Geçmişten bugüne kadarki Anayasalardaki uygulamalara bakıldığında; Ülkemizdeki demokratikleşme çalışmaları Osmanlı döneminde 1. Meşrutiyetle 1876 yılında Kanun-i Esasi kanunu yürürlüğe girmesiyle başlamış. Yurttaşlara düşünce, toplantı ve dernek kurma özgürlüğü, bireylere dokunulmazlık hakları tanınmış. II. Meşrutiyet’in ilanından sonra, 1909’da bu anayasada değişiklikler yapılarak padişahın yetkileri kısıtlanmış. Kişisel hak ve özgürlükler tanınmış, basın üzerindeki sansür kaldırılmış. Hükümet artık padişaha değil, meclise karşı sorumluymuş.
Kurtuluş Savaşı sırasında 23 Nisan 1920’de Ankara’da kurulan 1. Meclis tarafından, 20 Ocak 1921 tarihinde Teşkilat-ı Esasiye Kanunu adıyla yeni bir anayasa kabul edilmiş. Bu anayasada egemenliğin kayıtsız şartsız milletin olduğu belirtilmiş. Yasama yetkisi de Büyük Millet Meclisi’ne bırakılmış. Cumhuriyet’in ilanından sonra 20 Nisan 1924’te yapılan ve yine Teşkilat-ı Esasiye Kanunu adını taşıyan yeni bir anayasa ile yasama ve yürütme yetkileri Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne bırakılmış. Meclis yasama yetkisini kendisi, yürütme yetkisini de cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu eliyle kullanılmış. Cumhurbaşkanının onayı ile göreve başlayan bakanlar kurulu meclise karşı sorumlu sayılmış. 1924 Anayasası 27 Mayıs 1960 yılına kadar devam etti.
27 Mayıs 1960 yılına kadar yürürlükte kalan 1924 Teşkilât-ı Esasîye Kanunu; genel hükümler, yasama, yürütme, yargı, temel hak ve hürriyetler ile değişik konular olmak üzere 6 bölümden oluşmuş ve yürürlükte bulunduğu 36 yılda 5 değişiklik yapılmış. Devletin dini İslam’dır maddesi 1928 yılında anayasadan çıkarılmış, Seçmen yaşı 22’ye çıkarılmış, Ormanlar devletleştirilmiş, Kadınlara milletvekili olma hakkı tanınmış(1934), Atatürk ilkeleri anayasaya girmiş, Laiklik anayasaya girmiş (1937) ve Toprak reformu yapılmış.
1924 Anayasası sisteminde Kişi hak ve özgürlüklerine yer verilmekle birlikte, sosyal haklara yer verilmemiş. Ayrıca Meclisten çıkan yasaların anayasa uygunluğunu değerlendirme yetkisi sadece meclise ait olması, başka itiraz edecek merciinin (O zaman Anayasa Mahkemesi gibi kurumun) olmaması ve ayrıca Cumhurbaşkanı’nın da yasayı veto etme veya meclise tekrar gönderme yetkisi de olmaması ciddi sorunlar yaratmış. Muhalefet Meclisten çıkan yasaların anayasaya aykırı olduğunu ileri sürüp itiraz etse de, bu itirazlar meclis çoğunluğunu elinde bulunduran iktidar partisi bu görüşte olmadığı zaman da ciddi sorunlar çıkmış. TBMM tarafından da çıkarılan yasaların anayasaya uygun olma temel prensibi yerine getirilmemiş.
Ayrıca Yargıtay ve Danıştay gibi üst mahkemeler; kararlarını Anayasa’da yazılı metinleri dikkate almadan, Yasama Meclisi tarafından çıkarılan kanunlara göre verdiğinden ciddi sıkıntılara sebebiyet vermiştir.
İhtilal yapanlar; bu ve benzeri sıkıntıların ortadan kaldırılması için Üniversite hocalarına yeni anayasa taslakları hazırlatmış ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasası 27 Mayıs 1961 tarihinde Kurucu Meclis tarafından kabul edilmiş ve 9 Temmuz 1961 günü yapılan halk oylaması ile % 61.7 oranında “evet” oyu ile kabul edilmiş.
1961 Anayasası ile Hükümet ve Meclis’ten bağımsız yargı organları kurulmuş. Millet Meclis’inden ve Senato’dan çıkan yasaların Anayasaya uygunluğunu kontrol eden Anayasa Mahkemesi faaliyete geçmiş; yürütmenin tüm eylemleri ve kararları anayasal bir kuruluş olan Danıştay denetimine verilmiş.
Vatandaşın temel hak ve özgürlükleri Anayasa ile güvenceye alınmış; parlamenter sisteme geçilmiş. Çoğulcu Demokrasi; yani “çoğunluğun yönetim haklarının sınırı azınlığın temel haklarıdır” ilkesi benimsenmiş.
Ekonomik ve sosyal haklar tanınmış. İşçilere grev hakkı, işçi ve memura sendika kurma ve toplu sözleşme hakkı verilmiş. Sosyal güvenlik hakkı Anayasa’ya girmiş.
1961 Anayasasında Yapılan Değişiklikler
6 Kasım 1969 de 68’inci maddesi değiştirilmiş,17 Nisan 1970 de 73, 131’inci maddesi değiştirilmiş ve Geçici 11’inci madde eklenmiştir.30 Haziran 1971 de 56 ve 82’nci maddeleri değiştirilmiş.20 Eylül 1971 de 11, 15, 19, 22, 26, 29, 30, 32, 38, 46, 61, 64, 89, 110, 111, 114, 119, 120, 121, 124, 127, 134, 137, 138, 140, 143, 144, 145, 147, 149, 151, ve 152’nci maddeleri değiştirilmiş ve Anayasaya Geçici 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20’nci maddeleri eklenmiş.15 Mart 1973 de 30, 57, 136,138’inci maddesi değiştirilmiş ve Anayasaya geçici 21 ve 22’nci geçici maddeler eklenmiş.16 Nisan 1974 de 68 maddesi değiştirilmiş ve geçici 11’inci madde kaldırılmıştır.
12 Eylül 1980 sonrasındaki sıkıyönetim uygulamaları, siyasete aşırı müdahale sonucu partilerin kapatılması ve yöneticilerine siyasi yasak getirmesi, aylarca süren sokağa çıkma yasakları, sıkıyönetim mahkemeleri, 1982 Anayasasında kısıtlamış insan hak ve özgürlüklere v.b. birçok katı uygulamalar ile karşı propagandanın da yapılmaması sonucu 7 Kasım 1982’deki halk oylaması ile 1982 Anayasası, yüzde 8.63 ‘hayır’ (1.626.431 seçmen) oyuna karşılık, yüzde 91.37 ‘evet‘ (17.215.559 seçmen) oyuyla kabul edildi. 1982 Anayasası, sonuçların açıklanmasıyla 9 Kasım 1982 tarihinde yürürlüğe girdi.
1982 Anayasası referandumu cumhurbaşkanlığı seçimi ile birleştirildi. Anayasanın kabulü ile birlikte, anayasanın geçici 1. maddesi gereğince, daha önce devlet başkanı unvanına sahip olan Kenan Evren’in cumhurbaşkanlığı da halk tarafından onaylandı.
1982 Anayasasında Yapılan Değişiklikler
17 Mayıs 1987 de 67, 75, 175 maddeleri ve Geçici 4’üncü maddedeki değişiklikler 6 Eylül 1987 tarihinde yapılan halkoylaması sonucu kabul edilmiş.8 Temmuz 1993 de 133’üncü madde değiştirilmiş.23 Temmuz 1995 de Başlangıç Metni, 33, 52, 53, 67, 68, 69, 75, 84, 85, 93, 127, 135, 149, 171’inci maddeleri değiştirilmiş.18 Haziran 1999 de 143’üncü madde değiştirilmiş.13 Ağustos 1999 da 47, 125, 155’inci maddeleri değiştirilmiş.3 Ekim 2001 de Başlangıç Metni, 3, 14, 19, 20, 21, 22, 23, 26, 28, 31, 33, 34, 36, 38, 40, 41, 46, 49, 51, 55, 65, 66, 67, 69, 74, 87, 89, 94, 100, 118, 149’uncu maddeleri ve Geçici 15’inci maddesi değiştirilmiş.13 Kasım 2001 de 86’ıncı maddesi değiştirilmiş.21 Kasım 2002 de 76, 78’inci maddeleri değiştirilmiş.7 Mayıs 2004 de 10, 15, 17, 30, 38, 87, 90, 131, 143 ve 160’ıncı maddeleri değiştirilmiş.21 Haziran 2005 de 33’üncü maddesi değiştirilmiş.29 Ekim 2005 de 130, 160, 161, 162 ve 163’üncü maddeleri değiştirilmiş.13 Ekim 2006 de 76’ıncı maddesi değiştirilmiş.10 Mayıs 2007 de Geçici 17’inci maddesi değiştirilmiş.31 Mayıs 2007 de 77, 79, 96, 101 ve 102’inci maddeleri değiştirilmiş ve 21 Ekim 2007 de yapılan halkoylaması sonucu kabul edilmiş.
16 Ekim 2007 de Geçici 18 ve 19 maddeler değiştirilmiş.9 Şubat 2008 de 10 ve 42’inci maddeleri değiştirilmiş. Anayasa Mahkemesi 22 Ekim 2008 tarihinde iptal ederek yürürlükten kalkmıştır7 Mayıs 2010 de 10, 20, 23, 41, 51, 53, 54, 74, 84, 94, 125, 128, 129, 144, 145, 146, 147, 148, 149, 156, 157, 159, 166’ıncı maddeleri ile geçici 15, 18 ve 19’uncu maddelerindeki değişikliler 12.9.2010 tarihinde yapılan halk oylaması sonucu kabul edilmiş.
Yeni Anayasa
Yeni yapılacak Anayasa’da İleri demokrasilerin yerleştiği hukuk devletlerindeki gibi; Yasama, Yürütme ve Yargı Kurumları (Erkleri) birbirlerinin ilgi alanlarına girmeden hukuk kuralları çerçevesinde oluşturularak o ülkede yaşayan bireylerin hak ve özgürlüklerini serbestçe yaşamasını sağlanmak üzerine oturtulmalıdır.
İleri demokrasilerde devlet sistematiği Mercedes’in amblemine benzemektedir. Yıldızın merkezinde bireylerin düşüncelerini ifade, inançlarını serbestçe yerine getirebilme ile İş imkânlarından ve fırsatlarından serbestçe faydalanma (İmtiyazlı bir kesimin olmaması) hak ve özgürlükleri bulunmaktadır.
Bireyler bu hak ve özgürlüklerini kullanabilmeleri içinde devlet yapısı içinde “Kuvvetler Ayrılığı” diye isimlendirdiğimiz; Yasama (TBMM), Yürütme (Hükümet) ve Yargı Kurumları bulunmaktadır. Bu kurumlar güçlerini halktan alır ve bu kurumlar çalışmalarını (dış çember) Anayasa ve yasalar çerçevesinde yaparlar. Hiçbir kurum yaptığı görevlerde Anayasa ve yasaların dışına çıkamaz.
İnsan Hak ve Özgürleri:
Birleşmiş Milletler Evrensel Bildirisinde yer aldığı üzere bütün insanlar özgür, onur ve hakları yönünden eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler. Herkes, ırk, renk, cins, dil, din, siyasal ya da herhangi bir başka inanç, ulusal ya da toplumsal köken, varlıklılık, doğuş ya da herhangi bir başka ayrım gözetilmeksizin bütün haklardan ve bütün özgürlüklerden eşit olarak yararlanması amaçtır. Anayasalarda insan hak ve özgürlükleri açıkça belirtilerek teminat altına alınması esastır.
En başta yaşam ve özgürlük olmak üzere sağlık, eğitim, yiyecek, barınma ve toplumsal hizmetler de içinde olmak üzere sağlığına ve esenliğine uygun bir yaşam düzeyine kavuşma; yasaların koruyuculuğundan eşit olarak yararlanma; barışçıl amaçlar için toplanma ve dernek kurma; evlenme, mal ve mülk edinme; çalışma, işini seçme özgürlüğü; din, vicdan, düşünce ve anlatma özgürlüğü hakları İnsan Hakları Evrensel Bildirisinin temellerini oluşturur.
İfade Özgürlüğü:
Hiçbir güç ve etkinin altında kalmadan her birey (Hakaret, Karalama kötü söz olmadan) düşündüklerini ifade edebilme özgürlüğüne – hakkına sahip olabilmesidir. Her türlü bilgi ve fikirleri sınır olmaksızın, sözlü, yazılı, basılmış, sanat veya herhangi dilediği bir medya ortamıyla öğrenme, alma ve verme hakkıdır.
Din ve Vicdan Özgürlüğü:
Her bireyin istediği dini seçip girmesi, dinini değiştirmesi veya hiçbir dine mensup olmama özgürlüğünü olmasını yanı sıra yine her bireyin ya da toplumun, dinini veya inancını yerine getirmede, uygulamada, ibadet etmede ve öğretmede özgür olması halini tanımlar.
Müteşebbis Özgürlüğü:
Her bireyin istediği mesleği seçme ve işi yapma özgürlüğünün olması. İş fırsatlarında herkesin eşit olarak yararlanması hak ve özgürlüğüdür.
Kuvvetler Ayrılığı:
Demokrasilerde; hukuk kuralları çerçevesinde ve birbirlerinin ilgi alanlarına girmeden oluşturulan Yasama, Yürütme ve Yargı Kurumları (Erkleri) ile ülke yönetilmektedir. Her kurum kendi işini yapmalıdır. TBMM yasama görevini, Hükümet yürütme görevini, Yargı da yargılama görevini yapmalıdır. Bu üç kurum arasında sağlıklı bir diyalog olmalıdır.
Yasama (TBMM),
Halk tarafından seçilen Millet Vekillerinden oluşmakta ve bu görevi millet adına ve bağımsız olarak yapmalıdır. Her milletvekili partilerin grup kararı olmadan toplumun ihtiyaç duyduğu Yasaları ve Bütçeyi yapmanın yanı sıra hükümetin yapmış olduğu uygulamalar üzerinde denetim yetkisi seçmeninden aldığı güçle özgür iradesini kullanabilmelidirler.
Yürütme (Hükümet)
Yasama Meclisi tarafından yapılan bütçe ve yasalar kapsamında ülkeyi yöneten Bakanlar Kuruludur. Yürütmenin başında yer alacak Başbakanın veya Başkanın (Cumhurbaşkanın) Meclis ve Yargı Kurumlarıyla olan Yönetimsel anlamdaki bağlarının kesilmesi gerekir. Amerika’da Başkanlar yasama ve yargıya müdahale edememektedir. Amerika Başkanı yasa teklifi veremez ve gerektiğinde de mahkemelerce yargılanmaktadırlar. Orada her kurum kendi işini yapmaktadır.
Yargı:
Bağımsız Mahkemeler ile herkesin eşit olarak adil yargılanmaların yapılacağı mahkemelerin tesis