Zihinler değişiyor, yeni yapılar doğuyor. Çalkantılı zamanlarda, çalkantılı değişimler yaşanıyor. Tüm bu değişim ve gelişmelerde zamanın ruhunu okuyabilen ve bunun gerekliliklerine yerine getirebilenler başarıya ulaşabiliyor.

Türkiye’de paketlenmiş halde rafa kaldırılan sorunlardan en önemlisi olan “toplumun dini ve kültürel eğilimleri” meselesi yeniden inşa edilen Türkiye’de ele alınması gereken en önemli mesele olarak son günlerde kendini bize yine hatırlattı. Kültürü besleyen ana damar olan din, ve bu din üzerinden ciddi bir tehlike arz etmeye başlayan merdiven altı dindarlığı oluştu. Çeşitli dinsel grupların içinde bulunanları tatmin etmeyen, dine mesafeli olanları iyice uzaklaştıran sahte dindar kimlikler çoğaldı. Bu durumun yanında, kapitalizmle olan imtihanında başarılı olamayan yeni muhafazakar sınıf, eleştirdikleri seküler dünya düzeninin aslında kendilerini çepeçevre sardığınında farkında değiller.

Bu farkında olmayışlar ve çoğalan sahte dini kimlikler melez bir kültürün oluşmasına öncülük etmiştir. Bu durum Müslümanlık algısında bir kırılmaya neden olmuştur. Mütedeyyin kesim olarak tabir edilen zümre, Batı gözlükleri takarak kendilerine bakmak zorunda kalmışlardır. Böylece kişilik kırılmaları meydana gelmiştir. Hal böyle olunca, sahici bir din ve dindarlık gemisi yavaştan su almaya başladı.

Deizm ve ateizm gibi sapık kavramların bu sıkıntılı mecra da kendilerine akacak bir yol bulması da beklenenden daha kolay olmaktadır. Toplumsal pratiklerle, eğitim sistemiyle, muhafazakarların kapitalizme yönelmesiyle, toplumsal etkileşimle, sosyal medyayla, Tv ile, sanat etkinlikleriyle ve dizilerle oluşturulan kültürel çöl, deizm dalgasını alt sınıflara doğru çekmektedir. Papa’nın son Türkiye ziyaretinde şunları söylemesi aslında bugünün şifrelerini vermekte: “Birleştirici bir Avrupa tabanı yaratmak ve Avrupa manevi değerlerini ve din(ler)ini diriltmek için dialog zorunludur”. Oda bilmektedir ki geleneksel Hristiyanlık tedavülde değildir ama bir inanç bütün ideallerini gerçekleştirebilir. Bugün Batı’da bu inancın adı; deizm’dir.Yukarıda saymış olduğum tüm olumsuz etkenler ile birlikte Papa’nın ideali (deizm) bugün ülkemizde gençler üzerinden uygulanmaya çalışılmakta.

Şimdi ne yapmalı o vakit?

– Mevcut din dilinin devlet kontrolüne alınması ve din-devlet işlerinin birbirinden ayrılması saçmalığının en kısa sürede bitirilip yaşanan yozlaşmaya karşı önlem alınmalı.

-Kültürün kişilik oluşturma da yeni bir anlam kazanması gerekliliği ve yeni fonksiyonlar üreterek kültür alanına hakim olmalıyız.

-Yeni muhafazakar sınıf zıddına benzemeyi bırakmalı, eleştirdiği davranış normlarını benimsememeli. Sonradan görme zenginlik alametlerinin yozlaşma noktasındaki değişimini ivedilikle kavrayıp insan kaymasının önüne geçmeli.