Suudi Arabistan kraliyet ailesinin tartışmalı isimlerinin başında gelen ve uzun süredir ortalıkta görünmeyen Prens Bender bin Sultan, yeniden sahneye çıkarak Riyad tarafından finanse edilen ve Dubai’den yayın yapan el-Arabiya kanalına konuştu.

Uzun yıllar Suudi Arabistan’ın Washington Büyükelçisi olarak görev yapan, Bush ailesiyle yakın ilişkileri olan ve “Karanlıklar Prensi” lakabıyla tanınan Bender bin Sultan, üç bölüm halinde yayınlanan açıklamalarında Filistin Yönetimi’ni ve direniş gruplarını hedef aldı.

Filistinli liderleri “daima kaybeden ata oynamak” ve “nankörlük” ile itham etti.

Filistinlilerin bugüne kadar birçok çözüm fırsatını reddettiklerini söyledi.

Bender bin Sultan’ın tüm anlattıklarının tek bir hedefi var:

İsrail ile normalleşmeyi halk nezdinde normalleştirmek.

Çünkü Arap halkları Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Bahreyn’in ABD Başkanı Donald Trump’ın huzurunda imzaladıkları anlaşmayı onaylamıyor.

Abu Dhabi ve Manama’nın adımını “Filistin davasına ihanet” olarak görüyorlar.

Haksız da sayılmazlar.

Çünkü “Yüzyılın Anlaşması” adlı planın bir parçası olarak BAE ve Bahreyn’le başlatılan furyanın amacı Filistin davasını tasfiye etmek.

İsrail’le normalleşmeyi savunanlar bunu Arap halklarına bu şekilde anlatamayacakları için Filistinlileri “şeytan” ve İsrail’i “kurtarıcı melek” gibi göstererek kendilerini haklı çıkarmaya çalışıyorlar.

Bender bin Sultan’ın üç bölüm boyunca söylediklerinin ve Filistinlilere yönelttiği suçlamaların birçoğu yalan.

Örneğin “çözüm fırsatlarını teptikleri” iddiası.

Tam tersine, Filistin Yönetimi onca taviz vermesine rağmen çözümü reddeden hep İsrail oldu.

En bariz örneği, Kral Abdullah bin Abdulaziz döneminde Suudi Arabistan tarafından gündeme getirilen “Arap Barış Planı”.

Arap Birliği’nin 2002’deki Beyrut Zirvesi’nde kabul edilen plan, 1967 sınırlarında kurulacak bağımsız bir Filistin devletine karşılık tüm Arap ülkelerinin İsrail’i tanımalarını ve ilişkilerini normalleştirmelerini öngörüyordu.

Filistin topraklarının büyük bir bölümünde işgali meşru kabul etmek anlamına gelen planı Filistin Yönetimi de onayladı.

Reddeden ise İsrail oldu.

O dönemin İsrail başbakanı Ariel Şaron, “Arap Barış Planı”nın “yazıldığı mürekkep kadar değeri olmadığını” söyledi.

Bender bin Selman bütün bunları bilmiyor olamaz.

Fakat gerçekleri anlatmak işine gelmez ve amacına hizmet etmez.

Arap sokağındaki birçok gözlemcinin ortak görüşü şu:

Suudi Arabistanlı prensin Filistinlilere saldırıp BAE ve Bahreyn’in İsrail’le normalleşme anlaşması imzalamalarını savunması, ülkesinin bu yönde atacağı adıma zemin hazırlama amacı taşıyor.

Nitekim Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) Yürütme Kurulu Sekreteri Saib Erikat, Bender bin Sultan’ın açıklamalarını isim vermeden eleştirdi ve “İsrail’le normalleşmek isteyen normalleşsin fakat bunu Filistin halkına ve efsanevi mücadelesine saldırmadan yapsın” dedi.

İsrailliler Bender bin Sultan’ın açıklamalarından son derece memnun.

Suudi Arabistanlı prensin İsrail için “çok iyi bir sözcü” olacağını ve kendileri lehine yaptığı propagandayı bugüne kadar İsrail’in dahi yapamadığını söylüyorlar.

Hatta Filistinlileri hedef aldığı üç bölümlük açıklamaların İbraniceye çevrilerek okullarında okutulmasını istiyorlar.