbikat yaptığımızda, Azerbaycan Türkü kardeşlerimizin yanında olduğumuzun mesajını verdik.

Güneydoğu ve Irak’ın kuzeyinde Pençe-Kaplan Operasyonu devam ediyor.

Güneyimizde bulunan İdlib’teki askeri varlığımız ve oradaki dengeleri yönetme mücadelesi yine çok kritik süreçlerden biri.

Sınır ötesi harekatlarla terörden temizlenen alanların (Azez hattı) kontrolünü sürdürmek ise yine gündemimizde olan başlıklardan.

Libya’da meşru hükümetin daveti üzerine Libya’nın bütünlüğünü korumak için verilen destek ise yine kritik alanlardan biri. Cufra ve Sirte şimdilik sessiz ve sürprizi içinde barındırabilecek bir potansiyeli var.

Gelelim Doğu Akdeniz’e… Türkiye, Doğu Akdeniz’de varlığı bilinen doğalgaz, petrol ve deniz mahsullerinden hakkını istiyor. Bununla birlikte Mavi Vatan sathını belirlerken kendisi için çizilmiş alana sıkıştırılmayı reddediyor ve hakkı olan ne ise, fazlasını değil sadece hakkı olanını istiyor ve bunda ısrar ediyor.

*

Bu alanlar askeri anlamda Türkiye’nin varlık gösterdiği, kara-deniz ve hava unsurlarıyla mücadele ettiği alanlardır.

Bir de diplomasi, soft power ve diğer unsurlarla verilen mücadele alanları var.

Somali, Yemen, Tunus, Mali, Cibuti, Sahra Altı Afrika ülkeleri ile işbirliği çalışmaları ve sömürgecilerle bu alanlarla sürdürülen bilek güreşi, çok parçalı bir meydan okumadan bahsedebiliriz.

*

Yukarıda bahsettiğim başlıkların her biri gelecek vizyonu, öngörü, bakış açısı, tarihsel köklülük, insan kaynağı ve ekipman gerektirir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan önce yüreğini ortaya koyarak sıfırdan olmasa bile düşük bir seviyeden aldığı süreci çok yukarıları taşıdı, bir iddia ortaya koydu. Türkiye’nin çıtasını yukarılara taşıdı. İlmek ilmek dokunan süreçte Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın söylemleri ise hem halkı hem de tüm görevli-yetkili, herkesi motive etti. Bu söylemler elbette muhataba da bir mesaj veriyordu. Erdoğan’ın tarihe geçen meydan okumaları unutulmadı. Bir yenisini ise geçtiğimiz gün gerçekleştirdi.

2016 MEYDAN OKUMASI TERÖR ÖRGÜTLERİNEYDİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 15 Temmuz’un ardından gerçekleştirdiği meydan okuma hafızalardan silinmedi. Erdoğan, “İkinci, üçüncü etap diyorlar. Ne kadar etabınız varsa hepsiyle birlikte gelin” sözleriyse ayakta alkışlandı.

“Başaramayacaksınız” başlığıyla ajanslara geçilen açıklamalarda, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın meydan okuması ise yine hafızalarda çok taze.

Türkiye’ye diz çöktürmek için sabırsızlıkla bekleyenler olduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “…Bunun için her yola başvuranlara ben bir kez daha sesleniyorum. Başaramayacaksınız. Milletimizi bölemeyeceksiniz. Bayrağımızı dindiremeyeceksiniz. Ezanımızı susturamayacaksınız. Vatanımızı parçalayamayacaksınız. Devletimizi yıkamayacaksınız. 2023 hedeflerine ulaşmamızı engelleyemeyeceksiniz.”

ZEYTİN DALI MEYDAN OKUMASI

2018’in Ocak ayında Afrin’in PKK-YPG teröründen temizlenmesi için kesin karar verilmişti. Ve karşı tarafta Türkiye’ye ABD bayrakları sallayanlara karşı Cumhurbaşkanı Erdoğan yine tarihi bir meydan okuma gerçekleştirdi.

Washington yönetimini sert bir dille uyaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Amerikalıların sırtını sıvazladıkları teröristleri tanımadıkları anlaşılıyor. Şimdi bazıları Suriye’de kalkıp bize sınırda tehdit sağlıyor. Kusura bakmasınlar. PYD’ymiş YPG’ymiş DEAŞ’mış topunuz gelin. Ne olursanız olun tepenize ineceğiz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

“Bizim tüm müttefiklerimize, dostlarımıza söylediğimiz söyleyeceğimiz şudur; Teröristlerle aramızda durmayın, katil sürüleriyle aramıza girmeyin. Aksi takdirde ortaya çıkabilecek istenmeyen hadiselerden biz sorumlu olmayız. Terör örgütünün üslerindeki bayraklarınızı kendiniz indirin ki o bayrakları biz size teslim etmek zorunda kalmayalım. Teröristlerin üniformalarındaki işaretlerinizi söküp alın ki teröristlerle birlikte olanları da toprağa gömmek mecburiyetinde biz kalmayalım.”

Bu meydan okumanın kime karşı yapıldığına iyi bakmalı. O nedenle Türkiye hangi süreçlerden bugünlere gelmiş, bugünkü muhataplarımız ona göre düşünmeliler.

LİBYA MEYDAN OKUMASI

Libya’da hukuksuz bir işgalin aktörü olan Hafter’e karşı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Meşru Hükümet lideri Serrac’ı desteklemesi de tarihi bir gelişmedir.

İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Hafter meydan okuması: “Hafter meşru değildir, gayrimeşrudur.”

Öz ve net…

Sonrasında gereken yapıldı ve tüm dünya izlemek zorunda kaldı.

DOĞU AKDENİZ MEYDAN OKUMASI

Gelelim Doğu Akdeniz gündemine…

Türkiye’nin navtex ilanına karşılık Yunanistan’dan misilleme geldi. Bu atağa sessiz kalmayan Türkiye ise Girit Adası’nın güneyinde tatbikat yapacağını duyurdu.

Son gelişmeler sonrası Yunanistan’a karşı yeni bir meydan okuma geldi Sayın Cumhurbaşkanı’ndan…

Cumhurbaşkanı Erdoğan iki mesaj verdi açıklamasında ve şöyle dedi: “Yunanistan’ı Türk donanmasının önüne atanlar, yarın ortada gözükmeyecek. Tek zarar gören de yine Yunanistan’ın kendisi olacak. Türkiye ne Oruç Reis gemimizin ne ona refakat eden donanma unsurlarımızın faaliyetlerinden en küçük bir geri adım atmayacaktır. Bundan sonra yaşanacakların tek müsebbibi Yunanistan’dır.”

Türkiye’nin kararlılığı daha önceki gelişmelerde ne ise şimdi de öyle.

Dileriz Yunanistan şımarık çocuk olmanın ötesine geçerek, öngörülü bir devlet ciddiyeti içinde, Türklerin haklarına mütecaviz olmaktan geri durmak gibi bir aklı selim ortaya koyabilecek kapasiteyi geliştirebilir.