Sonda söylenmesi gerekeni en baştan söyleyeyim. Türkiye sadece Ukrayna krizinde değil, farklı birçok bölgede hâlihazırda devam eden çatışma ve savaşlarda arabuluculuk yapabilir. Bu imkânı fazlasıyla bulunuyor.

Türkiye kapasitesinin bu doğrultuda sahaya yansımasıyla küresel ölçekte de başarılı sonuçlar elde edilir, bu durum dünya barışına da katkı yapar. Fakat bunun bazı temel şartları bulunuyor.

Öncelikle arabuluculuk sürecini anlamaya çalışalım. Arabuluculuk, en az iki taraf arasında meydana gelen uyuşmazlık, çatışma veyahut savaşlarda taraflara karar verme aşamalarında tavsiyeler vererek çözüm önerileri geliştiren ve muhatapların barış için bir anlaşmaya varmalarına katkı sunan çabaları içeren sürecin adıdır.  

Arabuluculuk sürecinin etkin sürdürülebilmesi için taraflar gönüllü şekilde söz konusu arabulucunun devrede olmasına razı olmalıdır. Bu açıdan Ukrayna krizinde hem Rusların hem de Ukraynalıların gönüllü şekilde Türkiye’nin arabuluculuk yapmasına ikna edilmesi gerekiyor. Çatışmanın tarafları arabulucu ülkeye öncelikle yetki vermelidir.  

Tüm krizlerde olduğu gibi Ukrayna’da da bugünden yarına bir arabuluculuk faaliyetiyle barış ortamının oluşacağını düşünmek fazlaca iyimserlik olacaktır. Zaten arabuluculuk bir sürecin adıdır. Burada belirli safhaları olan ve aşamalı sürdürülen bir programdan bahsedilmektedir.

Arabulucu ülke taraflarla yapmış olduğu müzakerelerde adil olma vasfını yitirmemeli, muhataplarına makul mesafede kalabilmeli. Özellikle ülkelerin siyasi ve askeri ölçekleri, kendi aralarındaki güç dengeleri doğru şekilde değerlendirilerek müzakereler sürdürülmelidir. Taraflar arası güç dengesindeki asimetrik durumların yumuşatılması arabulucu açısından ayrıca önem arz etmelidir.

Arabulucu ülkenin ihtiyaç halinde güçlü devlet sıfatıyla sert yüzünü göstermesi gerekebilir. Tehditkârlıktan uzak şekilde nüfuzunu taraflar nezdinde caydırıcılığa dönüştürebilmeli. Diplomasiyi dış politikasının merkezine oturtabilmeli. Ukrayna’ya savunma sistemleri satarken bunu Rusya’ya da anlatabilmeli. Taraflar arasında görece güçlü olan Rusya’nın mütecaviz tavırlarını da etkin gücüyle caydırabilmeli.

Türkiye, farklı coğrafyalarda birçok arabuluculuk girişimiyle tecrübeler elde etmiştir. Dışişleri Bakanlığı sitesinde bunların detayına bakılabilir. Bu kazanımlarını komşusu Ukrayna’da da faydaya dönüştürebilir. Geçmişte BM, AGİT ve İslam İşbirliği Teşkilatı bünyesinde birçok başarılı arabuluculuk gerçekleştirilmiştir. Özellikle Finlandiya ile birlikte arabuluculuk faaliyetleri herkes tarafından hatırlanabilir. Arabuluculuk Dostlar Grubu, İstanbul Arabuluculuk Konferansları, Barış için Arabuluculuk temalarıyla bu doğrultuda Türkiye, önemli bir aktör olma yolunda ilerlemektedir.

2019 yılında BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in de katılımıyla İstanbul’da Barış İçin Uluslararası Arabuluculuk temasıyla organize edilen konferans Türkiye’nin arabuluculuk kapasitesi bağlamında uluslararası toplumda büyük bir yankı uyandırmıştı.

Bu kadar çabalara rağmen bugün Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı bünyesinde uluslararası ortamlarda faaliyetlerini rutin yürütecek bir “Arabuluculuk Departmanı/Ofisi” bulunmuyor. Bu eksikliğin bugüne kadar fark edilmemiş olması Türkiye’nin dünya barışına yapacağı katkıyı yavaşlatmış, maalesef taşıma suyu ile değirmen döndürülmeye çalışılmıştır.