Geçtiğimiz günlerde şöyle bir haber duymuştum; “Okulların müfredatına adabımuaşeret dersleri eklenecek.” Açıkçası çok sevindim. Bence pek çok dersten daha kıymetli bir mesele bu. Zira her dersin de her konunun da ve her insanın da en başta buna ihtiyacı var.

Peki ama nedir bu adabımuaşeret?

Kısaca “görgü kuralları” manasını verebiliriz. Kubbealtı Lugatı’na bakarsak; “İnsanlar arasındaki davranışları düzenleyen ve toplulukta uyulması gereken nezaket, saygı ve görgü kuralları” diye bir cümle karşımıza çıkar.

Peki soru şu; biz nezaketsiz miyiz ki böyle bir derse ihtiyaç duyuluyor?

Hemen cevabı vereyim; evet ve maalesef öyleyiz.

Ağır oldu biraz farkındayım. Haksızlık da yapmak istemem elbette ama gerçekten şöyle hepimiz etrafımıza biraz daha dikkatle bakarsak ya da etrafımıza da değil; kendimize dikkatle bakarsak neyin, nasıl olduğunu anlamamız çok da zor olmaz. Hatta kendimce şöyle bir sağlamasını da yapabilirim bunun; etrafımızda nezaketsiz, saygısız insanları görünce şaşırmıyoruz artık. Ama nazik, saygılı, yardımsever birilerini görünce türünün son numunesi bir canlı görmüş gibi hayretle birbirimize ondan bahsediyoruz. Öyle değil mi?

Ha elbette “adabımuaşeret” dediğimiz sadece okulda öğrenilecek, anlatılacak bir şey değil elbette. Kaldı ki toplumun bu konuda bir hassasiyeti olsa ya da en azından biraz da kalmış olsa; zaten ne böyle bir derse gerek kalırdı ne de biz böyle bir meseleyi konuşuyor olurduk.

Elindeki telefonla bağıra çağıra insanların içinde konuşanları, konuşmaktan fazlası küfürler –hem de öyle böyle değil, baya baya okkalı küfürler- savuranları; kadındır, çocuktur yaşlıdır demeden sırf kendi menfaati için önlerden yer kapmaya çalışanları, yolda yürürken zahmet edip frene basmak yerine üzerinize üzerine hızla arabasını sürüp bir de korna ile hakaret savuranları, akşamın bir vakti sessiz sessiz evinizde dinlenirken üst katınızda müziğin sesini sonuna kadar açanları, yemek yediği lokantada oturduğu sandalyeyi yerine tekrar ittirmekten aciz olanları, toplu taşımalarda uyuyor gibi numara yapanları görmüyor musunuz? Daha sayarım da sonu gelmez diye korkuyorum.

Ama bütün bunların içinde bana en can yakıcı geleni, yaşlılara karşı yapılan saygısız ve nezaketsiz tavırlar. Yahu bir teyzenin elindeki ağır bir poşeti almak, bir amcaya kalkıp da yer vermek kadar hem yapanı hem de yapılanı mutlu edecek bir şey yok ki.

Neyse, ezcümle bu “adabımuaşeret” dersleri meselesi bence çok mühim ama sadece okullarda ve öğrencilere değil, her yerde ve herkese verilmesi lazım.