Suriye Demokratik Güçleri (SDG) maskesi altında faaliyet gösteren bölücü terör örgütü PKK/YPG, örgütten kurtarılan bölgelerde alçakça gerçekleştirdiği eylemlerle sivil halkı katletmeye devam ediyor.
Suriye’nin kuzeyindeki Menbiç kentinde önceki gün bomba yüklü araçla tarım işçilerini taşıyan bir kamyonet hedef alındı.
Saldırıda çoğu kadın en az 20 kişi hayatını kaybetti ve çok sayıda kişi de yaralandı.
Suriye Cumhurbaşkanlığı konuyla ilgili yayınladığı bildiride “terör eylemi” olarak nitelediği saldırıyı gerçekleştirenlerin “şiddetli bir şekilde cezalandırılacaklarını” ifade etti.
Bildiride failin adı belirtilmese de bomba yüklü aracın PKK/YPG/SDG tarafından gönderildiği herkesin malumu.
Rejimin devrilmesinden bu yana bölücü terör örgütünün düzenlediği her terör eyleminin ardından şu soru gündeme geliyor:
PKK/YPG/SDG’ye yönelik operasyon için daha ne bekleniyor?
Sitemle dile getirilen bu sorunun muhatabı hem Türkiye hem de Şam’daki yeni yönetim.
Örgütün kontrolü altındaki bölgelerde yaşayan ve örgüt tarafından göçe zorlanan Suriyeliler Fırat’ın doğusunun bir an önce kurtarılmasını istiyorlar.
Suriye’nin toprak bütünlüğünü ve Türkiye’nin millî güvenliğini tehdit eden örgütü işgal ettiği yerlerden söküp atacak operasyonun bir türlü başlatılmamasının sebebini öğrenmeye çalışıyorlar.
Öcalan’ın örgüte silah bırakma çağrısı yapması mı bekleniyor, Trump’ın operasyona yeşil ışık yakması mı?
Bölücü terör örgütünün müzakere yoluyla silah bırakmayacağını anlamak için ne kadar bombalı aracın patlaması ve kaç masumun daha ölmesi gerek?
Her geçen gün dozajı yükselen sitemin öfkeye dönüşmesi an meselesi.
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara, önceki akşam yayınlanan röportajında SDG’nin “silahın sadece devletin elinde bulunmasını” kabul ettiğini ve bazı cüzi meselelerde görüş ayrılıkları olduğunu, müzakerelerin devam ettiğini söyledi.
Terör örgütünün Suriye’deki elebaşı da Ahmed eş-Şara’nın Ankara ziyareti öncesi yaptığı açıklamada, “PKK ile ilişkili değiliz” diyerek örgüt ile Türkiye arasındaki savaşın bir parçası olmadıklarını, tüm Suriyeliler gibi ülkenin bütünlüğünü savunduklarını ve özerklik değil “merkezî olmayan bir devlet” istediklerini öne sürdü.
Bu açıklamalar örgüte zaman kazandırma ve rejim devrilmeden önce ABD desteğiyle elde edilen kazanımları bir şekilde koruma çabasından başka bir şey değil.
YPG/SDG’nin PKK’yla ilişkisi olmadığı iddiası da Suriye’nin bütünlüğünü savunduğu iddiası da kargaları bile güldürecek kocaman bir yalan.
“Merkezî olmayan devlet” dedikleri şey de Suriye’yi ileride bölünmeye götürecek sistemin adı.
Her Suriye vatandaşı gibi üniter devlet çatısı altında eşit haklara ve sorumluluklara sahip olmayı kabul etmemek ve ayrıcalık istemek bölücülüğün ta kendisi.
Gerçek şu ki; PKK/YPG/SDG ile müzakere boşuna vakit kaybedilen bir çıkmaz sokak.
Bölücü terör örgütünün liderleri ve üyeleri hiçbir şekilde kendilerini Suriye’ye ait hissetmiyorlar.
Şam’daki yeni yönetimi şikâyet etmek ve Suriye’ye uygulanan yaptırımların kaldırılmamasını istemek için çalmadıkları kapı kalmadı.
Böyle zehirli bir zihniyete ve sapkın bir ideolojiye sahip kişilerin yeni kurulmakta olan orduya entegresi de ileride çok büyük sorunlara yol açabilecek yanlış bir adım olur.