7 Haziran gecesi hayatımda ilk defa “balkon konuşması” dinlemeye gittim.
Yıllardır Ankara’dayım, AK Parti’nin çoğu seçim zaferinde Ankara’daydım, ama ilk defa gittim.
Bilmem kaç puanlık oy kaybı yüzünden, yalanlar dolanlar, bağrışlar çağrışlar, kuru gürültüler arasında belki sesimi iyi duyuramamışımdır diye düşündüm; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Ahmet Davutoğlu ve arkadaşlarına yüksek sesle “Buradayız” demek için gittim.
Duyduğum, gördüğüm, bildiğim kadarıyla, elbette ki daha önceki “balkon konuşmalarında” da kalabalık güzeldi. Ama 7 Haziran gecesi bir başka, bambaşka güzeldi.
Bir anda yıllar öncesine döndüm. Babamla “Reno 12 sıteyşın” arabamızı Refah Partisi bayraklarıyla süsleyip katıldığımız “gövde gösterileri” aklıma geldi. Rahmetli Necmettin Erbakan’ı karşılamak için saatlerce ama saatlerce beklediğimiz günleri hatırladım.
Hep şikayetleniyordum, “Nerede eski güzel günlerdeki o coşku, o ruh!” diye. Bilhassa Gezi tantanasıyla beraberciddi kıpırdanma, silkinme emareleri vardı. Devam eden süreçte kıpırdanmanın, silkinmenin kendisini de gördüm. Amma, 7 Haziran akşamındaki o coşku, o ruh,kıpırdanma ve silkinme safhalarını da geçtiğimize, artık ayağa kalktığımıza işaret ediyordu.
Bu yaşıma dek, desteklediğim partiler vasıtasıyla yaşadığım hiçbir seçim galibiyetinin, o coşku, o ruh kadar lezzetli olmadığını, olamayacağını fark ettim.
Yanlış anlaşılmasın, “Bize muhalefet yakışır” ya da “Biz bunu seviyoruz, en iyi bunu biliyoruz, buna alışkınız” demiyorum. Zaferle değil seferle mükellef olduğumuzu, seferin nihayetinde takdirin kadir-i mutlak Cenab-ı Allah’a ait olduğunu hatırlamamız adına böylesi bir imkanlaödüllendirildiğimiz için yüceler yücesi Rabb’imehamd-ü senalar ediyorum.
***
En sevdiğimiz filmdir hani; kahramanımız türlü badirelerle karşılaşır, her seferinde düştü düşecek sanılırken yara bereyle de olsa belayı defeder. Derken,o ana kadar hiç karşılaşmadığı büyüklükte, çok büyük, belki de en büyük bir şerle karşılaşır. Yaralıdır kahramanımız; çaresiz, yorgun, hatta bitkin görünür.Amma biz biliriz ki aslında en güçlü olduğu anı yaşamaktadır. Birazdan yarım tebessümle çakmak çakmak olmaya başlayan gözlerinden de anlarız bunu. İşte o anda, nefesimizi tutup, “Asıl film şimdi başlıyor” deriz.
“Oyun ve eğlenceden ibaret” şu dünyada, kendi hikayemizi, kendi filmimizi yaşıyoruz. Kıpırdanıp silkindik, nihayet ayağa da kalktık.
Asıl film şimdi başlıyor.
Euzubillahimineşşeytanirracim bismillahirrahmanirrahim.