Her insan kendine has kişilik özellikleri, karakter ve mizaçla yaratılmıştır. İlgileri, sevdiği şeyler, korkuları herkesin kendine özgüdür. Bazen evliliklerde eşler birbirilerini kendisi gibi olması ve davranması için zorlamaktadır. Aslında hepimiz farklılıklarımızla güzel ve özeliz. Mesela herkes içe dönük olsa hayat çekilmeyecek kadar sakin ve durgun olurdu, herkes dışa dönük ve hareketli olsa yine hayat çekilmez olurdu, aşırı kalabalık, yorucu ve karmaşık bir dünya haline gelirdi.

Bu nedenle bazıları düşünecek bazıları konuşacak bazı insanlar da oradan oraya koşturacak hareketli bir hayat yaşayacak. Her insanın evrende doldurduğu bir boşluk muhakkak vardır yeter ki bakmasını ve görmesini bilelim. Rabbimiz herkesi farklı yaratmış, farklı hususiyetlerle donatmış. Biz kim oluyoruz ki, onun uygun ve münasip gördüğünü değiştirmeye, dönüştürmeye çalışıyoruz, eşimizden bizim gibi olmasını bekliyoruz.

Olumlu bakmayı tercih edersek eşimizde veya evleneceğimiz kişide olumlu özellikler görebiliriz. Kendimize de gerçekçi bir gözle bakabilirsek o kadar da mükemmel olmadığımızı fark eder, kendimizi revize edebilir, hatalarımızla yüzleşebiliriz. Ancak insanın kendi hatalarını ve acılarını görmesi çok zor bir durum olduğu için bunu tercih etmeyiz.

Kendimizi sorgulamak ve eleştirmek, değiştirmek yerine karşımızdaki kişinin değişmesini bekleriz. Bu konforlu bir durumdur ama bizi geliştirmez. Evlilik ilişkisinin ilk zamanlarında eşler bazen birbirlerini kırmamak veya kaybetmemek için kendisinden istenilen her türlü değişimi gerçekleştirme noktasında fedakarca davranabilir, isteklerimize bir müddet boyun eğebilir, belli durumlarda bizim ihtiyaç ve beklentilerimizi karşılamak için kendilerinden feragat edebilir, benliklerinden taviz verebilir. Ancak belli bir müddet sonra bu durum onları rahatsız eder ve bu farkındalık arttıkça sorunlar başlar.

Efendimiz’i (sav) örnek aldığımızda hayatımızda birçok şey kolaylaşacak aslında. Âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberimiz, herkesin tükürerek yanından geçtiği bir köpek leşi için bile “Ne güzel dişleri var görmediniz mi” diyerek insanları uyarmıştır. En kötü durumda bile olumlu bir yön görmeyi tercih etmiştir.

Bununla birlikte eşimiz veya çocuklarımızdan sorumlu olduğumuzu unutmayalım. Ama helal sınırlarında ve mubah olan davranışlarda yaşamı kimsenin kimseye eziyet haline getirmeye, kimsenin diğerini değiştirmeye hakkı yoktur. Bırakalım ailemizde farklılıklar olsun, herkes nev-i şahsına münhasır yaşasın, herkes huzurlu olsun. İnsanlara hikmetini ve faydasını göstermeden ve de onlar istemeden hiçbir şekilde değişim ve dönüşüm sağlanamaz. Sağlansa da uzun vadeli ve faydalı olmaz.

Selametle…