İsrail’in İzzeddin el-Kassam Tugayları’ndan yediği ağır darbenin ardından Gazze Şeridi’ne savaş açtığı 7 Ekim’den bu yana gündemin bir numaralı konusu işgal güçlerinin gerçekleştirdiği katliamlar.

Ancak başka bölgelerde de önemli gelişmeler var.

Dünyanın gözü ve kulağı Gazze Şeridi’ndeyken Sudan’da kanlı çatışmalar yaşanıyor ve katliamlar gerçekleştiriliyor.

Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) adlı milis güçleri, Sudan ordusu karşısında aldığı yenilgilerin acısını sivillerden çıkarıyor.

Muhammed Hamdan Dagalu komutasındaki milisler, geçenlerde Batı Darfur eyaletinin yönetim merkezi El Cuneyna kentinde yeni bir katliama imza attı.

Masalit kabilesi üyesi yüzlerce kişi yargısız infazla vahşice katledildi.

Evler yakıldı, kadınlara tecavüz edildi.

Milis güçlerinin girdiği bölgelerde yaşayan ve HDK’yı oluşturan kabilelerden olmayan herkesin canı, malı ve namusu tehlikede.

Ele geçirdiği yerlerde evleri ve dükkânları yağmalayan milisler ile Afrika ülkelerinden toplanıp HDK çatısı altında savaştırılan paralı askerler, tecavüzü savaş silahı olarak görüyor.

El Cezire eyaletinin yönetim merkezi Vad Medeni kentinde olduğu gibi, on binlerce kişi çatışmalardan kaçıp sığındıkları yerlerin milis güçlerinin eline geçmesi üzerine bir başka bölgeye kaçmak zorunda kalıyor.

Milislerin tecavüzüne uğrayan kadınların hamile kalmamak için hamileliği önleyici hap aldıklarına ve ailelerinin gözünün önünde tecavüze uğramaktan korkan genç kızların intihar için âlimlerden fetva istediklerine dair haberler var.

İsrail “Hamas’ı yok etme” bahanesiyle Gazze Şeridi’ni yakıp yıkarken Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) tarafından desteklenen HDK da Sudan’da “Ömer el-Beşir rejiminin kalıntılarıyla mücadele” adı altında, “el-Kîzân” olarak adlandırdıkları Müslüman Kardeşler Cemaati üyelerine karşı savaştıklarını öne sürerek her türlü savaş suçuna ve insanlığa karşı suça imza atıyor.

Bu arada, “el-Kîzân” Arapça “kulplu bardak, kupa” anlamına gelen “el-kûz” kelimesinden geliyor ve Hasan et-Turabi’nin “İlim bir denizdir, biz de kupalarız” dediği için İslamcılara, hasımları tarafından aşağılama amacıyla bu adın verildiği rivayet ediliyor.

Uluslararası Göç Örgütü, 15 Aralık’tan bu yana 250 bin ila 300 bin arası Sudanlının El Cezire eyaletinden kaçtığını açıkladı.

Nyala kentinde TİKA tarafından inşa edilen ve Sudan halkına hizmet veren güzel bir hastane var.

Sudan-Türkiye Eğitim ve Araştırma Hastanesi…

Hâlen açık olsa da o hastanede şimdi Türk yok.

Ordu ve HDK arasındaki çatışmaların ortaya çıkardığı güvenlik problemi sebebiyle hastanede görevli Türk personel, kara yoluyla Çad’ın başkenti Encemine’ye ve oradan da hava yoluyla Türkiye’ye getirildi.

Hastane çalışanlarının güvenli bir şekilde tahliye edilmesine yardımcı olan Darfur Bölgesi Başkanı ve Sudan Kurtuluş Hareketi lideri Mini Arko Minawi, Güney Sudan eyaletine hizmet veren tek hastane olan Nyala Türk Hastanesi’nin boşaltılmasından üzüntü duyduğunu açıkladı.

Türk doktorların ülkelerine dönmesini “lanet olası savaşın bir sonucu” olarak niteleyen Minawi, Sudan halkına verdiği hizmetler dolayısıyla Türkiye’ye teşekkür etti.

Küresel ve bölgesel güçlerin körüklediği iç savaş, ne yazık ki Sudan’da iyi ve güzel ne varsa yok ediyor.