Pazar günü, HDP Bursa Milletvekili Asiye Kolçak, sosyal medyadaki (Twitter ve Facebook) hesaplarından, heyecanla ve bir muhbir aceleciliğiyle şöyle bir mesaj geçiyordu:

“Omzunda silah, kendinden emin bir şekilde dolaşan bu şahıs, Maltepe Girne mah…”

İleti bu kadar ama hemen altında bahse konu şahsın fotoğrafını paylaşmayı ihmal etmemiş tabii.

Sakallı bir adam ve omzundan beline sarkan siyah bir nesneyle yürüyor…

HDP Milletvekili olan bu bayan, artık nasıl bir algıyla malul ise, vakit geçirmeden bu görüntüyü kayıt altına alıyor.

Görüntü, anlaşılan o ki, kafasında kurduğu sakallı (Müslüman) tipinin bir yansıması.

Tabii ki, omzunda da olsa olsa silah taşıyordur…

Çok geçmeden bahse konu zatın, şemsiyesini omzuna asarak yürüyen bir vatandaş olduğu anlaşıldı.

Kısa sürede sosyal medyaya taşındı bu husus ve hatırı sayılır bir zaman boyunca konuşulur oldu.

Yaptığı bühtanın rezalet denebilecek bir fiyaskoyla neticelendiğini gören bayan Milletvekili Asiye Kolçak, bu gelişmeler üzerine, özür dileyecek cesarete bile sahip değilmiş ki, sırra kadem bastı.

Aslında sıradan ve komik bir hadise gibi görünüyor olsa da bu tavrın arka planında ciddi gerekçeler var.

Böyle bir yazıyı da bu gerekçelere istinaden yazma zarureti hasıl oldu zaten.

Hatırlarsanız, “Stockholm Sendromu ya da HDP’nin Platonik CHP Aşkı” başlıklı bir önceki yazımda, HDP’nin iflah olmaz rejim muhabbetini ele almıştım.

İşte, bu yazı üzerine kimi itirazlar geldi.

Bir şekilde HDP’ye oy vermiş bazı kimseler, bu özdeşleştirmeden rahatsızlıklarını dillendiriyorlardı.

Asiye Kolçak hadisesi, bu özdeşleştirmeye itiraz edenleri susturacak ve varsa vicdanları bu ilişkilerini yeniden gözden geçirtecek denli somut ve net bir görüntüye sahip.

Kolçak, mezkur davranışıyla, kendinin (ve ait olduğu zümrenin), Müslümanlara ve tabii ki İslam’a karşı duydukları en dipteki nefreti, ‘mal bulmuş mağribi’ psikolojisiyle dışa vurmaktan başka bir şey yapmıyordu zira.

Kolçak’ın içinden geldiği örgüt yani HDP, PKK üzerinden mevzi kazanmış siyasal bir yapılanma…

İşin içinde PKK varsa, on binlerce masum insanın katledildiği gerçeği de vardır kaçınılmaz olarak.

Çok değil, daha bir ay önce yapılan seçimde, Kolçak’ın tarafında bulunan ‘sakalsız’ bazı kimseler, omuzlarında, şemsiyeden rahatlıkla ayırt edilecek kadar iri silahlarıyla halkın ensesinde boza pişirircesine terör estirerek seçimin sonucunu etkileyecek eylemler yapmışlardı.

Kolçak bu görüntüye bir hayli aşina olacak ki, kalıbını basarcasına, gördüğü kişinin silah taşıdığına hükmetti.

Netice olarak: Milletvekilliğini silahlı tehdidin etkisine borçlu olan bir öznenin, ‘sakallı’ olmasından ötürü düşman addettiği bir şahsa yakıştırdığı görüntü, bir algı yanılsamasından öte, esasen ve bizatihi, kendi halet-i ruhiyesinin izdüşümünün ta kendisidir!

Bunlar, budur işte!