Bir süreden beridir Diyanet teşkilatına yönelik Başkan Mehmet Görmez’in şahsında ciddi saldırılara tanıklık etmekteyiz.

CHP’sinden HDP’sine, Paralel İhanet Çetesi’nden merkez medya görünümlü ‘marjinal medyaya’ varıncaya kadar geniş bir yelpazeye yayılmış İsrail tetikçilerinin hedefinde Diyanet var her ne hikmetse.

Bu saldırıların sistematik bir biçimde gerçekleştirildiğinde hiç kuşku yok.

Biri hedef gösteriyor, sonra hep birlikte senkronize bir biçimde abanıyorlar Diyanet’in üzerine.

6 Mayıs günü Sayın Başbakan bu saldırıların kaynağına yönelik şu tespiti yapmıştı:

“Biz, bu kadar kapsamlı bir misyon yüklemişken, birileri Diyanet’e saldırıyorsa, bu, Diyanet İşleri Başkanı’na, Diyanet’e yapılan bir saldırı değildir, bize, hükümet olarak yapılan bir saldırı değil. Tam da İslam’ın terörle özdeşleştiği bir dönemde, yanlış Şii ve Sünni, ifrat, tefrit gerilimlerinin yaşandığı bir dönemde Türkiye’den yükselen makul sese, o geleneği de temsil eden sese yönelik bir saldırıdır.”

Saldırılar, çeşitli şekillerde kendini gösterdi.

Bazen Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in makam aracı üzerinden bazen de doğrudan bu teşkilatın lağvedileceği şeklindeki beyanlarla bu kurum hedef tahtasına kondu.

Marjinal medyanın bütün unsurlarını kullanarak deruhte ettiği bu vazifeye, CHP ve özellikle de HDP ciddi katkılar sağladı.

Bu meyanda HDP’nin saldırılarda başrolü üstlenmesi gerçekten çok ilginç.

CHP’ye çalışan Amerikalı Benenson Strateji Grubu’nun işaret ettiği noktaları hedef alan HDP Eş Genel Başkanı, (artık Selahaddin olmayanı), Demirtaş, seçim stratejisini de bu belirleme üzerinden yürütüyor.

Adı geçen şirketi, MAK Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Kulat bakın nasıl anlatıyor:

“Benenson Strateji yöneticileri ise Paralel yapıya yakınlığıyla bilinen Yahudilerin dünyadaki en büyük ailelerinden Rothschild ailesiyle sıkı bir ilişki içinde. Taktik üzerine Demirtaş söylem geliştirmek için toplumun genel kutsalları olarak bildiğimiz Kâbe gibi, Diyanet gibi kurumları hedef alıyor. Bu tesadüfen bir siyasetçinin dil sürçmesi değil, bilinçli sol gruplara şirin görünme taktiği.”

4’lü şer ittifakı bir hamlede ve cürm-ü meşhutla yakalandı, görüldüğü üzere.

Peki nedir asıl mesele?

Şüphesiz ki, AK Parti iktidarını bir şekilde göndermek isteyen şer güçlerin büyük ölçekli hesapları, bu saldırıların asıl nedeni ama şöyle bir durum da var.

Bilindiği üzere Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, geçtiğimiz günlerde Mescid-i Aksa’da bir hutbe irad etti.

Tabiidir ki, bu hutbe, birkaç günlük bir kararın neticesi değildi.

Saldırıların sistematik bir biçimde başladığı tarih, bu kararın alındığı tarihe de işaret ediyor bence.

Hutbenin İslam alemi için taşıdığı anlam ve başta İsrail olmak üzere tüm İslâm düşmanlarına vereceği mesaj hesaba katılarak topyekun bir saldırıya geçildi.

Bunun için de İsrail’in Türkiye’deki misyon şefleri olan (küsurat ve kazurat takımını saymazsak), CHP, HDP, Medya ve Paralel İhanet, senkronize bir şekilde saldırıya geçtiler.

Sizi gidi İsrail uşakları sizi!..