Türkiye yarın çok önemli bir seçim için sandık başına gidecek. 13. Cumhurbaşkanı ve 28. dönem parlamentosunda yer alacak milletvekillerinin seçileceği bu seçim Türkiye için olduğu kadar dünya için de büyük önem taşıyor. Zira seçim tarihi yaklaştıkça başta Batı kaynaklı basın ve medya organları olmak üzere yayımlanan içeriklerde de Türkiye’deki seçimin yüzyılın en önemli seçimi olduğundan bahsediliyor.

Türkiye’ye yönelik bu ilginin bir kısmı şüphesiz iyi niyetli yaklaşımlar içeriyor olsa da bazı mihrakların Türkiye’de iktidar değişikliğini arzu ettikleri için seçime bu kadar ehemmiyet verdikleri biliniyor. Hal böyleyken tam da seçime bir gün kalmışken Türk dış politikasının resmini çekerek, Türkiye’nin bölgesinde ve dünyada nasıl görüldüğüne dair bir fotoğraf sunmak faydalı olacaktır.

Birleşmiş Milletler

Türkiye, Birleşmiş Milletlerin kurucusu olan 50 ülkeden ve saygın üyelerinden biridir. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde en son 2009-2010 yıllarında geçici üyelik görevinde bulunmuştur. Bunun yanı sıra eski AB Bakanı ve Başmüzakereci Büyükelçi Volkan Bozkır, Eylül 2020-Eylül 2021 tarihleri arasında BM 75. Genel Kurul Başkanlığını yürüterek bu görevi deruhte eden ilk Türk olmuştur. BM’nin pek çok ajansına da üye olan Türkiye, 12 BM ajansının bölge ve ülke ofisine de ev sahipliği yapmaktadır. Ayrıca BM nezdinde sürdürülen barışı koruma, insani yardım ve insani diplomasi gibi pek çok faaliyetlere iştirak eden Türkiye, bu kapsamda dönemin BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon’un da destekleriyle 2016 yılında ilk kez yapılan Dünya İnsani Zirvesine ev sahipliği yapmıştır. BM genel bütçesine yapılan katkılar yıldan yıla artırılmış ve 2022 yılında en çok katkı sağlayan 20 ülkeden biri olmuştur. Ancak son yıllarda BM’nin devam eden çatışma ve sorunlara çözüm olamamasının arka planında BM Güvenlik Konseyi’nin mevcut yapısını gören Türkiye, bu kapsamda “Dünya beşten büyüktür” sloganıyla bir değişim kampanyası yürütmekte ve BM sisteminin daha adil olmasını sağlamaya çalışmaktadır.

NATO

1952 yılında NATO’ya üye olan Türkiye, hâlihazırda ittifakın en büyük ikinci ordusuna sahiptir.  Sahip olduğu kuvvete oranla NATO’ya yaptığı katkılarda ilk beşte yer alan Türkiye, ortak bütçeye en fazla katkı sağlayan ilk sekiz ülke arasında bulunmaktadır. Bu haliyle NATO’nun pek çok misyonuna iştirak eden Türkiye, şimdiye kadar üstlendiği tüm görevleri başarıyla tamamlamıştır. NATO’nun açık kapı politikasını da destekleyen Türkiye, son dönemde ittifaka kabul edilen Doğu Avrupa ve Balkanlar menşeili ülkelerin üyeliklerini de desteklemiştir. 24 Şubat 2022 tarihinde Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmasıyla başlayan yeni süreçte NATO’ya katılmak için başvuran Finlandiya ve İsveç’in de ittifaka katılımını prensipte destekleyen Türkiye, bahse konu ülkelerin Türkiye’yi tehdit eden terör örgütlerine verdikleri destek nedeniyle katılım onayını bazı şartlara bağlamış ve nihayetinde taraflar arasında 28 Haziran 2022 tarihinde İspanya’da bir mutabakat imzalanmıştır. Bu kapsamda koşulları yerine getiren Finlandiya’nın üyeliği 31 Mart 2023’te onaylanırken, İsveç’in talep ettiği onay henüz şartlar yerine getirilmediği için verilmemiştir.

Türkiye’nin NATO ile ilişkilerini, ittifakın kurucu üyesi ABD’den bağımsız düşünmek mümkün değildir. ABD’nin Sovyetlere karşı ittifak ortaklarına verdiği savunma güvencesi sayesinde ittifakı kendi çıkarları ve ulusal güvenliği doğrultusunda yönlendirmesi şimdiye kadar üye ülkeler tarafından pek sorunsallaştırılmamış olsa da Türkiye’nin Irak ve Suriye’deki gelişmelerden rahatsız olduğu sır değildir. En son Suriye’nin kuzeyinden hissettiği tehditlere karşın NATO’nun etkin dayanışma göstermemesi ve ABD’nin de Patriot hava savunma sistemlerini satmaktan imtina etmesi nedeniyle Türkiye, Rusya’dan S-400 hava savunma sistemini almış ve bu olay ikilinin arasını açmıştır. Bununla beraber ABD’nin DAEŞ ile mücadele etmek için müttefiki Türkiye ile değil de Suriye’nin kuzeyinde otonom bir yapıya kavuşturmaya çalıştığı terör örgütü PKK’nın Suriye kolu olan PYD/YPG ile işbirliği yapması Türkiye tarafından kabul edilemez olarak görülmektedir. Ancak ABD müttefiklik ruhuyla bağdaşmayacak şekilde bu terör örgütünü desteklemeye, Türkiye’nin güneyinde bir terör devleti kurma gayretlerine devam etmektedir. Türkiye ise ulusal güvenliği gereği bu terör oluşumuna izin vermeyeceğini her fırsatta beyan etmekte ve düzenlediği sınır ötesi operasyonlarla kurulmak istenen terör devletine darbe vurulmaktadır. ABD tarafı ise Türkiye’nin bu hamlelerini engellemek için CAATSA yaptırımları ve ekonomik ambargolar gibi araçlara başvurmakta ve Türkiye’yi ittifakta kalmaya ancak kendinden bağımsız politika izleyemeyecek bir durumda tutmaya gayret etmektedir.    

Türkiye’nin NATO ittifakıyla olmasa da bazı üye ülkelerle yaşadığı bir diğer sorun ise Rusya ile ilişkiler olmuştur. Batılı ülkelerin Ukrayna işgali nedeniyle Rusya’yı tecrit etme ve yaptırım uygulama süreçlerinde seçici davranan Türkiye, bu kapsamda Montrö Sözleşmesini işleterek Türk boğazlarını Rus askeri gemilerine kapatmış olup, Ukrayna’nın desteklenmesi hususunda da NATO’dan bağımsız inisiyatif alarak bazı askeri teçhizat ve mühimmat desteğini sürdürmeye devam etmektedir. Ayrıca taraflar arasında ilk barış görüşmeleri 29 Mart 2022 tarihinde İstanbul’da yapılmış olup ardından da Antalya Diplomasi Forumu vesilesiyle taraflar tekrar bir araya getirilmiştir. Bu çabaların devamında, esir takası ve tahıl koridoru anlaşmalarında da arabuluculuk yapan Türkiye, ilk somut adımların atılmasını sağlamıştır.  Halen her iki tarafla da görüşen ve arabuluculuk yapabilen sınırlı sayıdaki ülkeden biri olan Türkiye, devam eden savaşın sona ermesi için samimi uğraş veren yegâne ülke durumundadır.  

Avrupa Birliği

Türk dış politikasının en önemli hedeflerinden biri olan Avrupa Birliği üyeliği perspektifi de halen devam etmekle birlikte son on yıl içerisinde yaşananlar nedeniyle sürecin buzdolabında olduğunu söylemek mümkündür. İlk başvurunun üzerinden geçen 40 yıl sonunda 1999’daki Helsinki Zirvesiyle adaylık başvurusu onaylanan Türkiye için müzakereler 2005 yılında başlamıştır. Ancak açılan fasılların bazı üye ülkelerin blokajı nedeniyle bir türlü kapatılamaması, üyelik sürecinin ilerleyişini durdurmuştur. Avrupa Birliği ile Türkiye arasında Suriyeli mültecilerin Avrupa’ya geçişini önlemek için 2016 yılında imzalanan Geri Kabul Anlaşmasındaki hükümlere rağmen, Birliğin hem taahhüt edilen yardımları tam olarak göndermemesi hem de geri kabul karşılığında söz verilen vize serbestinin bir türlü yerine getirilmemesi nedeniyle üyelik müzakereleri mesafe katedememiştir. Ayrıca Türkiye’nin yaşadığı 15 Temmuz hain darbe girişiminde AB’nin yeterli dayanışmayı göstermemesi de ilişkilerdeki soğumayı artırmıştır. Türkiye’nin hem kendi hem de KKTC’nin ulusal çıkarları gereği, Yunanistan ve GKRY’nin Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon arama faaliyetlerine gösterdiği sert tepki sonrası 2020 yazında en gergin dönemini yaşayan karşılıklı ilişkiler, AB’nin üyelik dayanışması adı altında Yunanistan ve GKRY’nin tezlerini desteklemesi nedeniyle büyük yara almıştır. Bu dönemde alınan kararlarda ortaklık konseyi ve yüksek düzeyli diyalog toplantılarına son verilmiş, katılım öncesi yardımlarda kesintiye gidilmiştir. Seçimlere gidilirken Türk dış politikasının en problemli konusu AB ile ilişkiler olup AB ülkelerinin seçimlerden sonra nasıl bir yol takip edecekleri merak edilmektedir.

Türk Devletleri Teşkilatı

Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra bu coğrafyadaki Türk soylu devletler arasındaki ekonomik, sosyal ve kültürel işbirliğini arttırmak maksadıyla 1992’de Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan ve Kırgızistan arasındaki zirvelerle başlayan ve 2009 yılında Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi (Türk Konseyi) ismiyle somutlaşan birliktelik, 12 Kasım 2021 tarihinde İstanbul’da yapılan zirveyle Türk Devletleri Teşkilatı’na dönüşmüştür. Bu tarihte Özbekistan’ın tam üye, Türkmenistan ve Macaristan’ın da gözlemci üye olmasıyla genişleyen teşkilat, 2022 yılında KKTC’nin gözlemci üye olmasıyla bugünkü halini almıştır. Genel Sekreterliği İstanbul’da bulunan teşkilatın; TÜRKPA, TÜRKSOY, Uluslararası Türk Akademisi, Uluslararası Türk Kültürü ve Mirası Vakfı ve Türk Yatırım Fonu gibi alt kuruluşları bulunmaktadır. TDT, Türkiye için bir hayalin vücut bulmuş hali olup en son zirvede kabul edilen 2040 vizyonu ile daha kapsamlı bir teşkilat olarak dünya siyasetinde söz sahibi olma iddiasındadır. Türkiye TDT’yi üyesi olduğu diğer tüm teşkilatlardan ve organizasyonlardan farklı bir konuma yerleştirmiş olup teşkilatın büyüyüp gelişmesi için öncü bir rol üstlenmektedir.

Normalleşme süreçleri ve çatışma bölgelerinde alınan inisiyatifler

Türkiye uzun süreden beri bölge ülkeleriyle ve özellikle komşularıyla sıfır sorun politikasını takip etmeye çalışsa da yaşanan konjonktürel gelişmeler bazı ülkelerle arasının açılmasına yol açmıştır. Ancak 2019 sonundan itibaren ilişkilerin onarılması için yeniden girişimlerde bulunan Türkiye, bu kapsamda Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirliği gibi Körfez ülkeleri başta olmak üzere İsrail, Mısır, Ermenistan ve Suriye gibi komşu ülkelerle normalleşme sürecini başlatırken, 6 Şubat Kahramanmaraş depremlerinden sonra Yunanistan ile de bir yumuşama dönemine girmiştir. Avrupa Birliği ve ABD ile de yaşanan sorunların giderilmesine gayret edilmekle beraber, bu kesimlerin Türkiye’de mevcut yönetimle çalışmak yerine bir iktidar değişikliğinden yana olması nedeniyle somut bir ilerleme kaydedilememektedir.

Türkiye’nin çevresindeki çatışmaların çözümlenmesine yönelik gayretlerinde de son dönemde bir artış olduğu görülmektedir. Bunlardan ilk akla geleni ise kuşkusuz Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki çatışmalar olmuştur. Türkiye, 2020’de işgal altındaki Karabağ’ın özgürleştirildiği operasyonda can Azerbaycan’a büyük katkı vermiştir. Libya’daki iç savaşta da BM tarafından tanınan Ulusal Mutabakat Hükümeti’nin yanında yer alan Türkiye, iç savaşın sona erdirilerek en kısa sürede seçimler yapılmasını desteklemektedir. ABD’nin Afganistan’dan çekilmesi sonrası dost ve kardeş Afgan halkının refahı için Taliban yönetimiyle de görüşmeler yapılmış ve başta Kabil havaalanının işletilmesi olmak üzere yardım tekliflerinde bulunulmuştur. İsrail ile yeniden normalleşme süreci sayesinde İsrail-Filistin çatışmasının çözümlenmesine katkı verme imkânına kavuşan Türkiye, İsrail işgalinin sonlandırılması ve iki devletli çözüme ulaşılmasını sağlamaya gayret etmektedir. Ayrıca Kosava ile Sırbistan arasındaki gerilimde de arabulucu olan Türkiye, bölgedeki tansiyonun düşürülmesinde de önemli rol oynamıştır. Son dönemde Sudan’da yaşanan çatışmalar konusunda da inisiyatif almak isteyen Türkiye, çatışan tarafları bir araya getirerek çözüm bulunmasını sağlamaya çalışmaktadır.    

Girişimci, insani ve etkili dış politika araçları

Türkiye, hem bölgesinde hem de tüm dünyada söz sahibi olmak, ülkeler veya topluluklar arasındaki anlaşmazlıkları veya çatışmaları çözmek için inisiyatif almak, ihtiyaç duyulan bölgelere insani yardım sunmak ve geliştirdiği teknolojilerle insanlığın yaşadığı sorunlara çare olmak amacıyla “girişimci, insani ve etkili bir dış politika” yürütmektedir. Bu hedefleri yerine getirmek için süreç içerisinde; Yurt Dışı Türkler Başkanlığı (YTB), Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA), Yunus Emre Enstitüsü, Maarif Vakfı gibi kuruluşları kurmanın yanı sıra dış temsilcilik sayısını da arttırarak 260’a çıkarmış ve dünya genelinde en fazla diplomatik temsilciliğe sahip beş ülkeden biri olmuştur. 

Görüldüğü üzere Türk dış politikası son dönemde önemli bir performans sergilemekte ve çok başarılı bir fotoğraf vermektedir. Türkiye sahip olduğu beşeri kapasiteyi en etkin şekilde kullanarak; öncelikle kendi ulusal çıkarlarını, hak ve menfaatlerini korumak sonrasında ise çevresindeki sorunları çözmeye çalışmaktadır. Bunu yaparken batılı ülkelerin emperyal dilinden uzak durmakta ve muhataplarıyla karşılıklı saygı çerçevesinde bir ilişki tesis etmektedir.

Türkiye’nin takip ettiği bu politika, özellikle Ortadoğu ve Afrika ülkelerinden haksız kazanç elde eden bazı ülkeleri rahatsız etmiş olsa da, Türkiye’nin samimiyetine güvenen ülkeler tarafından olumlu karşılanmaktadır. Türkiye’nin önümüzdeki dönemde de girişimci, insani ve etkin dış politikasını devam ettirebilmesi için 14 Mayıs seçimleri büyük önem taşımaktadır. Şimdiden hayırlara vesile olmasını temenni ederim.