Suriye’de kaos büyüyor, televizyon haberlerinde şiddet daha yüksek, atılan bombaların kuvveti daha fazla. Ancak çözümden bahseden, insanlığı ve onurunu dert edinen yok,  teröre karşı etkin mücadeleye rastlamak mümkün değil.  Suriye, Rusya-Çin-İran-ABD ve İsrail arasında stratejik savaşların yaşandığı bölgeye döndü. ABD, zayıf taraf.  2011 yılında konuşan Obama, “Esad’ın kenara çekilme zamanı geldi” teziyle yeni dönemin sözünü vermişti. Obama ve ABD’si süreç boyunca, muhaliflere sınırlı sayıda olmak kaidesiyle silah yardımı dışında Esed’e karşı bir hamle de bulunmadı. Rusya ve İran’a nüfuz alanı açtı.  Ruslar Lazkiye’deki Hmeimim havaüssünü korudular, hedefleri Akdeniz’e kara üssü kurmak. İran ise Irak ve Yemen’in ardından Suriye’yi de yutmaya başladı.  Bunca gelişmeden sonra ABD’nin çıkarlarını koruyamayacağı endişesini taşıyan, “Derin Amerikancılar”  dolaplarına sakladıkları sopalarını çıkarıp, Obama’ya doğrulttular.

İsyan patladı

Obama’nın Suriye politikasının iflasına yönelik ilk gerçekçi perspektif, geçen yıl ABD Eski Savunma Bakanı Chuck Hagel’den gelmişti. Hagel, Saddam ve Kaddafi’den ders alan ABD’nin,  Esed’i iç savaşın ilk yıllarında devirip, yerine “Atama” yapması gerektiğini savunarak, Obama’yı eleştirmişti. Onlarca senatör yada Temsilciler Meclisi’nin avamları da aynı tabiri kullandı. Son isyan daha da dikkat çekiciydi. ABD Dışişleri Bakanlığı’nda görevli 51 diplomat Başkan Obama’ya “Esad’a saldır” çağrısı yaparak, tepkisini dile getirdi. Beyaz Saray ise, kimyasal silahların kullanıldığı Suriye’de yine “Siyasi çözüm” önerisini masaya koydu.  Obama’nın dünyanın “Polisi” rolünü kendi biçen ABD’yi, Rusya’nın karşısında ezdirmesi “Neocon” rüzgarını arkasına alan seçilmiş ve atanmışların canını yakmış ki, tepki bu denli yükselmiş.

Rüyaları bile büyük

Obama’nın Suriye konusundaki çaresizliği ve aleyhinde yükselen sesler, 240 yıllık ABD açısından olumlu,  Selçuklu ve Osmanlı’nın varisi olan Türkiye açısından oldukça olumsuz ve karamsar bir tablo ortaya koyuyor.   Adamlar, 11 bin kilometre ötelerindeki Suriye’ye müdahale etmek için başkanlarını yerden yere vuruyor, hiçbir tarihi bağı, kendisine yönelik saldırı olmamasına rağmen.   Çünkü, liderliği, kaos çıkarıp, ateş söndürmeye alışmış ABD’liler. Dünyayı avuçlarında tutmak istiyorlar 240 yıllık akıllarıyla, takdir etmek lazım hayallerini.

Mücadele etmeliyiz

Peki, bizim dünyaya bedel “Beyaz Türk”ler, kapitalizm maskesini takmış çakma solcular, Geziciler, Paralelciler neler yaptı?  Reyhanlı, Suruç, Ankara, İstanbul saldırıları olduktan sonra, Türkiye’nin milli güvenliğini bir kenara bırakıp, “Bilal savaşsın” diyecek kadar alçaldılar.  5 asır himayemiz altında kalan, akrabalarımızın ve en önemlisi de din kardeşlerimizin yaşadığı Suriye’deki meseleyi, çözmek yerine tribünden izlememizi istediler.  Katil Esed ve Putin’i yüceltip, kendi liderlerine dünya kamuoyunda küçük düşürmeye kalktılar. Gerçekten durum bu kadar vahim. Çözüm, barış ve adil düzen istiyorsak içimizdeki bozgunculara, karşı sonuna kadar mücadelemizi sürdürmeliyiz, çünkü yol Devlet-i Ebed-i Müddet’e çıkıyor. Ben babamın kanıyla suladığı, toprakları ABD- Rusya- Çin ya da İsrail’e yedirmenin arkadaş, ne babamın kemiklerini sızlatırım, nede neslimin huzurunu kaçırırım.