Arabanın lastiği tam tımarhanenin önünde patlar. Adam arabayı kenara yanaştırır, tekeri söker. Ama söktüğü dört adet bijon, yuvarlanıp yağmur mazgalına düşer. Mazgal açılır gibi değil, bijonlar görünmüyor bile… Adam bir sağına, bir soluna bakar; çaresiz kaldırıma çöker. Olayı en başından beri tımarhanenin demir parmaklıklı penceresinden izleyen bir deli, seslenir:

— Sen ne yapıyorsun orada öyle?

—  Sorma birader, lastik patladı ve değiştirirken bijonları mazgala düşürdüm.

—  Düşündüğün şeye bak!.. Diğer lastiklerden birer tane bijon çıkar. Hepsi üç bijonlu olsun. Seni, lastikçiye kadar idare eder.

Adam hemen denileni yapar ve akıl hastanesindeki deliye seslenir:

—  Senin ne işin var tımarhanede?

Cevap müthiştir:

—  Biz burada delilikten yatıyoruz kardeşim, salaklıktan değil!..

Başta kadına şiddet olmak üzere tüm suçları tartışıp bir sonuca ulaşamayanların durumu, arabanın bijonlarını mazgala düşen adamı andırıyor. Olayların nasıl çözüleceğini aslında bilen ve çözüm önerisi sunan biz sıradan vatandaşlar da akıl hastanesine yatırılmış deli gibiyiz.

Normal olanla anormal,  iyi ile kötü,  makul ile mantıksız olanlar o kadar ters yüz edilmiş ki sorunun bizzat kendisi çoğu zaman bize çözümmüş gibi sunuluyor.

Tüm suçların, kötülüklerin temel sebebi alkol iken hiçbir kötülükte, suçta alkolün yasaklanması, kısıtlanması, alkol sebebiyle işlenen suçlarda cezanın misliyle artırılması gibi bir talep göremezsiniz belli kesimlerde… Hatta alkol tüketimini azaltmaya yönelik tedbirleri, kısıtlamaları hemen rejim sorunu hâline getirip alkol güzellemesine başlarlar.

Hele adı büyük, kendi küçük yozlaşmış bir yazar; “Tayyip Erdoğan bir tane bira içmiş olsaydı bugün çok daha iyi bir Türkiye olurdu." diyecek kadar pespayeleşmiştir. Aynı yazar, geçenlerde yine öğle rakı sofralarına başladığını duyurarak alkol güzellemeleri ile alkolü teşvik etmiştir.

Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre alkol bağımlılarında suç işleme oranı yüzde 68 iken alkol bağımlısı olmayanlarda bu oranın yüzde 37 imiş.

 Cinayetlerin yüzde 85’i, tecavüzlerin yüzde 50’si, şiddet olaylarının yüzde 50’si, trafik kazalarının yüzde 60’ı ile hırsızlık ve yankesiciliğin yüzde 71’i alkollü iken yapılıyor.

Yine intihar edenlerin yüzde 90’ının, mala yönelik suç işleyenlerin yüzde 77’sinin, eşine şiddet uygulayanların yüzde 70’inin, akıl hastalarının yüzde 60’ının, boşananların yüzde 80’inin, tutuklu olanların yüzde 78’inin ve işe gitmeyenlerin yüzde 60’ının alkol kullandığı saptanmış.

Kısacası, alkolü yasaklasak suç oranları %80’e varan oranlarda düşecek…

Bu ne demektir bilir misiniz? Hapishaneler boşalacak; daha az polise, gardiyana, savcıya, hâkime ihtiyaç duyulacak ve dünya çok daha güvenli ve yaşanılır bir yer olacak demektir.

Başta kadına şiddet olmak üzere herhangi bir suçla ilgili fikir beyan eden biri, alkolün yasaklanmasını, alkol sebebiyle işlenen suçlarda cezanın misliyle artırılmasını talep etmiyorsa bilin ki yalancıdır, sahtekârdır, ikiyüzlüdür, zerrece samimi değildir.

“İçki bütün kötülüklerin anasıdır.”

 “Sarhoşluk veren her içkinin azı da çoğu da haramdır.” (Hadis-i Şerif)

Gözümün nuru Peygamberimiz hiç boşa konuşur mu?