2024 Yerel seçim sonuçları, Türk kamuoyu için sürpriz oldu. Türk medyası, siyaseti ve akademisi için de aynı durum söz konusu.

1994’ün ardından 30 sene sonra çok şaşırtıcı bir denklem oluştu.

En önemli soru şu; Seçimin sonuçları CHP’nin başarısı mıdır, AK Parti’ye kesilen faturanın CHP’ye yansıması mıdır?

Bu sorunun cevabını ararken tarafgir bakar ve konuyu objektif değerlendiremezsek daha çok şaşırır kalırız.

Sol camianın en büyük açmazı; halkı “koyun” olarak görmesi ve kendini de “aydın” sınıfına yerleştirmesidir. Ve fakat Türk siyasi tarihine baktığımızda sorgulayan, siyasi partilere ayar veren, oyuyla mesaj ileten hep Anadolu halkı olmuştur. CHP kesimi zaten sorgulamadan adrese teslim oyunu gider sandığa basar. Demem o ki solcuların aşağıladıkları resimde nasıl bir profil varsa, aslında aynadaki kendilerini anlatmaktadırlar.

Mütedeyyinler, işte bu aymazlığa düşmemeli!

Önce tespiti iyi yapmalı, ardından reçeteyi ortaya koymalı.

Şimdi gelelim sorunun cevabına…

SONUÇLAR CHP’NİN BAŞARISI MIDIR?

Sonuçlar, sadece “ekonomiye verilen tepkinin sonucudur” dersek çok sığ bir bakış açısı ortaya koymuş oluruz. Çok fazla dinamik ve etken söz konusu.

CHP belediyeciliğini AK Parti belediyeciliği ile kıyasladığımızda ‘hizmet boyutu’nda kıyas kabul etmez bir fark var.

Ve fakat görünen o ki CHP, İstanbul özelinde değerlendirirsek sayıları az da olsa “kent lokantaları” örneğini halka bir hizmet başarısı olarak kabul ettirmeyi başardı. Bu, 1. Madde.

2- İmamoğlu ve Yavaş hiç tartışmasız, siyasi figür olarak halka kendini beğendirdi.

3-Sosyal medya stratejileri isabetli sonuçlar aldı. Kakofonisi olmayan, karmaşıklıktan uzak bir trend yakaladılar.

4-Bu başarıda DEM’in payını saymazsak büyük hata ederiz.

Zaten seçim gecesi hiç vakit geçirmeden kameralar karşısına geçen DEM’li Meral Danış Beştaş, İmamoğlu’na “bize borçlusun” dedi. Bu bağlamda bir parantez açalım; önümüzdeki beş senelik süreçte belediye kaynakları, dağa aktarılmaya ve CHP’li kodamanların ceplerini doldurmaya devam edecektir. Anlaşılan toplum, para kuleleri konusunu değerlendirmeye almadı. Realite bu!

OTUZ SENELİK YERELDEKİ BÜYÜK HİKÂYE

Öncelikle Türkiye siyasi tarihinde, belediyecilikte bazı gerçeklerin altını çizmezsek, emek boyutunda haksızlık etmiş oluruz.

1994 ile başlayan Millî Görüş Belediyeciliği, İstanbul’da Recep Tayyip Erdoğan’ın bayraktarlığıyla neşv ü nema bulmuştur.

Sahrada görülen serap gibi düşünün… Halk çöp ve çamurun içinde debelenmekteyken, bu anlayış sayesinde toplum hizmetle tanıştı, rant ve yolsuzluklarla büyük mücadele başladı.

Tam otuz senedir, Erdoğan ve ekibi şehirlerimize büyük kazanımlar sağladı.

Sadece hizmet boyutunda değil tarihî eserlerin ihyası ve kültürel faaliyetler konusunda da devrim niteliğinde icraatlar hayata geçirildi.

AK PARTİ’NİN OYLARI YERELDE NEDEN ERİDİ?

Peki ne oldu da AK Parti ve Cumhur İttifakı için büyük bir gerileme yaşandı?

Yerel seçimler devlet mekanizması içinde basit bir işleve sahiptir. Anadolu irfanı mesajı buradan vermeyi daha güvenli bulur. Mesajı alanlar siyasi yolculuklarında ilerler, almayanlarsa geriler. Bu durum Anadolu topraklarının modern siyasi tarihindeki kanunu hâline gelmiştir.

Dolayısıyla daha dokuz ay önce Erdoğan’ı iktidara getiren halk, neden yerelde farklı bir tarafa yöneldi? İşte sorunun cevabı burada gizli. Devleti, güvendiği ana merkeze teslim etti ve fakat gidişattaki beğenmediklerini de yerelde fatura etti.

“Halkın beğenmedikleri” diye nitelediğimiz neler olabilir?

1-İlk sırada, enflasyon var. Hayat pahalılığı, toplumu bunalttı.

2-Emekli maaşının ev bütçesi için yetersiz kalması da önemli bir başlık.

3-Bazı il ve ilçelerde aday belirlemede isabet ettirilememiş olabilir.

4-Cumhur İttifakı teşkilatından dava insanları tanıdım ama çokça kibirli makam sahibi insanlar da mevcut. Halkın kendinden görmediği isimlere, tepkisi söz konusu.

5-Seçim sürecinde bazı konularda net inisiyatif alınmadı. “Sokak köpekleri” meselesi toplumun gündeminde olan bir konu. Toplum bu gibi konularda, net cevaplar bekledi.

AK Parti’yi AK Parti yapan, siyasi tarihinde pek çok “dokunulamaz” denilen alanlara cesurca girmesi ve neşter atmasıdır. Ve fakat bu defa parti içindeki farklı görüşler nedeniyle bu atılım gerçekleştirilemedi. Bu durumsa AK Parti imajını zedeledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, öz eleştiri yapabilen bir liderdir. 22 senelik iktidarının temelinde de zaten bu özelliği vardır. Bu açıdan önümüzdeki dönemde AK Parti’de büyük değişimler yaşanacaktır diye düşünüyorum.

BÜYÜK RESİMDE NE VAR?

İbn-i Haldun’un dediği gibi “Devletler de insanlar gibi doğar, büyür ve ölür.”

Ülkemin ömrü, kıyamete kadar sürsün isterim.

Türkiye, daha küçük bir bebek.

Cumhurbaşkanı Erdoğan bu bebeğin büyümesinde çok büyük rol oynadı.

Sn. Erdoğan, vesayetleri bitirdi, CHP’nin darbeci geleneğini yok etti, asker içindeki cuntacı ekiplerini dağıttı, terör gruplarıyla mücadelede üstün başarı ortaya koydu, ülkenin uluslararası arenadaki duruşunu tahkim etti, ülkemizi dünyada söz sahibi yaptı, ülke içinde altyapıdan üstyapıya devasa projeleri hayata geçirdi ve ülkeye çağ atlattı.

Bu süreçlerde toplumun her kesimi hayatın içine katılma hakkı kazandı.

Çok seslilik arttı ve demokrasimiz gelişti.

Savunma sanayiindeki yerlileşme devletin sigortası konumuna yükseldi.

Geriye en kritik iki aşama kaldı.

Birincisi ekonomi, ikincisi eğitim alanı.

Ekonomik bağımsızlığımızı oluşturacak zemini hayata geçirmek durumundayız. Çok zor bir konu biliyorum. Ve fakat bunu yapmadan kendi ülkemiz için geleceğe güvenle bakamayacağımız gibi ümmet coğrafyasına da desteğimiz sınırlı kalmakta.

Çok zengin Müslüman ülkelerde; dava şuuru yok. Bizde ise şuur var ama ekonomik olarak zincirlerle bağlamışlar bizi, daha ülkenin kurulma sürecinde…

Diğer kritik öneme haiz mesele ise gençlerimiz, çocuklarımız ve yeni neslimiz.

Kültürel aktarım, tarih ve medeniyet bilinci ve dinî anlayışa sahip bir gençlik meselesi; millî güvenlik meselesidir. Bu konu bizzat Millî Eğitim’in konusu olmalıdır.

Bu konularda da daha maharetli olmak ve uzun vadeli planları hayata geçirmek durumundayız.

SÜNNETULLAH

Allah’ın koyduğu kanun ve nizam işlemekte.

Anadolu irfanı, dünyanın geleceği için bir çekirdek anlamı taşıyor.

Rabbimiz nurunu tamamlayacaktır. Buna hiç şüphe yok.

Eyüp ve Üsküdar’ın CHP’ye geçmesiyle birlikte gözyaşı döken mahzun gençler için yazıyorum.

Bu dava bitmez!

Bu dava yok olmaz.

Bu dava, ilerlemeye ve İ'lâ-yı Kelimetullâh’ın önderliğini yapmaya devam edecektir.

Allahu Teala kimleri davasına hizmet ettirecek bilinmez.

Bize düşen; olaylara, olgulara ve kimliklere kuyumcu terazisi hassasiyetiyle yaklaşmak…

Gelişmeleri, İslam terazisine koyunuz. Ona göre değerlendiriniz ve pozisyon alınız.

Sefer bizden, zafer Allah’tan.